• • •
Haftanın dördüncü gününde yeşillenmeye başlamış yapraklar bahçeye canlılık katmıştı. O bahçedeki masalardan birine oturan ve defterine gömülmüş sarışın genç yüzüne vuran esintiden şikayetçiymiş gibi durmuyordu.
Onun ne çizdiğine bakmak adına yerinde adeta kıvranan esmer oğlan son kez omzundan ileriye kafasını uzattı ama Steve kaleminin ucuyla onun burnuna sertçe vurduğunda esmer genç inledi ve bundan vazgeçti.
"Hadi ama, orada ne saklıyor olabilirsin ki?" Tony isyan ederken masanın diğer tarafında oturan Bucky gözlerini devirdi kaçıncı kez olduğunu bilmediği defa.
"Gerçekten kaşınıyorsun Tony." Rhodes elinde tuttuğu yeşil yaprağı çevirirken mırıldanmıştı, esmer genç ona baktı.
"Sen neden sevgilinin yanında değilsin-"
"Carol benim sevgilim değil-"
"Öyle mi? Neden o zaman benimle dışarı gelmeni istediğim her an ona söz verdiğin bahanesiyle ekiliyorum ben?" Tony alıngan bir tavırla sormuştu ve Bucky buna gülerken Steve kollarını çevresine doladığı defterinden kafasını kaldırıp siyahi gence dikmişti gözlerini.
"Yani, gerçekten sevgilin değil mi?" Steve şaşkınca sorduğunda Rhodes elindeki yaprağı parmakları arasında büzüştürüp masanın ortasına fırlatmıştı.
Bucky yaprağı alıp küçük parçalara ayırmaya başladı. "Biliyorsun, aslında baya öyleymiş gibi duruyorsunuz."
"Beni rahat bırakın." kesin bir şekilde söylemesine rağmen Steve'in diğer tarafına oturmuş ve burnunu sıvazlayan Tony pek bunu yapacakmış gibi görünmüyordu.
"Bunun için önce bizi ekmeyi bırakmalısın Rhodey." Tony huysuzca cevapladığında aslında bundan o kadar memnun olmadığı gayet iyi anlaşılmıştı. Steve kaleminin ucuyla kolunu dürttüğünde Pietro yanlarına doğru geliyordu.
"Bence zorlama Tony." diye mırıldandı. Defterini hâlâ özenle kapatıyordu.
Tony gözlerini devirdiğinde Pietro Bucky'nin yanına oturdu ve dağılmış kısa saçlarını parmakları arasından geçirdi. Yanlarından geçen bir genç kızın Pietro'ya hayran bakışlarını diktiğini görmek diğerleri için zor olmamıştı. Bucky genç kızın diğerlerinin fark ettiği gerçeğiyle utandığını gördüğünde güldü. Bugün fazlasıyla eğleniyordu.
Ancak Pietro'nun o kadar eğlenceli bir havada olduğu söylenemezdi. Tony ile göz göze gelmekten özellikle kaçınıyordu. Tony Steve'in kalemini kapıp ona fırlattığında Steve onun koluna bir tane yapıştırdı. Ama kalem sonuçta Pietro'nun gözüne çarpıp masaya düşmüştü ve esmer genç onun dikkatini çekmeyi başarmıştı.
"Hadi ampül kafa, ne bekliyorsun?" Tony sırıtarak sorduğunda bir an hepsi kafa karışıklığıyla onu süzdü.
"Neyden bahsediyorsun Tony?" Bucky tek kaşını kaldırmış, merakla bakıyordu.
"Pietro biliyor." başka da bir şey söylemeyince Pietro ofladı. Masaya, ellerinin üzerine kapandı. Ardından içini çekti. Sonra kafasını kaldırdı ama yeniden masaya kapandı. Bu hareketleri oldukça şüphe vericiydi. Tony kendisini hazırlamaya çalıştığını biliyordu. Eh, daha önce rezil olmadığı için nasıl bir his olduğunu bilmediğinden onunla pek empati kurabildiği de söylenemezdi.
Sonunda Pietro ayaklandı. Lacivert kareli gömleğinin önünü açık bırakmış, siyah Battle Tapes tişörtünün bir kısmı görünüyordu. Gömleğinin yakalarını düzeltirken Tony'e nefret dolu bir bakış attı. "Senden nefret ediyorum."
"Evet evet, aynısından işte." Tony umursamadı ve onun bahçeden ayaklarını sürüyerek okul binasına ilerlemesini izledi.
Şimdi herkesin meraklı bakışlarıyla karşı karşıyaydı. Sonunda konuşması gerektiğini anladı.
"Olunca görürsünüz." dedi ve Steve masadan uzanıp kalemini almaya çalışırken Tony yeniden onun kolunun altından defterine bakmak için çabaladı. Ama Rhodes kalemi Steve'e uzattığında Steve geriye çekildi ve yerine oturduğunda omzunu Tony'e çarptığında yeniden ne yaptığını fark etmişti. Alnına vurup çocuğu geriye ittirdi ve kendisi için aşırı özel çizimine devam etti.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanfictionSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]