40.BÖLÜM(YARALARI SARMAK)

3.4K 176 45
                                    







KEYİFLİ OKUMALAR♥

"Yaraladığım gibi iyileştireceğim seni."


Hikayesini üzerinden atmış birinden geriye kalan boşluğun titreyişi gibi, öyle bilinmez, öyle sessizdi etraf. Ölüm sessizliği mi denirdi buna yoksa başka bir dilde farklı bir adı var mıydı bilmiyorum. Bildiğim tek şey şu an ruban ağabeyin yüzünde ki o ifadenin benim için ne kadar alışılık olduğuydu. Ruban ağabeye hemen şu an beni buradan çıkarabilir misin diye sormuştum. O da bunu beklemediğini belli eder gibi şaşkın bir ifadeyle bana bakmıştı.

"Emin misin kızım? Nereden çıktı bu bir anda?"diye sordu şaşkınlığını bir kenara atıp ciddi olmaya çalışarak.

"Eminim ruban ağabey, bu şehirde daha fazla kalamayacağımı anladım. Burası yabancı bana, ayak uyduramıyorum attığım her adımda bir yere çarpıyor bununda altından kalkamıyorum." Sesim sonlara doğru ağlamaklı çıktığında ağlamamak için sıktığım çenemin acısını iliklerime kadar hissettim.

"Hayatta biraz öyle değil midir aslında kızım? Bir yerlere tökezlemeden, ayağın takılıp düşmeden nasıl öğrenirsin bu hayatı?"

"Haklısın ama daha fazla düşmeye, kanamaya gücüm yokmuş gibi hissediyorum ruban ağabey. Her şey için çok yorgun olduğumu biliyorum."

Kurduğum cümleler sonrası başını sallayarak yanıma geldi ruban ağabey, kocaman sarıldı bana.
Bir baba şefkatiyle sardı beni. Babama sarılıyormuşum gibi hissettim bir anlığına. Onun kokusunu hisseder gibi kapattım gözlerimi ona sarılıyormuşum gibi serbest bıraktım tüm göz yaşlarımı.

Akan her yaşımda babamı gördüm, bana her şeyin daha güzel olacağını söylemek ister gibi bakan gözlerini gördüm. Gülüşünü gördüm sanki tam karşımda duruyormuş bana bakıyormuş gibi.

Bu kısa an saniyeler sonra sona erdiğinde göz altımda biriken yaşları sildi ruban ağabey.

"Peki."dedi.
"Seni bu şehirden çıkaracağım kızım."



*

Olcay, egemen ben ve ruban ağabey şehrime döneceğim kapının önüne geldiğimizde hepimiz kısa bir an için duraksadık.

"Ben hala gidecek olmana inanamıyorum afra, bir kardeşimin daha beni bırakıp gideceğine inanmak istemiyorum." Olcay yüreğimi burkan sesiyle yanıma yaklaştığında yutkunarak ona baktım.

"Bende sana verdiğim sözü tutamayacağım için çok üzgünüm Olcay, sen ve Nevra'nın düğününde olamayacağım için beni affet."diye fısıldadım başımı öne eğerek.

"Eğer bizimle aynı evde yaşamak istemiyorsan senin için başka bir çözüm yolu bulabilirdik. Lütfen gitme kız kardeşim." Olcay'ın gitmemem için tuttuğu elime baktım.

"Belki başka bir gün karşılaşırız, sen gelirsin hem Nevrayı da getirirsin."dedim bir umut dolusu çıkan sesimle. Olcay dolu dolu bakan gözlerini ağladığını göstermemek için kaçırdığında başımı öne eğerek toparlanmaya çalıştım.

"Bizim bilmediğimiz bir sebep mi var bu gidişinin altında, varsa bizimle paylaşabilirsin afra biz sana elimizden geldiği kadar yardımcı oluruz." Araya karışan egemenin sesiyle ona doğru döndüm.

"Eve dönmek istiyorum sadece, anne ve babamı ziyaret etmek istiyorum. Onları özledim."

"Bak eğer bu gidişinin altında Merih-" devamını getirmesine izin vermeden sözünü kestim egemenin.

ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin