• • •
Adımladığı bahçede kurumuş yaprakları ezerek ilerlerken yumuşak esinti yüzüne vurmuş genç, havanın soğukluğunu daha iyi fark ediyordu.
Çillerinin yüzünün her bir tarafına dağılmış genç kızı bahçeye kadar takip ettiğinde kendisinin bile bilmediği bir köşeye kadar gelmişlerdi ve burayı daha önce nasıl bilmediğine şaşırmış halde sadece genç kızı bulmaya çalışıyordu. Küçük bir ahşap kulübenin olduğunu görürken külübenin burada ne işi olduğunu sorguladı ancak fazla sürmedi. Kulağına dolan sesler kafasını karıştırmıştı. Biri hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Kulübeyi geçip beton bir bankın olduğu ağaçların arasındaki küçük açıklığa geldiğinde o an sesler daha da netleşti ve kimden geldiğini gördü. Banka oturup ellerini yüzüne gömmüş halde, boğuk hıçkırıklarını salan genç kızın omuzları sarsılıyor ve bedeni gittikçe içine büzüşüyordu. Sesi bazen çatlıyordu ancak genç kız pek umursamıyordu. Avuç içleri oldukça ıslakken ve bir an bütün gözyaşları ağzına dolmuş gibi hissederken kendisini izleyen esmer oğlanın farkında bile değildi.
"Pepper." esmer oğlan usulca mırıldandı. Genç kıza ürkek adımlarla yaklaştığında kızın ağlaması kesildi ve ellerini yüzünden çekip kafasını kaldırdı.
"Senin... burada olduğunu bilmiyordum..." gözyaşlarını parmaklarının tersiyle acele acele sildi ama ardında bıraktıkları izler hala görülebiliyordu.
"Senin peşine takılmış olabilirim." masumca mırıldanan Tony parmaklarını birbirine dolarken genç kız kıkırdadı ancak bir şey söylemedi.
Sessizce bankta otururken dirseklerini dizlerine yaslamış halde, kurumuş yaprakların doldurduğu ve çamurların kuruduğu zemini izliyordu. Gülümsemiyordu ancak ağlamayı kesmemişti de. Gözyaşları usulca akıyordu.
"Pepper, neyin var?" genç kıza üzüntüyle sordu. Bakışları şefkatliydi ve gerçekten kızın ağlamasını izlemek istemiyordu.
"Hiçbir şey Tony. Ben iyiyim." gözleri bunun tam tersini söylercesine bakıyordu ve Tony bunu anlamıştı.
Yanına yaklaştığında ve bankın öteki ucuna oturduğunda kızın soğuk ellerine ulaştı. Kurumuş ve kızarmış parmakları ıslaktı ancak Tony'nin umrunda değildi. Genç kızın kendisine bakmasını sağladığında belki de en iyisinin derdini sormak yerine varlığını hissettirmek olduğuna karar vermişti.
Pepper gülümsemeye çabaladı ancak kendisini tutamadı. Hisleri ağır geliyor ve kalbi ağrıyordu. Ağır bir endişe ciğerlerini sıkıyor ve nefeslerini tıkıyordu. Ardı ardına hıçkırırken şiddetli ağlamasını durduramadı.
İçini dökmek iyi gelir derlerdi ve Pepper belki de zihninde biriken berbat düşünceleri, yüreğinin derinliklerinde üst üste yığılmış bütün duyguları gözyaşlarıyla atıyordu. Ağlamak ona şu an en iyi yol gibi görünmüştü. Soğuk ellerini saran sıcak parmakların varlığı ona oldukça iyi gelmişti. Kendisini bıraktı tamamiyle ve oğlan kollarını onun omuzlarıyla beline dolarken sıkıca sarıldı.
Yüzünü onun geniş lakin zayıf omzuna gömdü, tişörtünden yayılan parfümün kokusunu alabiliyordu. Bunlara karışmış ayrı bir koku vardı ancak ayırt etmek zordu ve daha önce duyumsadığını sanmıyordu. Gözlerini sımsıkı yumduğunda kollarını onun boynuna dolamıştı. Bırakmak istemiyordu sanki.
Tony saçlarının arasından parmaklarını geçirirken bir huzur içine yayıldı. Kokusunu alabiliyordu, ona sarılabiliyordu ve en önemlisi, onun yanında olarak belki de destek oluyordu. Saçlarını ve sırtını okşarken şakağına bir öpücüğü bıraktı. Bu bilinsizce yapılan bir hareketti ancak Pepper şikayetçi değildi.
Bir saat kadar belki de, orada oturdular ve birbirlerine sarıldılar. İkisi de bu durumdan oldukça memnundu ve o an zihinlerini bunun ne anlama geldiğini düşünmekle meşgul etmektense birbirlerinde buldukları huzurun tadını çıkarmayı tercih ettiler.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanfictionSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]