13.BÖLÜM(İNTİHAR GİRİŞİMİ)

5.5K 233 56
                                    

Karanlık.
Hiç bir şeyi göstermeyen, doğru yola ulaşabilmek için, ışığını görebilmek için karanlığa da ihtiyaç duyarız. Bazen karanlık bizi doğru olan çıkışa götürebilir.
Herkesin karanlığı farklıdır. Tıpkı herkesin birbirinden farklı olması gibi.

MERIH SALKAN

Bakışlarım karşımda ki eşsiz güzellikte duran manzaraya sabitlediğinde derin bir nefes aldım. Bir saate yakın bir şekilde yabancı kız çocuğu ile aynı bank üzerinde oturuyor ama ikimizde konuşmuyorduk. Bana bir takım sorular sormuştu ve verdiğim cevapların her biri onda bir belirsizliğe yol açmıştı, bunu söylemese bile yüzünde ki o ifadeden anlamıştım. 

Havanın iyice soğuduğunu fark ettiğimde artık gitme zamanı olduğunu düşündüm ve hemen yanımda oturan yabancı kız çocuğuna döndüm. Ama benim ona doğru dönmemle başının omzuma düşmesi bir oldu. Uyuyor muydu gerçekten? Olduğu her yerde uyuyakalması dışarıdan gelebilecek her tehlikeye davet çıkarıyordu. 

Omzumda sanki bir kuşun varlığı vardı, o kadar hafifti ki bir kuşun varlığına eş değerdi. Düşüncelerimden uzaklaşıp uyandırmaya çalıştım.

"Afra, uyan."diyerek bir kaç kez daha dürttüm. Ama uyanmadı, uykusu ne kadar derinse bir türlü uyandırmayı başaramadım. Başka çarem olmadığımı anladığımda onu uyandırmamaya özen göstererek kucağıma aldım. Kollarımın arasında ki bedeni o kadar zayıftı ki ona verdiğim ismin hakkını veriyordu.

Küçük bir kız çocuğundan farksızdı.

Ben dikkatli bir şekilde onu arabanın arka tarafına yerleştirirken hızla sürücü koltuğuna yerleştim.

Eve vardığımız sırada egemen kapıyı açtı. Ben yabancı kız çocuğunu odasına doğru götürüp yatağına yerleştirirken üzerini de örtmeyi ihmal etmedim. Odadan çıkacağım sırada yüzüne düşen bir kaç tutam saçın onu rahatsız ettiğini gördüm. Ellerimi saçlarına götürdüğümde yutkundum. Nedenini bilmediğim bir şekilde yabancı kız çocuğunun saçlarını okşamak istiyor ona gösterilmeyen şefkati göstermek istiyordum.

Çünkü gerçekten bu hikayenin en masum karakteri ona verilmişti.

Bende bu hikayenin kötü kahramanı olarak bu masum kız çocuğunu korumakla görevlendirilmiştim. En azından bu şehirde olduğu sürece onu kötü olan herkesten koruyacaktım.

Gerekirse kendimden bile.
Yabancı kız çocuğuna son bir kez daha baktıktan sonra odama doğru yöneldim.

"Fıstığım, hadi kalk ama kahvaltı yapacağız."duyduğum bu sesle gözlerimi araladım. Olcay başımda durmuş gevşek gevşek konuşuyordu yine. Gözlerimi bir kaç kez daha ovduktan sonra kaşlarımı çattım.

"Hiç değişmeyecek misin lan sen? Bir kere doğru dürüst uyandırsan söz şaşırmayacağım."dedim ayağa kalkarken.

"Dün gece Nevrayı eve bırakırken lafa daldık sizi unuttum. Yanınıza geri döndüğümde de yoktunuz."diyerek ciddileşti.

"O havada bir de seni mi bekleyecektik?"diye sordum kaşlarımı çatmaya devam ederken.

"Bende onu diyorum, iyi ki beklememişsiniz neyse hadi kahvaltıya gel."derken odadan çıkmıştı. Ben yüzümü yıkarken aklıma yabancı kız çocuğunun sorduğu soru gelmişti.

"Tüm evrende bizim için en önemli insanı kaybettiğimizde hislerimiz nereye gider?"diye sormuştu. O gün orada belli etmesem de gözlerinin içinde ki hüznü görebilmiştim. Belkide yıllardır bu halde olmasının sebebi babamdı. Bunu bir an önce öğrenmeliydim, şayet gerçek öyleyse yabancı kız çocuğu ailesini benim babam yüzünden kaybettiyse yapacağım veya yaptığım hiç bir şey bu borcu ödememe yetmeyecekti.

ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin