↱fifty two

48 10 4
                                    

• • •

Çikolata ve şeker kokusunun bastırdığı küçük mekan öylesine tatlıydı ki sonsuza kadar kalabilecekmiş gibi bir his uyandırıyordu insanda.

Sarışın kız ise bütün bu kokuların ortasında sandalyesine sığamıyormuş gibi kıpırdanıyordu ve karşısında oturan sevgilisi bunun farkındaydı. "Sharon, anlatmayacak mısın?"

Genç kız durup gözlerini ona çevirdiğinde büyükçe ofladı. Ellerini masaya yaslarken sıkıntılı yüz ifadesinin farkında değildi. "Dün... dün akşam halamla konuşuyordum. Bana... bana açıldı. Kendisinin... sevgilisi olduğunu söyledi..." eliyle saçlarının diplerini kaşıdı. "O bir kadın ve... benden onunla tanışmamı istiyor."

Steve kafasını anlayışla aşağı yukarı salladı. "Kadınlara ilgi duyduğunu bilmiyor muydun?"

Sharon omuzlarını silkti, dudaklarını bükerek masaya bakarken parmaklarını ahşap zeminde gezdiriyordu. "Bilmiyordum ve dün öğrendim ama... sanırım henüz onun sevgilisiyle tanışmak için hazır hissetmiyorum. Bu çok ani oldu. Beni çok seviyor ve... bu yüzden ilk benimle tanıştırmak istediğini biliyorum ama sanırım onu biriyle paylaşacağım düşüncesi sadece... bilmiyorum."

Ellerine uzanıp sıkıca tuttu Steve. "Bence iyi geçecektir. Geri çekilmene gerek yok. Eğer halan ilk önce seninle tanıştırmak istiyorsa senin ne diyeceğine çok önem veriyor olmalı. Bence tanışmalısın." sıcak gülümsemesinin güven verici olduğunu umdu ve konuşarak rahatlatabileceğini düşündü. "Adı neydi sevgilisinin?"

Steve'in delice aşık olduğu küçük bir gülümseme genç kızın dudaklarında beliriverdi, heyecanı gözlerinden okunabiliyordu. "Angie olduğunu söyledi. Aynı onun gibi kahverengi saçları varmış... onu aslında görmek istiyorum."

Eklemlerini baş parmağıyla okşayan Steve gülümsemesini genişletti. "İyi anlaşacağınıza eminim." ardından kızın ellerine bir öpücük bıraktı.

O sırada sipariş ettiği tatlıları geldi. Sharon çikolata soslu kekinden büyük bir çatalı aldığında kendisini bir miktar daha rahatlamış hissediyordu. Tatil dönüşünde küçük endişesinin o kadar küçük kalmayacağını biliyordu ama bunu boşverdi ve anın tadını çıkarmaya çalıştı. Steve'in onu izlediğini fark ettiğinde gülümsedi yine ama sanki söylemek istediği bir şeyi olduğunun farkındaydı.

Steve çatalını parmakları arasında sallarken konuştu, lokmasını yutmuştu. "Bir keresinde Silas'ın sana Aurora diye seslendiğini duymuştum..."

Bu Sharon'u güldürürken genç kız kafasını salladı. Silas'tan bahsedilmesi bile genç kız için yeterliydi. Yakın arkadaşına olan sevgisi öylesine büyüktü ki Steve imreniyordu. Sarışın kızın yutkunmasını ve gözlerini kendisine çevirmesini izledi. O mavi gözler yeniden yüreğini hoplatmıştı.

"Ben küçükken Uyuyan Güzel'i çok severdim. İlk okuduğum masallardan biriydi ve bir gün neden ismim Aurora değil diye ağlamıştım. Sonuç olarak o günden beri Silas dalga geçmek için bana Aurora diyor." genç kız pastasına çatalını batırdı. "Pek iyi bir zamanlama olduğunu söylemem. Silas'ın diline düşmek bazen berbat olabiliyor."

Bir şey demek istediyse bile sessiz kalan Steve gülümsedi sadece. Genç kızın Silas ile birçok anısı vardı ve bunlardan bahsederken gözlerinin içinin bile nasıl güldüğünü görebiliyordu. Kabul etmek istemese de birazcık kıskanıyordu bunu. Evet, sadece birazcık.

Tatlısından yemeyi sürdürdü ve genç kızın pastasını iştahla yemesini izledi. Onu her geçen gün daha çok seviyordu.

• • •

eternal sunshine | stevetony bromance [AU]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin