• • •
Keyifsizce geçirdiği haftasonunun ardından okula adeta sürüklenircesine gelen sarışın oğlan dolabından aldığı kitabı çantasına sıkıştırırken, yanındaki siyahi arkadaşının dik bakışlarını umursamamaya çalışıyordu.
"Dostum, bir haftasonunu feda edecek kadar büyük olay değildi-" Sam onun omzunu sıvazladığında Steve asık suratını kaldırıp bakışlarını onun yüzüne çevirdi. "Senden ve Tony'den gelen hiçbir teselli cümlesini duymak istemiyorum Sam, anladın mı?"
Sam bir süre boyunca cevap vermedi. Arkadaşının inatla kitabı çantaya sıkıştırmaya çalışmasını izledi. "Papatya çayı istemediğine emin misin? Jen Bruce'ta etkili olduğunu söylemişti-"
"Kapa çeneni." çantasıyla cebelleşme işine geri dönen sarışın, pijama partisi yapabileceğine dair konuşmalarla geçen iki gün içerisinde arkadaşlarını neden hâlâ pataklamadığını kendisince sorguluyordu. Siyahi arkadaşının bu fikirden delice hoşlandığı ve Tony'e de sırf eğlencelik malzeme çıkacağı için istediklerini adı kadar iyi biliyordu.
Onu izleyen Sam sessiz kalmaya karar vermiş gibiydi ki bakışları arkadaşının omzundan gerisine kaydı. Üzüntüden tipi kaymış arkadaşından daha farklı tonlardaki sarı saçlarını rastgele fakat güzelce toplamış bir başka sarışını daha görmüştü. Sharon dolabının kapağını hiçbir şey almayacak olmasına rağmen açmış ve kendisine ilerleyen baş belasından sakınmak için yüzünü gömmüştü lakin işe yaradığı söylenemezdi.
"Günaydın güzelim-" onun dolabının kapağına yasladığı koluyla yüzüne eğilen hizbandut öğrencinin lafı Sharon'un çatık kaşları altında öfke saçan bakışlarıyla kesildi. "Bana böyle seslenebileceğini nereden çıkardın?"
"Hoşuna gittiğini biliyorum, yapma böyle." elini kaldırıp sarışın kızın saç tutamlarına uzattığında Sharon elinin tersiyle ittirdi. "Hayır Kev, hoşuma gittiği falan yok. Sabah sabah seninle uğraşmak istemiyorum, git başımdan."
Kafasını dolabına çevirip Kev denilen çocuktan bir adım uzaklaştı ancak çocuk pes etmemekte kararlıydı. Onları izleyen Sam ise kaşlarını çatarak mırıldanmıştı. "Ne oluyor orada?"
Bu cümlesi Steve'in dikkatini belli belirsiz çektiğinde genç adam isteksizce omzundan geriye baktı ve o an yerinde doğrulup çantasıyla kitabını unuttu. Sharon'u ve çocuğu görebiliyor, genç kızın yüzündeki rahatsız ifadeyi seçebiliyordu. Oğlan yeniden Sharon'un saçlarının tutamlarına uzanmıştı ve parmağına doladığında naz yapar gibi konuşmuştu. "Kalbimi kırıyorsun bebeğim, oysaki Silas ile oynaşırken böyle görünmüyordun-"
Sinirinden elleri titremeye başlamış genç kız saçlarına dolanan parmaklarını sıkıca tuttuğunda tırnaklarını geçirdi. "Sana beni rahat bırakmanı söyledim! Sürekli senin aptal hareketlerinle uğraşmaktan bıktım Kev!"
Çocuğun parmaklarını bıraktığında dişlerini acıyla sıkmış gencin suratında belli belirsiz bir öfke vardı. Buna rağmen sırıttı ve kızın kulağına eğildiğinde omzunu sıkıca tuttu. "Silas'ı bu kadar özel kılan ne? Yatakta ondan daha iyi olduğumu kanıtlamam için fırsat ver bebeğ-"
Omzunu onun tutuşundan kurtarmayı başarmış Sharon yüzüne bir tokatı yapıştırdığında bu bir anda yakın çevresindeki öğrencilerin şokla durup onları izlemesine sebep oldu. Sharon bunun farkında değildi. "Siktir git Kev."
Fazla yüksek sesli söylememiş olmasına rağmen Steve ve Sam duyabilmişlerdi. Yediği tokatın şokuna sinirinin karıştığı Kev ise hemen yüzünü ona çevirmiş ve koridoru inletecek şekilde suratına bağırmıştı. "Sen orospunun tekisin!"
"Evet, senin yüzünden bunu söyleyen çok olmuştu." Sharon ellerini titrediğinin görülmemesi için bacaklarının arkasına sakladığında hem öfkelenmiş hem de incinmişti. Kev onun omzuna çarparak oradan uzaklaştığında Sam Sharon'un yanına ilerledi.
Ancak çoktan Sharon'un yüzündeki ifadeyi, ellerindeki titremeyi ve gözlerindeki bakışı yakalamış Steve daha birkaç adım atmış Kev'ın kolundan yakaladığı gibi çekiştirdi. Kendisine döndüğü an suratına Sharon'un tokadına şükrettirecek bir yumruğu yapıştırdı ve bu çocuğun birkaç adım gerileyerek sırtını dolaplara çarpmasına sebep oldu. Kanayan burnunu tutarken inanamazcasına bakıyordu. Oysaki neye şaşırdığını uğrayan oğlan henüz kurtulabilmiş değildi, Steve hızını alamadan ardı ardına birkaç yumruk daha indirdi.
Onu tutup geriye çeken Sam olurken sarışın oğlan bitkince yalpalayan çocuğa baktı. "Bir daha Sharon'a o lafı söylediğini duyarsam seni buna pişman ederim."
Onu zar zor tutan Sam Kev'ın bir şey söylememesine dair içinden dilenirken Sharon Steve'in önüne geçti ve kolundan tutarak oradan uzaklaştırmaya çalıştı.
Steve sadece birkaç tane daha yumruk atamadığı için üzülmüştü.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
Fiksi PenggemarSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]