↱twenty two

130 17 4
                                    

• • •

Aynı haftanın ortasında, elinde tuttuğu kimya kitabını gerginlikle kıvırmaktan vazgeçemeyen Steve Tony'e son bir selam gönderdikten sonra sınıfına doğru ilerlemeye başlamıştı.

Attığı adımlar kontrolsüz gibiydi, sınıfa gidiyordu ama istediğinden emin değildi. Dudaklarının içini kemirmeye başladığı sıralarda sınıf kapısını görebiliyordu. Ciğerlerindeki nefesi büyükçe bir oflama eşliğinde boşalttığında kendisini rahatlatan cümleler eşliğinde sınıfa ayak bastı. En kötü ne olabilirdi ki? Sadece kalbi kırılır, üzülür ve onların bütün ders boyunca birbirlerine küçük jestler yapışlarını izlememek için sürekli gözlerini başka yerlerde gezdirirdi. Lanet olsun ki Silas denilen çocuk da onlarla aynı kimya dersindeydi.

Kendisini her ihtimale karşı hazırlayarak girdiği sınıfa bakındığında Silas'ı Sharon'un yanında görmeyi bekledi ama Sharon kulaklıkları takılı halde, ağzında çiğnediği sakızıyla oynarken önündeki defterine bakıyor ve kalemiyle arada bir yanağına hafifçe vuruyordu. Bu Steve'i şaşırttı. Genç ona doğru ilerleyip ilerlememekte kararsızlık yaşarken, gözleri duvar kenarındaki sıraya yerleşmiş Silas'ı buldu. Yanında oturduğu esmer bir kıza gülümseyerek bakıyordu ve gergin olduğu on metre öteden anlaşılabiliyordu. Ama bunlardan ziyade, Steve onun gözlerinde bir ışıltı seçiyordu, Sharon'a bakarken kendisini belli etmemiş bir ışıltı.

Burada bir şeylerin yanlış olduğunu düşünerek Sharon'un yanına ilerledi. Artık kimya derslerinde yan yana oturuyorlardı ve birbirlerine alışmışlardı, eh Steve'in de bunu bozmak gibi bir niyeti yoktu. Genç kızın enerjisini seviyordu, mavi gözlerine bakmayı ve her seferinde farklı mimikler sergileyerek konuşmalarına ayrı canlılık katmasını seviyordu. Ondan delice hoşlanıyordu- hayır, onu gerçekten seviyordu. Evet, doğru kelime bu olmalıydı... değil mi?

Kitabını daha fazla kıvıramayacağını anladığında masaya bırakmayı düşündü ama bunu yapmadı. Sharon'un kitabı görmesini istememişti. Sarışın kızın kulaklıklarının takılı olduğunu bir kez daha fark ettiğinde nasıl konuşmaya gireceğini bilememişti. Ayakta öylece dikilerek hafif dalgalı saçlarının yüzünün çevresine döküldüğü kızı seyretti sadece.

Ama onun varlığını fark etmiş Sharon kafasını kaldırıp onun bakışlarına karşılık vermiş, kulaklıklarını çıkarıp sıcak gülümsemesini sunmuştu. "Günaydın Steve. Neden oturmuyorsun?" sorarcasına tınısı ve tatlı sesiyle konuşurken Steve heyecandan ölmediğine şükrediyordu. Kitabı yavaşça masaya bıraktı. "Şey... dalmışım."

Kaşlarını kaldıran sarışın kız kulaklıklarını masaya koydu. "Bana bakarken mi?" sorusunun barındırdığı bir miktar şüpheci tavır Steve'i panikletti. "Hayır-hayır... ben... eğer rahatsız ettiysem özür dilerim."

Bir süre sessiz kalmış Sharon gülümsemesini genişlettiğinde Steve gözle görülebilecek bir biçimde rahatlamıştı. "Sorun yok koca oğlan. Ama bence otursan iyi olur, birazdan ders başlar."

Steve onun sözüyle hemen yerine oturdu ve kitabı kıvırdığına içinden küfürler sıralayarak sayfaları düzeltmeye çalıştı. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın kitap eski haline dönmemişti ve kıvrılmaktan açılamıyordu bile. Onun bu halini gören Sharon güldü ama alaylı cümlelerini kendine saklamayı uygun görerek kendi kitabını çıkarıp ortaya bıraktı. Sandalyesini kitabı daha iyi görebilmek için Steve'e doğru yaklaştırdığında artık ikisi de düzgünce görebiliyordu.

Öğretmen içeri girdiğinde ders oyalanarak geçen beş dakika gibi bir sürenin ardından başlamıştı. Kot pantolonun çıkardığı hışırtılı sesler eşliğinde sınıfta ilerleyen kadın tahtaya konuyu yazmış, birkaç detayı anlatıp iki maddeden bahsedip tepkimelerini görmek adına deney yapılmasını istemişti. Öğrencilerden çıkan homurtuyla beraber deneyin sonucunda herhangi bir hasarın meydana gelmeyeceğini teyit etmişti.

Malzemeleri alıp masaya getiren Steve Sharon'un saçlarını toplayışını izledi. Beyaz toka sarı saçları gelişigüzel bir topuza sıkıştırmıştı ve genç kız masaya konan maddelerle beraber malzemelere göz attığında öğretmenin söylediği şekilde deneyi yapmak için kollarını sıvamıştı bile. Steve'e elinde tuttuğu ölçekli kaplardan birini uzattı. "Küçük bir yardım fena olmazdı."

Steve kabı aldı ve içine maddeyi dikkatlice boşaltmasını izledi. Gerektiği kadarını koyduğuna emin olduğunda kabı Steve'in elinden aldı ve bir anlığına parmakları birbirine değdiğinde Steve vücudunun baştan aşağı titrediğine yemin edebilirdi. Diğer maddeyi de az önceki kaba eklemesini izlerken gözleri bir an genç kızın ciddiyetle şekillenmiş suratına kaydı.

"Silas'ın yanında oturacağını sanmıştım." diye sordu Steve. Genç kızın ifadesinde değişim olmadı. "Onun yanına oturması gereken başka biri var." dedi ve ardından sırıttı.

Kafası karışmış halde ona bakan Steve, dediğini anlayamamıştı. "Başkası derken?" Sharon deneye öylesine odaklanmıştı ki sorusunu bir mırıltıyla geçiştirmişti. Sabırsızlığına söz geçiremeyen sarışın çocuk hemen ağzındaki baklayı çıkardı. "Sevgilin olduğunu sanıyordum?"

Bu sözler üzerine Sharon elindeki kabı düşürmemek için sıkıca tuttu. Bunu beklemediği hafif çatılan kaşlarından belli oluyordu. "Gerçekten mi?" genç kız gözlerini devirdi ve elindeki kabı masaya hissedilebilecek bir sinirle bıraktı. "Her şeyin göründüğü gibi olmadığını anladığını sanmıştım Rogers. Ama görüyorum ki yanılmışım. Bu kadar kendine dert etmene de gerek yoktu, sadece sorman yeterliydi." sandalyesini masasına doğru döndüren sarışın kız, oldukça sinirlenmişti ve Steve'e sadece bir adım uzaklıkta olduğunun farkında değildi. "Hayır, o benim sevgilim değil. Çocukluk arkadaşım. Beni gerçekten olduğum kişi olarak görebilen tek erkek. Ayrıca zaten onun hoşlandığı biri var."

Dersin bitmesine ne kadar zaman kaldığını görmek için kafasını kaldırıp saate baktığında Steve ne diyeceğini bilememişti. Sharon sinirle saçlarındaki tokayı çekiştirdi ve tutamları serbest bıraktı. Sarı tutamlar omzuna dökülürken Steve onlardan yayılan kokuya kendisini kaptırmasına engel olamamıştı. Kızın sinirli olduğu yetmezmiş gibi ona daha çok yaklaştığında gözlerini yüzünden alamıyordu.

Bir şeyler demesi gerektiğini biliyordu. Dudakları hafifçe aralandı. "Üzgünüm. Sadece sizi bahçede gördüğümde..."

"İki yakın arkadaşız. Hareketlerimiz elbette iki sıradan arkadaştan daha farklı olur. Ama kimse bunu kabullenemiyor." elinde çevirdiği tokasını bileğine taktığında daha fazla bu konuda konuşmak istemediğini fark etti. Sandalyesini son anda fark etmiş gibi Steve'den uzaklaştırdığında ve masanın diğer köşesine gittiğinde kitaba deneyde gözlemlediklerini dalgın bir kafayla yazmaya çalıştı.

Ders bitene kadar derste partneri olan sarışın çocukla konuşmamıştı. Steve üzgündü, ön yargılı davrandığını yeni fark ettiği için pişmanlık hissediyordu. Elinde çevirdiği kalemle oynarken ona daha fazla ne diyeceğini de bilememişti.

Teneffüs zili çaldığında ise, Sharon yüzüne bile bakmadan masadan hızlıca kalkıp gitmişti. Steve batırdığını biliyordu.

• • •

eternal sunshine | stevetony bromance [AU]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin