KEYİFLİ OKUMALAR♥
"Ben artık sonu gelmeyen tartışmalar için çok yorgunum."
Bölümü okuduktan sonra voteleyip yorum yapmayı unutmayın♥ Beğeni ve yorum ne kadar çok gelirse bölüm de o kadar hızlı gelecektir.
Seksen iki gün!
Bu şehirde kaldığım, anne ve babamdan uzak durmakta olduğum seksen iki gün geçmişti. Onları haftanın en az 4 günü ziyaret eden ben, afra soykan tam seksen iki gündür onları ziyaret edemiyor topraklarının üzerine bir çiçek dahi bırakamıyordum. Bu durumu hazmetmekte her ne kadar zorlansam da gözlerimi kapattığım an yüzlerini görür gibi oluyordum. Ne zaman yüzlerine görür gibi olsam hafif bir tebessümle bana bakıyorlardı.
Gözlerimi yeniden kapatıp bakışlarımı kısa bir süreliğine karşımda ki muazzam görüntüden sakladım. Yeniden onları görür gibi oldum ve yeniden bana hafif bir tebessüm ettiklerine şahit oldum. Elimde olmadan benim de yüzümde hafif bir tebessüm belirdiğinde bu büyülü kısa an kulağıma çok aşikar olan bir sesle yok oldu.
"Şimdi de uyur gezer mi oldun yabancı kız çocuğu?" Merih'in sorusuyla gözlerim yeniden açıldığında şaşkın bir ifadeyle ona baktım. Onun ayakta olmaması gerekiyordu, uyumalı ve bolca dinlenmesi gerektiği hakkında bir çok kez tembihlemişti beni egemen.
"Ne işin var senin burada?"diye sordum kendime hakim olamayarak.
"Kendi evimde terasıma çıkıp bir sigarada mı içemeyeceğim?"diye sordu. Boğazımı temizleyerek Merih'e doğru döndüm.
"Elbette terasına çıkabilir ve sigaranı içebilirsin."diye yanıt verdiğimde elinde ki paketten bir sigara çıkarmak için hazırlandı fakat bu isteğini gerçekleştiremeden anında elinden aldığım paketi arkama sakladım ve kurduğum cümlenin devamını getirdim.
"Bu isteğini yalnızca iyileştiğin zaman gerçekleştirebilirsin. Bu yüzden şimdi hasta yatağına dönmeli ve dinlenmelisin."
Merih sabır diler gibi nefesini tazelediğinde hafif ve oldukça yavaş adımlarla bir sandalye çekerek karşımızda ki sonsuz güzellikte ki manzarayı izlemeye başladı. Bende aynı şekilde bir sandalye çekip Merih'in yanında ki yerimi aldığımda bakışları anında bana doğru döndü.
"Kızmayacak mısın bana?"diye sordum avuç içimde saklamış olduğum paketi göstererek.
"Hayır."diye yanıt verdi kısaca. Merih'in neden böyle bir tepki verdiğini anlayamasam da üstelemedim. Fakat içimde de neden bu kadar sakin kaldığı hakkında bir çok soru oluşmuştu. Aramızda süren kısa bir sessizliğin ardından Merih'in bana yönelttiği soruyla omuzlarım üzerinden ona doğru baktım.
"Mahzene seni kimin geçirdiğini söylemeyecek misin?"diye sormuştu sakin bir tonla. Merih'in bu sorusu beni tedirgin etmeye başlarken derin bir nefes aldım. Ona yalan söylemek istemiyordum, içeri beni Sandar'ın geçirdiğini öğrenmesi de hiç iyi sonuçlar doğurmazdı bununda farkındaydım. Ne yapacağımı bilmez bir şekilde ayağa kalktım ve ellerimi saçlarımın arasından geçirdim bir kaç kez. Attığım bir kaç adım sonrası ellerimi demir korkuluklarda birleştirirken Merih'in sorduğu bu soruyu nasıl yanıtlamam gerektiğini düşündüm. Fakat ben daha nasıl bir cevap vereceğimi dahi düşünemeden hemen arkamda hissettiğim Merih'in varlığı ve saçlarıma işleyen ılık nefesi bedenimin titremesine yol açmış dilimin tutulmasına yol açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)
JugendliteraturAnnesi ve babasının mezarlığında içini döken bir kızın başına en ağır ne gelebilir? Mezarlıkta yaşadıklarından sonra bambaşka bir yerde tanımadığı insanlar arasında gözlerini açan Afra hayatına nasıl devam edebilecek? Gözlerini açtığı yeni şehir, y...