8.BÖLÜM(RUBAN AĞABEY)

5.8K 274 15
                                    


Keyifli okumalar ✨

...

Ifadesizlik.
Ne hissettiğini ne düşündüğünü belli etmek istemeyenlerin genellikle yüzlerine taktığı bir maske. En azından ben öyle düşünüyordum. Karşımda bana ifadesiz bir şekilde bakan Merih'te bunu kanıtlıyordu. Yüzünde ki ifadesiz tavır her ne kadar tedirgin olmama sebep olsa da belli etmedim. Derin bir nefes alıp karşımda bana doğru bakan Merih'e odaklandım.

"Benimle ilgili önemli şeyler söyleyeceğinden bahsedince-"devamını getiremeden hızla sözümü kesti.

"Ne zaman geldi? Neden bana yada Olcay ve Egemen'e söylemedin?"diye sordu. Sesin deki sert ve kararlı ton yutkunmama sebep olmuştu.

"Sen mehrayla buluşmaya gitmiştin, Olcay'da nevrayla buluşmaya gidiyordu. Hem zaten konuşamadan içeri girmek zorunda kaldım."diye itiraf ettim. Merih'in ayağa kalktığını gördüğümde ona destek olmak için yanına gittim fakat benim ona destek olmamı reddedip tek başına ayağa kalktı.

"Ayağa kalkmana gerek yok, bir şeye ihtiyacın varsa bana-"cümlemi tekrar yarıda kestiğinde bu sefer kaşlarını çattığını gördüm.

Ceketinin cebinden bir telefon çıkardı. Daha sonra tekrar yatağına yerleştiğinde bir kaç kez yüzünü acıyla buruşturdu. Bu yaptığı ani hareketler yarasını zorluyordu.

"Çık odadan."diye emir verdiğinde anlamamış bir şekilde ona baktım.

"Ne?"diye sordum sessiz bir şekilde. 

"Eğer onunla konuşmaya çıktığım için-"tekrar devamını getiremedim. Çünkü Merih yine araya girmiş beni susturmayı başarmıştı.

"Bak,"diye başladığında derin bir nefes aldım.
"Kimle ne konuştuğun veya ne konuşacağınla ilgilenmiyorum. Sadece şunu aklından çıkarma yabancı kız çocuğu, Sandar sandığın gibi iyi niyetli biri değil kendi güvenliğin için ondan uzak dur." Sesinde ki o ton sanki bana başka bir mesaj daha vermeye çalışıyormuş gibiydi. Ama artık şundan emindim Sandar, güvenilecek biri değildi. 

Merih bunu söylemeseydi bile onu bıçakla yaralaması her şeyi açıklıyordu. Ben Merih'in vermiş olduğu mesajı anlamış bir ifadeyle başımı olumlu anlamda salladım. Daha sonra onun beni odadan çıkmam gerektiğini söylemesine izin vermeden hızla adımlarımı kapıya doğru çevirdim. Fakat çıkmadan önce bir kez daha Merih'in sesini işittim.

"Olcay gelince ona teşekkür ettiğimi ilet."diye mırıldandı. Bakışlarımı Merihe çevirmeden odasından çıktım.

MERIH SALKAN

Yabancı kız çocuğu hiç bir şey söylemeden odadan çıkarken umarım ona vermek istediğim mesajı anlamıştır diye umut ettim. Diğer türlü onu Sandar köpeğinden korumak daha zor olacaktı. Ona karşı kendimi sorumluymuşum gibi hissediyordum ki zaten öyleydi. O gün o mezarlıkta onu yaralayıp bu şehre getiren bendim, dolayısıyla o benim sorumluğumdaydı. Bugün yaptığı bu itiraf beni her ne kadar öfkelendirse de belli etmek istemedim.

 Onu önemsediğimi falan düşünmesini istemiyordum, onu önemsediğimi düşünse de bile zararı yoktu, çünkü ne düşünürse düşün o benim gözümde yabancı bir kız çocuğuydu ve öylede kalacaktı. Tüm bunları aklımda çıkarıp evin etrafında sözde güvenlik diye koyduğum adamları arayıp odama gelmelerini söyledim. Dakikalar sonra hepsi içeri girdiğinde ses tonumu ayarlayıp konuşmaya başladım.

ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin