↱five

260 31 2
                                    

• • •

Okulda geçirdiği üçüncü haftanın cuma gününde okula erken gelmeyi başarmış Anthony Stark o kadar gururluydu ki, bunu göğsüne yazarak gezebilirdi.

Fizik dersinin bulunduğu sınıfa adımladığında adeta koşarcasına sırasına yerleşti ve bu sefer göremediği sarışının gelmesini beklemeye başladı. Dün okulda denk gelmediği gencin bu sabah kendisinden önce burada olmaması garip gelmiş fakat uykucu tarafını düşünürse o kadar garipsememesi gerektiğini fark etmişti. Dersin başlamasına daha on dakika varken öğrenciler sınıfı doldurmaya başlamıştı.

Genellikle gözleri kapıda, Steve'in girişini görebilmek adına beklemedeyken eşyalarını çıkarıp çoktan hazırlığını yapmıştı. Bir bacağını sabırsızca sallıyorken gelen öğrencilerle yan tarafındaki sıranın dolmamasını diledi. Birkaç insansı varlık olduğuna kanaat getirdiği öğrenci sınıf kapısının önünde saçmalıklarını sergilerken Anthony içinden onlara küfretti. Her zaman bu tip öğrencilerden nefret ederdi. Kapı girişini meşgul ettiklerini fark etmez ve sadece kendileri sınıfta varmış gibi hareket ederlerdi, eh bu da Anthony'nin onlara gıcık kapması için yeterli bir sebepti.

Kapı girişini daha da kapattıklarında bugün ayrı heyecanla kanı kaynayan esmer genç homurdanarak gözlerini masasına çevirdi. Öğrenciler yerlerine öğretmen gelene kadar geçmezdi. Steve'in eninde sonunda geleceğini düşünerek defterini aralayıp geçen hafta yazılanlara göz gezdirmeye karar verdi.

Birkaç dakika sonra ise öğretmen geldiğinde öğrenciler yerlerine oturdu. Favori öğretmeni üzerine giydiği kahve ceketi ve bej gömleğiyle kötü görünmüyordu. Çoğunlukla da böyle göründüğü su götürmez bir gerçekti.

"Günaydın çocuklar." gülümseyerek sınıfa bakındı. Öğrencilerden kısık sesler yükseldiğinde adamın gülümsemesi kırılır gibi olmuştu. "Sanırım sabahın körüne fizik dersi koymak o kadar iyi bir fikir değil."

Anthony güldü, ardından adamın yüzüne bakarak omuzlarını silkti. Neredeyse hiçbir öğrenci Anthony kadar bu adama yakın değildi ya da öğrenci öğretmen ilişkisinden ziyade arkadaş ilişkisi gibi yaklaşmıyordu. Oysaki esmer genç bu öğretmeniyle böyle olmasından oldukça hoşnuttu, en azından rahat davranabiliyordu.

Adam dersi anlatmaya başlamadan önce Anthony boş olmasına şaşırdığı fakat öte yandan mutlu olduğu sağ taraftaki sıraya baktı. Steve, kendi deyimiyle uyuyan güzel, hala ortalıkta yoktu. Sanırsa bugünlük rolleri değişmişlerdi.

Adamın sesini duymasıyla önüne dönen Anthony tahtaya yazılan soruya baktı. Geçen haftaki konudan ilerlemeye devam ediyorlardı ve kısıtlı ders zamanlarında öğretmenleri olabildiğince soru çözerek konunun üzerinden geçmeyi tercih ediyordu. Bu hafta da birkaç sorudan daha fazlasını sığdırabilmeyi umarak dersine başlamış öğretmen, bu sefer kapının tıklatılmasıyla kesilmişti.

"Buyrun?" diyerek eli havada kalan adam gözlüklerinin ardındaki koyu kahvelerini kapıya çevirdi. Kapı açıldığında ve sarı tutamların birbirine girdiği genç içeriye adımladı. "Üzgünüm Bay Douglas, geç kaldım."

Nefes nefese kapının önünde duran ve çantasını doğru düzgün omuzlarına asamamış sarışın, öğretmenine şaşkınca bakıyordu. Hayır, sabah uyuyakalmamıştı, aslında evinde hiçbir aksilik yaşanmaksızın buraya saatinde gelmeyi başarmıştı. Ama uslanmaz Sam Wilson'ın eşek şakası onun derse geç kalmasına sebep olmuştu. Bu şakaların diğer kurbanı olarak ona acıyan Bucky onu kurtarmış ve derse sadece birkaç dakika geç kalmasını sağlamıştı en azından.

Bay Douglas, elindeki tebeşiri tahtaya değdirmeden önce gülerek sarışına baktı. "Anlaşılan Anthony sana da bu huyunu bulaştırmış, geç bakalım yerine."

Steve bir tepki vermedi, Tony yerinde kıpırdanıp hafif tebessüm ederken Steve sadece ifadesizce esmerin sağ tarafında boş kalan sıraya ilerledi ve oturdu. Çantasını kucağına alıp soluklandığında Bay Douglas sorusunu yazmaya devam ediyordu.

Tony ona doğru eğildi. "Bunu yapan taraf genelde ben olurdum Aurora."

Steve masaya dirseğini yasladı ve yüzünü avcuna gömdü. Nefesleri yavaşça düzene giriyordu. "Arkadaşım yüzünden. Aptalca bir şaka yaptı ve tuvalette sıkıştım."

Elinde salladığı kalemle tahtadaki soruya bakan Tony duraksayıp ona baktı. Sarışın genç nefeslerini düzene oturtmayı başardığında yavaş hareketleriyle eşyalarını çıkarıyordu ve o an ona üzülen ve ne diyeceğini bilemeyen Anthony parmakları arasında sallanan kalemin de ona ait olduğunu hatırlamıştı. Hemen sarışının koluna dokundu ve tuttuğu kalemi masasına bırakmadan önce göz hizasına getirdi. "Hey, kalemin bende kalmış. Dün sana verecektim ama okulda göremedim."

Steve masasına bırakılan kaleme baktı. "Önemli değil." diyerek elini havada geçiştirir gibi salladı. Çıkardığı fizik defterinin geçen hafta başladığı karalamasına devam edeceğini bilerek kapağını araladı. Sayfalar genelde kurşun kalemlerin izleri ve kenarlara sıkıştırılmış sorularla doluydu. Tony kısaca göz atarken gencin ifadesiz yüzünü yan profilden izledi. "Dün okula gelmedin mi? Gerçekten seni göremedim. Büyük bir okuldayız ama birbirimizi göremeyecek kadar büyük olduğunu sanmıyorum."

Steve gözlerini devirdi. "Beni görmeden bir gün bile geçiremiyor musun dahi?" ardından hafif bir tebessüm dudaklarına yerleşti. Sarışın sebepsizce kendisini sormasından hoşlanmıştı. "Dün antremanım vardı. Okulun futbol takımındayım, o yüzden bazen dersleri ekebiliyorum."

Kaşlarını kaldıran Tony bir süre boyunca şaka demesini beklercesine ona baktı. Ancak Steve oldukça ciddi görünüyordu. "Bu derslere edebiyat da dahil mi?"

Steve defterinin sayfasını açtığında Tony'nin kendisine geri verdiği kalemi eline aldı ve yarım bıraktığı çizime devam etmek için masaya doğru hafifçe eğildi. "Bazen."

Bu cevapla bir miktar dumura uğramış görünen Tony yerinde rahatsızca kıpırdandı. Gözlerini tekrardan tahtaya çevirdiğinde Bay Douglas çoktan bir soruyu anlatmayı bitirmiş ve diğerine geçmişti. "Ben de takıma katılmak istiyorum."

Tahtadaki soruyu gelişigüzel şekilde defterine geçirmeden önce mırıldandığı cümlesiyle Steve güldü. "Seni haşat ederlerse sorumluluğu üzerime almam."

Aralarındaki muhabbet teneffüste devam etmek üzere kesildiğinde Steve dersin sonunda çizimini tamamlamış, Anthony ise yazılan ve anlatılan bütün soruları defterine yazmayı başarmıştı.

• • •

eternal sunshine | stevetony bromance [AU]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin