17.BÖLÜM(NİŞAN)

4.7K 208 42
                                    


KEYİFLİ OKUMALAR.


Bazen,

"İçinde ki çocuk enkazlar altında can çekişir, çırpınır kaçmak ister hatta bazen kafanın içinde ki seslerde boğuluyormuşsun gibi hissedersin. Ama sen hiç bir zaman içinde bulunduğun geminin yelkenlerini rüzgara teslim etme yabancı kız çocuğu.

Çünkü yelkenleri rüzgara teslim eden kişi istediği yere değil, rüzgarın istediği yere gitmek zorundadır."

Sarmaşık.
Sanki bir şey vardı, bir nesne tüm bedenimi sarmaşık gibi sarmış ilerlememe, gitmeme, kaçmama izin vermiyordu. Bir şey tarafından durduruluyordum. Gitmemem gerek gibi hissediyordum. Sanki gidersem çok büyük bir şey kaybedecekmişim gibi geliyordu.
İçimden bir his burada bu şehirde kalmamın gerektiğini söylerken diğer taraftan burada daha fazla kalırsam iyi şeyler olmayacağını, sanki hayatım içinden çıkılmaz bir hal olacakmış gibi hissediyordum. 


Sabah erken uyanmış dünkü yaşlı amcanın cebime sıkıştırdığı bir tohum paketini ekmek için evin arkasında ki bahçeye gitmiştim. Yaşlı dede bu tohumlara iyi bak demişti, sen onlara iyi baktığın sürece kötülüklerden her zaman korunacağımı söylemişti. Bu ne kadar doğruydu bilmiyorum ama ekmek istemiştim. 

Derin bir nefes alıp toprak olan ellerimi yıkamak için evin ön tarafına çıktım. Kapıyı çalacağım sırada kapının birden açıldığını gördüm. O an sert bir bedene çarptığımı fark ettim. Bakışlarımı karşımda ki bedenden çekip kime çarptığıma baktığımda çarptığım bu sert bedenin Merih'ten başkasına ait olmadığını gördüm. 

Yüzünde anlamlandıramadığım bir öfke vardı.

İyi de sabah sabah kime öfkelenmişti yine? 

"Nereye gittin?"diye sordu sıkıca kolumdan tutarak. Sesi o kadar kaba ve sert çıkıyordu ki yutkunmak zorunda kalmıştım. Merih'in bu ani davranışından dolayı affalamıştım.

"Bahçe-"devamını bile getirmeme izin vermeden sözümü kesti.

"Dün bana verdiğin sözü ne çabuk unuttun?"diye sordu kolumu daha fazla sıkarak. Her ne kadar geri çekilmeye çalışsam da sıktığı kolumun acısından hareket bile ettiremiyordum.

"Merih dur bir açıklasın."dedi Olcay Merih'i benden ayırmaya çalışarak.

"Neyi açıklayacak? Sabah sabah nereye gittiğini mi? Dün verdiğin o söze inanmamalıydım. Sana bu kadar çabuk inanmam bir hataydı!"dediğinde gözlerimin dolduğunu hissettim. Gittiğimi düşünmüştü, dün verdiğim o sözden sonra Sandar'ın yanına gittiğimi düşünmüştü. Benim bu kadar yüzsüz olabileceğimi nasıl düşünmüştü? Dayanmayacak gibi olduğum sırada hızla sıktığı kolumu ondan kurtarıp kendimi geri çektim.

"Bahçedeydim! Dün gittiğimiz amcanın bana verdiği tohumları ekiyordum! Ama senin düşüncelerin ve kalbin o kadar körelmiş ki dinlemeden anlamadan gelip hesap soruyorsun! Ben bir başkası değilim! Verdiğim sözün her zaman arkasında dururum! Ama sen şimdi buna da inanmayacaksın! Boşver inanma, neye inanıp inanmadığınla ilgilenmiyorum!"diyerek içeri geçtiğimde Merih'in öfkeyle ellerini saçlarının içerisinden geçirdi. 

Kirli ellerimi yıkamak için odamda ki lavaboya yöneldiğimde sinirden ellerim titriyordu. Merih'in bu ani çıkışları, güvensizliği her defasında beni bu kadar etkilemesinin nedeni neydi? Neden söylediklerinin zoruma gittiğini hissediyordum? 

ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin