KEYİFLİ OKUMALAR♥
Bazen kendimizi çok kötü hissetiğimiz günler olur. Bu kötü öyledir ki kendimizi en dipte hissetmemize sebep olur. Ben de öyle hissediyordum sanki en dip ve kurtuluş yolunun tam ortasındaydım.
Derin bir nefes alarak mutfağa ilk adımımı attım. Merih yüzüme bile bakmadan gereken malzemeleri çıkardı. Neredeyse hiç konuşmuyor konuşsa bile bu da kahvaltı ile ilgili oluyordu. Merih bir yandan domatesleri doğrarken bende servis için tabakları çıkarıyordum.
"Bu hazırlıkları kim için yapıyoruz?"diye sordum dayanamayarak. Merih kısa bir süreliğine bakışlarını bana odakladı.
"Özel birine, kendisi benim için çok önemli."diye kısa bir yanıt verip önüne döndü.
"Özel ve değerli biri."bu cevap aklımda bazı soru işaretleri yaramıştı.
"Mehra mı?"diye sordum aklıma gelen ilk isimle. Merih kaşlarını çatarak bana doğru döndü.
"Benim için gözünde sandığın kadar değerli değil. Aklına neden ilk onun geldiğini de anlamadım."diye cevap verdi soğuk sesiyle.
"Ne biliyim, sana aşık bende-"devamını getiremedim çünkü merih her zaman ki gibi sözümü kesmişti.
"Şunu aklından hiç çıkarma yabancı kız çocuğu, bu saatten sonra kimse sandığın gibi değerli olamaz benim için."diye mırıldandı bir şeyler ima etmeye çalışarak. Merih'e cevap vereceğim sırada kapı çaldı.
Merih hızla arkasına dönüp kapıyı açmaya doğru ilerlerken Merih'in ne kast etmek istediğini anlamaya çalıştım.
Kapı açılır açılmaz Merih'in sesi duyuldu.
"Hoş geldin ruban ağabey."Bu Merih yaralıyken ziyarete gelen adamdı. Dakikalar sonra içeri ruban ağabey ve Merih girdi.
"Günaydın kızım."diye selamladı beni ruban isimli adam.
"Günaydın."diye yanıt verdim. Merih ve ruban ağabey masa da ki yerlerini alırken ruban ağabey Merih'e doğru dönüp konuşmaya devam etti.
"Nerede bizimkiler?"diye sordu. Bizimkiler diye bahsettikleri Olcay ve egemen olmalıydı.
"Uyuyorlar, dün fazla çalıştırmışsın."diye yanıt verdi Merih.
Sesi karşısında ki adama oldukça iyimser çıkıyordu. Bu ton çok nadir duyduğum bir ton olduğu için biraz garip gelmişti. Benim karşımda ruban isimli adam otururken hemen çaprazımda Merih vardı ikisi de koyu bir sohbete dalmışlardı bende ara ara konuştuklarına kulak misafiri oluyor karşımda sanki bana bir yerlerden tanıdık gelen bu adamın kim olduğunu çıkarmaya çalışıyordum.
Onlar sohbet ederken ben çoktan kahvaltımı yapmış ayağa kalkacağım sırada ruban isimli orta yaşlı adamın bana seslendiğini duydum.
"Adın neydi senin kızım?"diye sordu.
"Afra."
"Daha önce ki hayatında tam olarak nerede yaşıyordun? Hangi şehirde?"diye sordu. Ruban ağabeyin soruları beni her ne kadar tedirgin etse de Merih'in ona bu kadar çok değer vermesine göre ona güvenebilirdim.
"Istanbulda."diye yanıt verdim sorusuna karşılık.
"İstanbul büyük şehir bilirim."diyerek gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ NEFSİ (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilAnnesi ve babasının mezarlığında içini döken bir kızın başına en ağır ne gelebilir? Mezarlıkta yaşadıklarından sonra bambaşka bir yerde tanımadığı insanlar arasında gözlerini açan Afra hayatına nasıl devam edebilecek? Gözlerini açtığı yeni şehir, y...