• • •
Salı sabahı güneşin ışıklarıyla aydınlanmış olmasına rağmen öğleden sonra bulutların gölgesinde kalmıştı. Yağmur havası var gibiydi ve hafif esen soğuk rüzgar bunu destekliyordu.
Bu havada kot ceketine sarılarak bahçede ilerleyen siyahi oğlan, okuldan çıkan öğrenciler arasında gözlerini gezdiriyordu. Sonunda kapının yanında bekleyen genç kızı gördüğünde tebessüm etti. Kısacık kestirdiği sarı saçları, rengini kaybetmiş altın sarısı baskıların süslediği rengi soluk kırmızı tişörtü ve onun üzerine geçirdiği siyah deri ceketini mavi kot pantolonuyla tamamlamıştı. Altına giydiği deri botları da bu kombine uymuştu. Siyahi genci görünce geniş bir gülümseme dudaklarına yayılmıştı. Marjinal görüntüsüyle dikkati çekmeyi başaran genç kızın kendisine has bir havası vardı ve Rhodes bu havasını seviyordu. Özgüvenli duruşu, kendisinden emin bakışları, hafif narkastik alaycılığı ve insanın içini ısıtan gülümsemesiyle Rhodes'un vakit geçirmekten zevk aldığı biri haline gelivermişti hemen.
O genç kıza yavaş adımlarla ilerlerken sarışın kız koşar adımlarla çoktan yanına gelmişti ve heyecanına karışmış neşeyle üzerine atladı. Kollarını boynuna sararken bir yandan parmakları oğlanın kıvırcık tutamlar halinde uzayan saçlarını bulmuş ve karıştırmaya başlamıştı. "Selam yakışıklı!"
Rhodes güldü ve heyecanın içinde yükseldiğini hissetmesine rağmen rahat davranmayı sürdürdü. Kızın beline gevşekçe sarıldı. "Sana da selam Carol." genç kız geriye çekildiğinde geniş gülümsemesinden dolayı kısılmış gözlerine baktı. "Bu kadar samimi karşılanacağımı düşünmemiştim."
"Hazırlan kovboy, bugün hayatındaki en iyi günlerden biri olacak." Carol onun elinden tutarken çıkışa doğru sürüklemeye başlamıştı bile. Artık heyecanı daha baskındı ve genç kız belli etmekten kaçınmıyordu.
Rhodes onun elini hafifçe sıkarken adımlarına uydu ve kapıya ilerledi. Onun bu heyecanını beklediği söylenemezdi. "Nereye gidiyoruz?"
"Sürprizi bozamam." omzunun gerisinden çikolata kahvesi, sıcacık gözlerin içine baktı Carol. "Bana güven Rhodey. Bugün çok eğlenceli olacak." kapıdan adımlarını attıklarında Rhodes boştaki elini kot ceketine yerleştirdi ve genç kızın kendisini sürüklemesine izin verdi. Hızlı adımlarına karışan heyecanını gördükçe aklındaki karışıklık artıyordu.
Kızla gülüşerek yürümeyi sürdürdüklerinde ikilinin izlendiklerinden haberi yoktu. Onları izleyen birkaç çift göz aslında şaşkındı. Bir banka sığışmış iki sevgili ağızları açık halde bu manzarayı izliyordu, onların yanına sıkışmış esmer oğlan ise bilmiş gülümsemesini takınarak arkadaşının gülümseyen yüzünü izliyordu. O bankın arkasında elindeki taşları bahçenin köşelerine fırlatan beyaz saçlı genç ise pek farklı sayılmazdı aslında, gözlerini kısarak Rhodes'u izlerken ağzı bir karış açıktı.
"Biliyordum." Tony gülerek telefonuna eğildi ve sevgilisine attığı mesaja cevap gelip gelmediğine baktı.
"Üstelik okuldan el ele çıkıyorlar. Gerçekten büyük mesele değilmiş Rhodey." Pietro elindeki bir taşı daha bahçenin öteki ucuna gönderirken mırıldanmıştı.
Havada elini geçiştirir gibi sallayan Tony baygın bakışlarla karşılık vermekten geri kalmamıştı. "Bizi kandırabileceğini sanıyor bücürük."
Steve kaşlarını kaldırdı ve iki arkadaşına inanamazcasına baktı. "Nereden biliyorsunuz? Belki de Rhodes için gerçekten büyük bir mesele değildi-" ama bir an Sharon'un bakışlarıyla karşılaşınca sustu. Genç kızın ifadesi adeta bu dediğine kendin inanıyor musun der gibi bağırıyordu ve Tony onun bu ifadesini daha iyi dile getiremezdi.
"Ben arkadaşımı tanırım." diyerek gelen mesaja hemen cevap yazmaya koyulmuş esmer oğlan yan gülüşünü takınmıştı. Mesajı bitirip attığında kafasını kaldırdı ve yanındaki çifte kumrulara baktı yeniden. "Rhodes o kızdan hoşlanmıyor. Ona delice aşık. Onsuz yaşayamayacak kadar ona aşık!" diyerek ellerini tutkulu bir şekilde hareket ettirdi Tony. Bunun üzerine Sharon kıkırdadı, gömüldüğü ceketinin yakaları arasında böyle gülümseyince oldukça tatlı görünmüştü ve bu Steve'in gözünden kaçmamıştı.Pietro bu aşırı dramatikliğe karşın gözlerini devirirken avuç içindeki taşları salladı. "Rhodes da öyle diyordur zaten."
Küçük taşlardan birini alıp Tony'nin sırtına fırlattı. Tony o taşı yerden alıp onun alnına atmaya çalıştı ama Pietro tam zamanında eğilmişti. Sırıtarak doğrulduğunda Tony'nin gözlerinin içine bakıyordu ve sırıtışı sinir bozucuydu.
"Iskaladın." diyerek elindeki bir başka küçük taş parçasını daha esmer oğlana fırlattı ve bu ikili arasında bir itiş kakışmaya sebep olurken Sharon banktan kalkıp okulun kapısına yürüdü. Omzuna kolunu sararak onu takip eden Steve arkasında kalmış diğer arkadaşlarına pek takılmadı. Nasıl olsa birkaç dakika sonra onlar da peşlerinden gelirdi.• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
Hayran KurguSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]