• • •
Sekizinci haftanın ortasında, edebiyat dersinin çıkışında Steve hiç olmadığı kadar düşünceli görünüyordu. Bugün çıkışta antrenmanı vardı ve bu daha şimdiden omzuna bir yorgunluk yüklemeye yetiyordu.
Tony onu dürttüğünde yerinde zıpladı, bu hareketin onu hazırlıksız yakaladığı belliydi. "Bir sporcu olarak reflekslerinin iyi olmasını beklerdim Rogers."
"Ne?" Steve yüzünde belirgin bir afallamışlıkla ona baktığında Tony gülmek istedi ama bunu yapmadı. "Aman Tanrım, en azından Sharon'u düşündüğünü bu kadar belli etmeyebilirsin!"
Kalemini elleri arasında çevirirken Steve'in defterini hızlı bir el hareketiyle aşırmayı başardı. Sarışın genç bunu fark etmemişti, edebiyat dersinde aldığı notların da pek farkında değildi ya zaten. Kafası binbir düşünceyle doluyken ve haftaya olacak konser onu gittikçe sabırsızlandırıyorken gündelik işlerini yapmak zorlaşabiliyordu. Defteri alınan genç adam yerinde doğrulduğunda bu düşüncelerinin arasında sınıfın boşaldığını gördü.
"Ders hızlı bitti." notları defterine karalarcasına yazıyla geçiren Tony kafasını kaldırıp ona meydan okurcasına baktı. "Evet, eminim Sharon'u düşünürken hızlı geçiyordur ama ben neredeyse öldüğümü düşünüyordum." genç kafasını iki yana sallayarak notlarını geçirmeyi sürdürdü. "Bu saçmalık."
Kaşlarını çatan Steve edebiyat defterinde yazanlara karşılık ya da derse ithafen böyle söylediğinin farkındaydı. "Genel kültürün gelişiyor, bu kadar sert bakmamalısın." kalemi birkaç kez masaya vurduğunda asıl varması gereken noktayı hatırlamıştı sarışın oğlan. "Ayrıca," dedi kalemini havada abartıyla sallayarak farkında olmadan. "Ben Sharon'u falan düşünmüyorum-"
"Ne yani, ondan hoşlanmadın mı? Önünde kekelememek için konuşmayan birine göre fazla boş sözler sarf ediyorsun Rogers."
Steve bir an panikledi, elinde tuttuğu kalemi nereye koyacağını bilemedi. "Hayır- hayır... kast ettiğimin bu olmadığını biliyorsun-"
"Yani, sadece dıştan daha farklı göründüğünü bilmek istersin diye düşündüm-"
"Aman Tanrım... Tony..."
Esmer genç gülerken karalarcasına yazısı daha da bozuldu. Bu konu onu oldukça eğlendiriyordu ve bir iddiadan hiç bu kadar keyif aldığını hatırlamıyordu. "Hadi ama Kaptan. İtiraf et. Ondan hoşlandın."
Steve dudaklarını birbirine bastırdığında kalemi oldukça yavaş şekilde masaya bıraktı, bu sinirini çıkarmamak için yaptığı bir hareketti. Zaten bir kalemini geçen hafta Tony'e fırlattığı sırada kaybetmişti ve bunun da kaybolmasını istemiyordu. "Neden sadece notları yazmıyorsun Anthony?"
Tony duraksadı. Bu kalemi tutan parmaklarına bile yansımıştı. "Bana... Anthony mi dedin az önce?"
"Kulakların nasıl duyduysa genç adam."
Kalemi daha sıkı tutan Tony, notlarını yazmayı sürdürdü. Artık daha anlaşılabilir görünüyordu; en azından karalama sıfatından çıkmıştı. "Bu konudan bahsetmemize çok sinirleniyorsun değil mi?"
Bu sınıftan kaçıp son anda yakasını Steve'den kurtarmadan önce söylediği son söz oldu.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanficSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]