"-Öğrenmişsin."
"-Neyi?"
"-Yaşayarak öğrenmeyi."
"-Yaşayarak öğrenmeyi öğrenmişsin yabancı kız çocuğu."
Aşabileceğimi düşündüğüm hiçbir şeyi aşamamış olmanın verdiği yılgınlık ve korkunç bir çaresizlikle oturup bir sürü neden ve niçinin cevabını arıyorum, hiç bu kadar kaybolmamıştım.
Merih'in kurduğu cümleyle beraber bakışlarımı ona doğru çevirdim.
"Bu sefer seni bağışlamayacağım Sandar!"demişti öfkeli bakan gözleriyle. Merih'i gören Sandar bir adım geri çekilirken bende ondan uzaklaşmak adına öne çıktım.
"Senin bu huyunu daha önce sevdiğimi söylemiş miydim Salkan?"diye sordu tebessüm ederek. Merih'in çatılı olan kaşları iyice havalanırken beklemediğim bir şey yaptı. Yanıma gelip ellerini ellerimle birleştirdi. Ben ne yaptığını soramadan kulağıma doğru eğildi. Kulağıma doğru eğilmesiyle sıcak nefesini ensemde hissettim.
"Seninle daha sonra konuşacağız yabancı kız çocuğu." Merih fısıltı halinde kurduğu bu cümleden sonra geri çekilip Sandar'ın tam önünde durdu.
"Öfkelisin Salkan, dikkat et elinden bir kaza çıkmasın çünkü günün sonunda ikimizde mahzene kapatabiliriz." Sandar'ın alaycı bir ifadeyle kurduğu bu cümleden sonra tedirgin bir ifadeyle Merih'in yanına gittim.
Fakat ben yanına gidene kadar çoktan Sandar'ın giymiş olduğu gömleğin yakalarından tutmuş onu sert bir şekilde duvara yapıştırmıştı. Sandar Merih'in yapacağı bir fiziksel saldırı da mahzene kapatılacaklarını iddia etmişti. Doğru olabilirdi, bu yüzden ani bir hareketle ellerimi Merih'in ellerinin üzerine koyarak onu Sandar'dan uzaklaştırmak istedim.
Bugün Olcay'ın en özel günüydü.
Bu yüzden hiç bir sorun çıksın istemiyordum.
"Merih, bırak."diye mırıldandım.
"Sen karışma yabancı kız çocuğu."diye tısladı dişlerinin arasından.
"Lütfen, Olcay için. Bugünün bizim yüzümüzden bozulmasını istemiyorum."diye fısıldadığım da bakışlarını bana çevirdi.
Merih geri çekilip çekilmemek konusunda tereddüt etse de bir kaç ısrarımdan sonra geri çekilmişti. Sandar da pek durmadı tebessüm ederek yanımızdan ayrıldı. Sandar gider gitmez bana doğru döndü Merih.
Ama yüz ifadesinden de anlaşılıyordu ki öfkesi hala dinmemişti.
"Senin burada ne işin var yabancı kız çocuğu? Hemde o şerefsizle!" Merih'in sorusuyla beraber bir açıklama yapmam gerektiğini düşündüm.
"Burada yoktu, az önce geldi."diye açıkladım.
"Bir şey dedi mi? Yada bir şey yaptı mı sana?"
"Hayır."diye kısa bir yanıt verdim.
"Emin misin? Bak eğer-"devamını getirmesine izin vermeden sözünü kestim.
"Ne yapacaksın? Onu da kardeşiyle beraber aynı yere mi kapatacaksın? Benimle konuşması da bu şehrin kurallarına aykırı mı?"diye sordum ardı ardına.
Sabır diler gibi bir nefes aldı.
"Eğer sen istemediğin halde seni rahatsız ediyorsa evet aykırı."diyerek sert bir yanıt verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilAnnesi ve babasının mezarlığında içini döken bir kızın başına en ağır ne gelebilir? Mezarlıkta yaşadıklarından sonra bambaşka bir yerde tanımadığı insanlar arasında gözlerini açan Afra hayatına nasıl devam edebilecek? Gözlerini açtığı yeni şehir, y...
