• • •
Hayatındaki en güzel hafta sonlarından birini yaşadıktan sonra, okulun on birinci haftasının ilk gününe daha enerjik gelmişti Steve.
Okulun bahçesine adımladığında gözleri bahçede olması gereken Tony'i bulmak adına gezindi. Esmer çocuk mesajında okula doğru gittiğini yazmıştı ve Steve tahminine göre şimdiye okula varması gerektiğini düşünmüştü. Oysaki bakışlarının gezindiği bahçede Steve ona rastlamamış, Rhodes ve Bruce'u aralarında konuşurken ve okul binasına ilerlerken görmüştü.
Adımlarını yavaşlatarak onlar gibi binaya ilerlediğinde gözlerini gezdirmeye devam ediyordu. Tony'nin henüz gelmediğine kanaat getirmişti ama yine de bakınmayı sürdürüyordu. Ama tam o sırada gözleri bir noktada tıkıldı kaldı. Yüzündeki belli belirsiz tebessüm donuklaştı ve bahçenin bir köşesine sıkışmış manzaradan gözlerini alamadı.
Sarı saçlarının örgülerle tutturulduğu Sharon bu sabah üzerine giydiği hırkası ve altına geçirdiği dar pantolonu ile olağan görünüyordu fakat Steve gözüne daha güzel geldiğine yemin edebilirdi. Oysaki o güzelliği izlemeye doyamazken, onun geçen gün gördüğü arkadaşına boynundan sarılıp yanağına öpücük kondurmasını izlemek onu bütün bu hissiyattan vazgeçirmişti. Hiç olmadığı kadar içten bir kahkahayı savurmuş sarışın genç kızın gözleri öylesine eşsiz bir ışıltıyla doluydu ki, Steve o bakışların aynısını hatta daha güzelini kendisine güldüğü zaman görmek isterdi. O gülüşün sebebi olabilme düşüncesi Steve'in iç çekmesine yol açmıştı.
Genç kızın Silas adlı gencin yanaklarına ellerini koyup yüzüne yaklaşmasıyla daha fazla izlemedi ve kafasını çevirip gözlerini yere indirerek hızlı adımlarıyla önünde uzanan okulun binasına ilerledi. Arkasından ona yetişmeye çalışan Tony ise onun daha da hızlandığını görünce bağırmaya çalıştı ama başaramadı. Nefesleri arasından sadece "Hadi ama!" diyerek isyan edişi duyulmuştu.
Bitkin adımlarını hızlandırmaya çalışarak ilerleyen esmer genç onun nereye baktığını ve böylesine bir anda hızlandığını görmemişti. Düzensiz nefesleri onu yeterince yorarken yetiştiğine içinden şükürler yağdırmakla meşguldü. Adımları sonunda okulun binasının içini bulduğunda nefesleri daha iyiydi.
İki gencin arkasında bıraktıkları manzarada ise Sharon yanaklarını sıktığı arkadaşının yüzüne eğildi ve adeta karşısında küçücük bir çocuk varmış gibi konuştu. "Sen aşık mı oldun bakayım?" küçük bir çocuk gibi arkadaşının yanaklarını sıkmaya ve onunla böyle konuşmaya devam etti. "Büyüdün de aşık mı oldun sen-"
Onun bu hareketlerini bölen ise Silas oldu. Eliyle onun koluna vurdu ve yanaklarını kurtardı. "Böyle yapmaya devam edersen bundan sonra ortada arkadaşlığımıza dair hiçbir şey kalmayacak."
Sharon güldü, hem de dakikalarca. Omzuna kolunu sardığı arkadaşını çekiştirerek bahçede ilerlediğinde Silas onun böyle davrandığına inanamıyordu.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanficSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]