• • •
Tatil köyünde açan güneş insanın içini ısıtıyor ancak karları hızlı eritemiyordu. Otelin alt katı ise tek tük insanlarla ve arkadaş grubuyla doluydu.
Masanın çevresine dizilmiş gençlerin ellerindeki kart desteleri yüzlerine yaklaştırılmıştı ve hepsi adeta o destelerin içine gömülmüştü. Uzun saçlı oğlan sarışın genç kızı ayağıyla hafifçe dürttüğünde kız ona aşağıdan elinin işaretiyle her şeyin iyi olduğunu söylemişti.
Oturduğu tekli koltukta kıpırdanan genç kız kızılın attığı karta baktı ve iç çekti. Elinde üç tane kart vardı ve en iyi seçeneği siyah olandı.
Sevgilisinin ciddi yüzüne baktı. Bazen rekabetçi olabiliyordu ve bu oyunu almak istediği gözlerindeki ifadeden belli oluyordu. Tuttuğu kartların görünmemesi için göğsüne bastırdı hafifçe sarışın oğlan. Ardından üç çift göz genç kıza döndü ve kız bir miktar üzüntüyle sarışın oğlana baktı.
"Steve, seni gerçekten sevdiğimi biliyorsun." ardından destesinden çektiği kartı masanın ortasına bıraktı.
+4 ibaresinin bulunduğu siyah kartı gören Steve şaşkına döndü. Gözlerindeki parıltı yerini şok ifadesine bırakmıştı.
"Ne..." Bucky hınzırca sırıttığında kartlarına bakmakla ve hamlesini düşünmekle meşguldü. "Hem de sevgilinden... bu acıtmış olmalı."
Steve dört kartı alıp destesine eklerken Sharon'a öfkeli bakışlarını çevirdi. "Sana inanamıyorum. Ben senin sevgilinim!"
"Natasha başka seçenek bırakmadı! Elimdeki en iyi kart buydu-"
Steve alınmışçasına çenesini kaldırdı ve kalçasını döndü. "Başka bir kart çekebilirdin ama hayır, sen bana ihanet etmeyi seçtin."
"Hadi ama Steve-"
"Bunu asla unutmayacağım..." Steve mırıldandı ve Bucky kartını ortaya attı, Sharon'unki ile aynı karttı.
Natasha da aynı şekilde dört tane kartı desteden çekerken Bucky'e doğru mırıldandı. "Senin koyacağın kartı sikeyim Bucky." ardından yeni eline baktı, iç açıcı olduğunu söyleyemezdi.
Kahvaltıdan sonra geldikleri kafede UNO oynuyorlardı ve Bucky ile Sharon takım olurken Natasha ile Steve de birlikte oynamaya karar vermişti. Steve başta tırstığını söylemeliydi ama Natasha'nın gerçekten akıllı olduğunu fark etmesi kazandıracağını düşündürmüştü. Sharon +4 kartını atana kadar.
Natasha elindeki kartlara bakınırken gözleri bir an köşede Pepper ile telefondan oynayan Tony'e kaydı. Genç arada sırada Pepper'ın hareketlerini izliyor, öte yandan oyunu oynuyordu. Pepper ise bunun farkında olmaksızın telefona dalmıştı.
Telefonun ekranındaki sayıları gözden geçiren Tony turuncu saçlarını örmüş genç kızın hafifçe kaşlarını çatmasını ve dudaklarını birbirine bastırmasını izledi. Oyunu anlamıştı ve kazanmak istediği belliydi. Mimikleri oldukça tatlıydı ve Tony gülümsemekten kendisini alamadı. Dudaklarını dişlerken gülümsemesini saklamayı umdu ancak Sharon ve Natasha çoktan yakalamıştı.
Koyu mavi gözlerinin geceyi andırdığı esmer genç oyundaki hamlesini yaptığında Pepper kaybetti. Genç kız sıkıntıyla inledi. "Ah! Bu gerçekten zordu."
"Oyuna alışmalısın." yeni tura başladıklarında Pepper telefonunu hiddetle hareket ettirdi ve sırtını koltuğa yasladı. "Deniyorum Tony..."
Oynamaya devam ettiler ve Tony onun ifadelerini izlemeye devam etti. Genç kız onu istemsiz bir çabayla güldürmeyi başarabiliyordu ve bundan haberi bile yoktu. Bir tebessümü esmer genci rahatlatmak için yeterliydi. Sanki gözlerinde huzurlu bir diyarın kapıları gizliydi, ne zaman o bakışlara dalsa o kapılardan içeri giriyor ve kendisini nadir bir mutluluk ve sukünetle sarmalanmış halde buluyordu.
Oyunu bitirdiklerinde oturduğu yerde esneyen Pepper mırıldandı. "Bu kadar yeter. Yoksa gözlerim ekrana düşecek."
"Gayet iyi görünüyorsun oysaki, hala devam edebiliriz." durdu ve genç kıza doğru eğildi. "Tabii yenilmeyi hazmedemiyorsan o ayrı."
Pepper meydan okurcasına gülümsedi. "Seni üç kez yendim. Yine yapabilirim." telefonunu cebine sıkıştırdığında ayaklanmıştı. "Asıl sen korkuyor olmayasın?"
"Hiçbir şey beni korkutamaz çilli." rahat bir tavırla kollarını göğsünde bağladığında genç kız duraksadı. Ona çilli diye seslenmesini seviyordu ve başkasından duysaydı asla hoşlanmayacağını biliyordu.
Tony onun yumuşak noktası gibiydi, ne olursa olsun ona kıyamaz ve kızamazdı. O an bunu fark ettiğinde ise içinden lanet savurmuş ve bunun ne ara oluştuğunu düşünmüştü. Birisine karşı bu kadar kırılgan olmak veya savunmasız durmak asla onun yapacağı bir şey olmamıştı ancak şimdi gardını indirdiğini kendisi görebiliyordu. Genç kız mesafeyle rahat hissederdi ancak Tony bundan daha farklıydı. Ona karşı tamamiyle açık olmak rahatsız etmezdi, kalbinin saflığına olan güveni sarsılmazdı.
Bir nefesi içine çekerken odasına çıkması gerektiğini düşündü. Gencin gözlerine baktı. "Büyük konuşuyorsun Anthony Stark."
Ardından döndü ve kendi odasına doğru yola koyuldu.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanficSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]