• • •
Okuldaki altıncı haftanın son gününde Steve, fizik defterine uykulu gözleriyle karalamalarını çizmeyi sürdürüyor, Tony ise defterine yazdığı sorusunun çözüyordu. Sıradan bir fizik dersiydi onlar için.
Derken, Tony dirseğiyle onun karnından sertçe dürttü. Hala iki gün öncesinde omzuna yediği yumruğun intikamını almaya çalışıyor denebilirdi. Steve bununla yerinde zıpladı ve kalemini yere düşürürken kendisini dürten esmer gence öfkeli bakışlarını yönlendirdi. "Lütfen şunu keser misin? Çizimi mahvedeceksin."
"Üzgünüm, üzgünüm.. bir dahaki seferinde çizim yaptığın bir zamana denk getirmemeye dikkat edeceğime emin olabilirsin." Tony irileştirdiği gözleriyle bunları söylerken o çizimlere Steve'den daha fazla değer verir gibi bir hava takınmıştı. Steve buna aldırış etmedi, kendisi bile çizimlerine kendi varlığından daha çok değer veriyordu.
Yerdeki kalemi tekrardan eline alırken Tony bu sefer daha sert dürttü ve bu boğuk bir inlemenin Steve'in dudaklarından kaçmasına sebep olduğunda sınıftan birkaç gülüş yükseldi. Gülüşlerin sebebi oldukça anlaşılabilirdi ancak Bay Douglas gıcık kapmış gibi öksürerek onları susturmayı başarmıştı. Steve yerinde doğrulduğunda Tony'ye çattığı kaşlarıyla baktı. "Senin derdin ne?"
"İntikamımı almak." parmakları arasında kalemi döndüren esmer genç bir anda ışıltılı gülümsemesini sundu, ona göre bu gülümsemesi güneşe benzettiği genç adamdan daha parlaktı ve bu onu gururlandırabilirdi. "Şu kızın adını öğrendin mi diye soracaktım ama.."
"Bu konunun neden benden daha çok seni ilgilendirdiğini anlayabilmiş değilim." Steve kafasını iki yana sallarken çizimine devam etmeye çabaladı. Bu onu yeterince kötü hissettiriyordu zaten, üstelik Bucky veya Sam'e sormayı da unutmuştu ve öğrenmeden öylece kalacak olma ihtimali onu korkutuyordu. O zamandan beri genç kızla hiç karşılaşmamışlardı.
"Gittikçe seni umutsuz vaka olarak ilan etmem için çabaladığını düşünmeye başlıyorum Rogers." Tony onun sırasına doğru eğildiğinde ve çenesini kollarına yasladığında birbirlerinin fısıltılarını rahatça duyabilecek kadar yakınlaşmışlardı. "Ama neyseki ben varım Aurora. Beyaz atlı prensesinin adını öğrendim."
"Rahat bırak beni." koluna yaslanmış çenesini kaldırması adına Tony'nin kafasını hafifçe ittirdi ancak pek işe yaradığı söylenemezdi. "Hadi ama, sen de bunu öğrenmek için can atıyorsun, biliyorum yakışıklı prens."
"Tanrı aşkına, senin başka işin gücün yok mu-"
"Hayır, yok koca oğlan. Bu kadar eğlenceli bir şey bulmuşken kaçıramam." Tony sonunda doğrulduğunda Steve kollarını iyice kendisine çekerek sırasına gömüldü. Savunmacı bir tavır takınmış ve bu Tony'i daha da eğlendirmişti.
"Adı Sharon. Sharon Carter." Tony fısıltıyla bunu söyledikten sadece dakikalar sonra istediği tepkiyi almış ve bu onu güldürmüştü. Steve hızla kafasını kaldırıp ona şaşkınca baktığında, bakışlarındaki ilgi kolayca seçilebiliyordu. "Bunu nerden öğrendin? Nasıl?"
Koca bir kahkahayı salmamak adına dudaklarını ısıran Tony sırasında geriye yaslandı ve kollarını göğsünde birleştirdi. Bir süre boyunca seslice gülmemek adına harcadığı çabadan dolayı konuşamamıştı ve bu Steve'in sabırsızca kalemin ucuyla onu dürtmesine sebep olmuştu. "Tony, hadi söyle!"
Ancak Tony bir kelime daha edemeden zil çaldı ve Bay Douglas tebeşiri elinde düşürmeden öğrenciler çıkmaya başladı. Adam oldukça şaşkın görünüyordu, eh soruyu da bitirdiği söylenemezdi. Buna rağmen derince bir nefesi çekip tebeşiri yerine bırakmak ile yetindi. Tony tahtadaki soruya göz attı, ardından defterini toparlamaya başladı. Bu sırada kendisini dürtmekten geri kalmayan sarışına doğru hafifçe eğilmiş, muzip bir sırıtışla mırıldanmıştı.
"Eğer Bucky, Sam veya Natasha'ya basitçe sorsaydın eminim ki sana söylerlerdi Rogers." Tony ardından sesli gülüşlerini esirgemeksizin çantasını toparladı.
Steve ise bunu nasıl anlayamadığına dair kendi kendine içinden homurdandı.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanficSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]