↱ninety

54 8 4
                                    

• • •

Cuma gününün getirdiği rahatlama ve sevinç hissedilebiliyordu. Henüz baharın başlarıyken ve kış hala hafiften kendisini hissettiriyorken öğleden sonra da ışıltısını yitirmemiş güneş evin içerisine kadar girmişti.

Kısa kollu lakin bol olan tişörtünün eteğini hafifçe çekiştirip, yatağının başlığına sırtını dayayarak oturmuş sarışın genç gülümsemesine engel olamıyorken sevgilisinin hafif dalgalı saçlarını izliyordu. Sharon'un aklı ondan daha başka yerlerde geziniyordu, gencin kendisinden bir şeyler gizlediğinin bir süredir farkındaydı ve bu şey her ne ise Tony'den bile özenle gizliyordu. Çantasını komodin ile yatağının arasına sıkıştırmış Steve onun bakışlarını fark ettiğinde nefesini pes edercesine verdi.

"Önemli bir şey değil. Sadece çizim defterim." diyerek geçiştirmeye çalıştı. Yalan söylüyor sayılmazdı ama tamamiyle dile de getirmemişti. Söylemediği sürece yalan atıyor da olmazdı.

Sharon ona çevirdi bakışlarını. Genç kızın hafif çatılmış kaşları yavaşça havalanırken omuzlarını silkmişti. "Sen öyle diyorsan öyledir." bir gülümseme yavaşça dudaklarını şekillendirirken odayı incelemeye başladı. Daha önce gelmişti buraya, açık mavi tonunun baskın olduğu duvarlarda birkaç tane tuval asılıydı. Bunların dışında polaroid fotolar asılmıştı, annesiyle birkaç fotoğrafını görebiliyordu Sharon. Ancak gözü bunların arasında kalmış bir başka fotoğrafa takıldı, eski olduğu saman renginden belliydi. Genç bir adamın kollarını sardığı bir bebekle çekilen fotoğrafıydı. Adam hafifçe tebessüm etmişti, sapsarı saçlarının yeni kesildiği çocuk ise ağlamaklı bakıyordu.

"O baban mı?" diye sordu merakla Sharon. Çocuk her ne kadar ağlamaklı görünse de oldukça tatlı çıkmıştı fotoğrafta.

"Evet. Ben küçükken öldü. Hala biraz hatırlıyorum gerçi..." Steve içini çekerken Sharon bir an duraksadı. Ona döndüğünde genç kız bir miktar sorduğuna pişman olmuş görünüyordu. Elini indirdi ve dudakları ince bir çizgi gibi yüzünde belli belirsiz bir hal alırken Steve ellerine uzanıp sıkıca tuttu.

"Sorun yok." sıcak gülümsemesi genç kızı rahatlatmış olsa da Sharon emin olamamıştı. Kafasını aşağı yukarı sallarken sessiz kaldı ve polaroid fotoğrafları incelemeyi sürdürdü.

Onu izlerken genç kızı yavaşça kendisine çeken Steve yüzüne eğildi ve dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı. Ama o an ikisi de bunun böyle kalmayacağını biliyordu. Tatlı bir öpüşme ikisinin de dudaklarını esir aldı. Steve onun çenesinde elini nazikçe gezdirdi ve Sharon onun boynuna uzandı. Bedenleri birbirine yaslanırken bacakları dolanmıştı. Şimdi Sharon'un titremeye başlamış parmakları gencin kısa ve sarı saçları arasında geziniyordu. Steve bir ürpertinin sırtından aşağı indiğini hissederken genç kızın beline tutundu.

Geriye doğru yaslanırken kafası yastığına gömüldü. Yumuşak battaniye kırışmaya başlamıştı ve hareketleri nazikliğini yitirmeye başlamıştı. Sharon ellerini saçlarının arasından gezdirmeyi sürdürdükçe Steve onu daha da sert öpüyordu. Nefesleri kesilene kadar öpüşmeyi sürdürdüler. Sharon üzerindeki ceketi çıkarmıştı ve kısa kollu tişörtüyle kalırken gencin dudağının kenarına bir öpücüğü bıraktı.

Ama bir an sonra hızlıca geriye çekildiğinde ve yatağa oturduğunda dağılmış saçları, kızarmış dudaklarıyla neye uğradığını şaşıran Steve öylece kalakalmıştı. Genç kıza bakmadı, tavanı şaşkınca izliyordu.

"Bu... neydi şimdi?"

Hemen dirsekleri üzerinde doğruldu ve genç kıza baktı. Elinde tuttuğu defterin sayfalarından birini açmış, bakıyordu.

Steve defteri elinden almayı düşünse bile geç kaldığını anladı. Nefesini vererek kendisini yeniden yatağına bıraktığında saçlarını düzeltti. "Bu kurnazcaydı."

Gülmüştü ama genç kızdan bir cevap alamadığında endişelenmişti. Bu sefer iyice doğruldu ve kıza doğru yaklaşırken defterin hangi sayfasına bakındığını görmek için uzandı.

Kendi çiziminin yarım kalmış olan sayfasına bakıyordu.

Çizilip defalarca silinip yeniden üzerine karalanmış yerler görülebiliyordu ve bakıldıkça üzerinde uğraştığı anlaşılabiliyordu. Steve onun şaşkın ifadesini, hayran bakışlarını gördü. Genç kız kendi çizimi olduğunu anlamış mıydı emin değildi aslında.

"Şey..." bir nefesi veren Steve onun parmaklarını sayfada gezdirmesini izledi. "Aslında bunu tamamlamadan önce göstermek istememiştim. Baya uğraşmıştım üzerinde ve- hala tamamlayamadım," genç oğlan heyecanlanmıştı, sarışın kız ise hala resime bakıyordu. "Kimseye göstermek de istemedim çünkü... çünkü..." bir an kelimeler boğazında dizildi ama birkaç dakika sonra konuşabilmişti. "Benim için oldukça özel. Başkasına gösteremeyeceğim kadar özel."

Genç kız ona bakmadı, bakışlarını odanın duvarlarında gezdirdi. Saçları hafifçe kabarmıştı ama bu dalgalarını daha da belirginleştirip saçlarına doğal bir hava katmıştı. "Bana bile mi?" diye sordu usulca.

Steve gülmek istese de uygunsuz kaçacağını düşündü. Genç kızın neden bu kadar şaşırdığını anlayamamıştı, sanki bu çizimin gerçekliğine inanamıyordu. "Hayır tabii ki... sana gösterecektim ama... biliyorsun işte... sürpriz olmasını istemiştim..."

"Anladım." diyerek yeniden yarım kalmış çizimi inceleyen Sharon elini yüz hatlarında gezdirdi. Gözler tamamlanmış, burun ve dudaklar basit birkaç çizgiden ibaret kalmıştı ama hâlâ kendi yüzünü seçebiliyordu.

Steve saçlarının diplerini kaşıdı kafa karışıklığıyla. "Aslında... bilirsin- yani... bu pek beklediğim bir tepki değildi- yani- demek istediğim-"

Sharon defteri ona uzatırken ne diyeceğinden emin değildi. Bir süre gencin ellerini izledi, sanki özellikle gözlerine bakmaktan çekiniyordu. O mavi gözleri ve ışıltısından asla çekinmezdi oysaki.

"Ne diyeceğimi bilemiyorum." genç kız deftere baktı yeniden. "Bu..." belli belirsiz bir tebessüm dudaklarındayken çizimi inceliyordu yeniden. Aslında neredeyse zihnine kazımıştı ama bakmaya doyamıyordu. "Hiç bu kadar özel hissetmemiştim." diye mırıldandı genç kız sonunda.

Bu Steve'i gülümsetti. Hatta oldukça geniş bir gülümsemeydi, genç defteri komodine bırakırken yeniden ona uzandı, bedenini kollarına sardı. Sharon sarılışına karşılık verirken boynuna sarıldı ve kafasını omzuna yasladı. Oğlanın saçlarına yüzünü gömdüğünü ve boynunu öptüğünü hissedebilmişti.

• • •

eternal sunshine | stevetony bromance [AU]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin