• • •
Okulun yedinci haftasının ortasında gelen hafif serin ve güneşli hava, öğrencilerin bahçeye hücum etmesi için yeterliydi. Bu öğrenci güruhunun arasında olan Steve ve Tony ise, sessizlik içerisinde oturuyorlardı.
"Bahse girerim kızı düşünüyor." Tony ağzında çevirdiği ot parçasını yere fırlattığında Bucky uzun saçlarını elleriyle geriye taradı. Düşünceli bir Steve Rogers'ın yanı başında neden konuşmaya katılmadığı üzerine fısıldaşmaları oldukça garipti ancak ne ikili ne de Sam Wilson bundan şikayetçi görünmüyordu.
"Onu önceden tanıdığına eminim. Salak ayağına yatıyor." Bucky fısıldaşma faslını sürdürdü. Sam Wilson yaslandığı ağacın gövdesini sahiplenmiş gibi iyice yayıldığında güneşin tadını çıkarmaktan memnundu. "Sharon'dan bahsediyoruz. Bu okulda hemen görülebilecek yegane kızlardan. Tabii ki de biliyordur."
"İsmini söylediğimde pek aşina gelmiş gibi görünmüyordu-" Tony uzandığı yerden başını kaldırdığında ikiliye gözlerini çevirdi. "Steve'in arkadaşı olduğunuza emin misiniz?"
Rhodes elinde çevirdiği dal parçasını bırakmadan önce üçlüye bakındı. "Buradan bakılınca üçünüz de salak gibi görünüyorsunuz."
Üç çift göz onun üzerine dikildiğinde gözlerini devirdi ve parmakları arasında haşat ettiği dal parçasıyla oynamaya devam etti. Onların ortalarında, ellerini daldırdığı kısa çim parçacıklarını dalgınlıkla koparttığını fark eden Steve ise hemen bunu kesmiş ve Rhodes'a bakmıştı. "Özellikle de benim burada olmama rağmen benimle ilgili fısıldayarak konuştuklarını göz önüne alınca."
Üçlüden duyulan homurdanma, Rhodes'ı eğlendirmeye yetmişti. Kıkırdayarak dal parçasını ikiye böldü yavaşça ve çimlerin altında uzanan toprağa gömmeden önce üçlü grubun yüzündeki ifadeyi görmek adına kafasını kaldırdı. Sam çim parçalarını Bucky'nin kapişonunun içine bırakırken, Bucky elinde tuttuğu papatyanın yapraklarını koparıp Tony'nin saçları arasına özenle yerleştirirken ve Tony bütün gamsızlığıyla orada öylece uzanıp bir başka ot parçasını daha ağzında çevirirken manzara oldukça komik görünüyordu.
Steve onların yaptıklarını umursamadan sırtını arkasındaki ağaca yasladı. "Lütfen şu Sharon meselesini kapatabilir misiniz? Gittikçe can sıkıcı bir hal almaya başladı."
"Sonunda dilimizi konuşan birisi." Rhodes eliyle onu işaret ettiğinde Tony'den onaylamaz bakışlar aldığının farkındaydı.
"Hadi ama yüce aziz Steven, bir kızla bu kadar ilgileniyorsun ve bizden bunun bahsini bile açmamamızı mı bekliyorsun-" Sam'in sözleri Bucky tarafından kesildi.
"Ayrıca o kızı tanıdığına adım kadar eminim. Natasha'nın en yakın arkadaşlarından biri!" ardından Tony ikilinin konuşmasını devraldı.
"Bizler senin dostunuz Steve. Mutluluğunu görmek hakkımız." sahte dramatikliği buram buram belli olsa da Sam ve Bucky hızlıca kafalarını onaylamak adına sallamışlardı.
Onları bozan ise, çok gecikmeden Rhodes olmuştu. "Mutluluğunu görmek istemeniz onun özel hayatına karışabileceğiniz anlamına gelmiyor. Bence bu mesele sadece Steve'i ilgilendiriyor."
"Ve arkadaş dediğiniz böyle davranır. Birazcık Rhodes'ı örnek almalısınız." Steve onunla yumruk tokuşturduğunda Tony ağzındaki ot parçasını Rhodes'a fırlattı.
"Sizi tanıştıran benim ve şu halinize bakın," yerinde yavaşça doğrulurken saçlarının arasındaki papatyalar dökülmeye başlamıştı. "Aranızda özel tokalaşma bile var. Resmen sırtımdan bıçaklandım."
Steve veya Rhodes bu sözlere aldırış etmiş gibi görünmedi. Tony ellerini toprağa yaslamış otururken Bucky hemen arkasındaydı ve hala saçlarına uzanabiliyordu. Bir başka papatyayı daha eline aldığında bu sefer taç yapmaya karar verdi ve Tony'nin omzundan kafasını öne uzattığında kulağına fısıldadı. "Bahse girerim asla onunla konuşamayacak."
Tony omzunu biraz aşağı indirdi ve tek gözünü Steve'i baştan aşağı süzerken kıstı. Bahis oynarken risk almaktan çekinmezdi lakin kazanmayı da çok severdi ve Steve'e güvenerek sağlam olduğunu düşündüğü şeye parasını yatıracaktı. "Ne kadar?"
"10 dolardan açıyorum." Bucky elinde tuttuğu papatyayı parmakları arasında bir tur döndürdüğünde Tony omzunu geriye çekmeksizin ona baktı. "Eğer konuşursa 10 dolar vereceksin, o gün içerisinde." ardından kafasını Bucky'nin kafasına yasladı ve sırıtarak Steve'e sahte bir hülyalı bakış gönderdi. "Ama eğer ileriye giderse ve onu randevuya çıkarırsa, 20 dolar daha verirsin."
"Bir dakika- yani toplamda 30 dolar mı?"
"Gözün mü korktu Barnes? Ben Steve'ime güveniyorum."
Bucky kaşlarını çattı, 30 dolar kendisi için istediği birkaç manganın parasıydı ve eğer bu bahsi kazanırsa, havadan zembille para cebine inecekti. "Hayır. Kabul ediyorum."
Ardından geriye çekildi hızlıca ve bu Tony'i sersemletti. Ama ikisi de düzgünce bir tokalaşma gerçekleştirdiğinde bahis resmileşmişti. Bucky'le dalaşmaktan vazgeçmeyen Sam Wilson'ın önünde ve genç adam bundan büyük keyif duyacağını biliyordu.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
Fiksi PenggemarSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]