• • •
Bahçedeki seslerin pencerenin ardında kaldığı sıcak oda oldukça büyük ve ferahlatıcıydı.
Ellerinde tuttukları konsollarla önlerindeki büyük televizyonda açık olan oyuna dalmış gibi görünen ama konuşmalarının bunun tam tersi olduğunu kanıtladığı iki genç aslında düşünceliydi. Steve kafasında Sharon'u çeviriyor ve genç kıza güzel bir randevu ayarlaması gerektiği için kafasını adeta patlatıyordu. Tony ise, parçalandığını hissettiği hayatının ortasında bir şeye tutunma ihtiyacıyla dolup taşıyordu.
"Bence oluru var. En kötü ihtimal arkadaş kalamazsınız." Steve sakince oyunu oynamayı sürdürürken gelişigüzel odaya bir bakındı.
Tony onu annesinin bitmek bilmez ısrarları sonucunda akşam yemeğine davet ettiğinde üçü oldukça güzel vakit geçirmişti ve babasının olmadığına mırıldanarak şükreden Tony'nin söylediklerini ney duymuş Steve, kafasını karıştırmasına rağmen bir şey deme densizliğine kalkışmaksızın yemekten sonra onunla beraber odasına gitmişti. Playstationdan oyun oynarken normal şekilde konuşuyorlardı ve bacaklarını birbirlerinin üzerine attıkları armut koltuklar gereğinden fazla rahattı.
"Bu iş trigonometri sorusundan daha çözülmez bir hal almaya başladı." oyunun bu kademesi sonlandığında yeniden Tony kazanmıştı ama esmer gencin umrunda değildi. "Bucky'den betersin."
"Teşekkür ederim." Steve gülümserken bacaklarını oynattı ve Tony'nin kalın çoraplı ayaklarının altından çekip üstüne yerleştirdi. Ama Tony bu ağırlığa fazla dayanamadan ayaklarını hızla çekip yeniden sarışının bacaklarına dizlerini yerleştirdi.
"Ayı gibisin Steve. Sadece bacakların bile benden daha ağır." gence doğru mırıldanırken Steve bacağıyla onun kasıklarına geçirdi.
"Siktir Rogers! Orası en gerekli bölge!" Tony konsolu bırakıp ellerini kapattığında acıyla hafif hafif inliyordu.
"Şimdilik gerekliymiş gibi görünmüyor." Esmer oğlanın buruşmuş yüzünü izlerken alaycı bir gülümseme takındı Steve. "Bu sıralar bir çılgınlık yapmak istemezsin diye düşünüyorum. Sharon'un veya Natasha'nın kıçını tekmelemek için pusuda yattığını da düşünürsek."
Tony alaycı sözlere karşılık sadece memnuniyetsizce homurdandı. Arkadaşının dediklerinde haklılık payı olduğunu inkar edemezdi. "Sanki yapacakmışım gibi."
"Gerçekleri söylüyorum. Ben malımı bilirim." Steve omuzlarını silkti. Tony'i gerçekten seviyordu ama arkadaşının bazen gerçeklerle acımasızca yüzleştirilmesi gerekiyordu. Steve onun gerektiği zamanlarda tokat mekanizması gibiydi.
Oyunu durduklarını fark etmiş sarışın genç koltuğunda iyice yayıldı. "Bak, sadece dikkatli olmanı söylemeye çalışıyorum ve şaka bir yana, gerçekten frenin patladığı zaman olanlardan pişmanlık duyabilirsin."
"Farkındayım Steve. Hatırlarsan en son 15 yaşından büyüktüm." Tony elindeki konsolu parmakları arasında tembelce salladı.
Steve bir süre sessiz kaldı, düşünceli gibiydi ama sessizliği sanki konuyu kapatmak ister gibiydi. Gözleri yeniden yanındaki armut koltukta yayılan arkadaşını buldu. "Bence sana karşı boş değil Tony. Belki de şansını yeniden denemelisindir."
"Nedenmiş? İlk kez reddedilmenin acısını yeterince çıkaramayıp bir daha olursa diye kendimi alıştırmak için mi?" Tony huysuzca bacaklarını hareket ettirirken dizi Steve'in bacağına çarptı. "Hayır, istemiyorum. Kalsın."
Steve gülmek istediyse bile bunu yapmaması gerektiğinin farkındaydı. Sadece dudaklarını bastırdı. "Herkes reddedilebilir. Bunu bu kadar kişisel algılama bence." ardından konsolun üzerinde parmaklarını gezdirirken oyunda kullanacağı tuşları aklından geçirdi. "Pepper'ı sadece birkaç aydır tanıyorsun Tony. Ama onu senden daha uzun süredir tanıyorum. Pek bunlara alışkın biri değil. Bu duygulara aşina değil. Belki de başta yanılmıştır? Belki de o an hazır olmadığını hissetti? Belki de bir an böyle bir şeyin içinde bulunmak onu endişelendirdi? Ne olduğunu bilemezsin. Sen daha önceden birisine aşık olmuş olabilirsin ya da özel hayatın canlı olabilir ama o öyle biri değil."
Tony oflayarak kafasını geriye yatırdı, odasının tavanına bakarken onu dinliyordu. "Peki, ne yapmamı önerirsin aşk böceği?"
"Bu sefer sen ona açılmadan önce onun sana açılmasını bekle. Hislerini anlamasına izin ver. Zaman tanı. Sabırsızca davranıp hemen umutsuzluğa kapılarak kendine yardımcı olmuyorsun."
Sessiz kalmayı yeğlediği zaman Tony aslında ne kadar haklı olduğunu fark etmişti. Birden köprüleri yakmanın manası yoktu ancak onun tam olarak yaptığı bu olmuştu. Genç kızın şu sıralar karmaşık duygular yaşadığını da fark etmesi zor değildi, sarıldıkları dakikalarda bunu anlamıştı.
"Oyuna devam edecek miyiz? Ona göre kendimi hazırlamalıyım." konsoldaki tuşlara bakarak konuşan Steve, aklından bunları tekrar ediyor gibiydi; dudakları aralanmıştı.
"Evet koca oğlan. Bu oyunu sana öğretene kadar pes etmek yok."
Ardından Tony aklındaki bütün o yoğun düşüncelerle oyunu devam ettirdi.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanficSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]