• • •
Geceyarısında gökyüzündeki yıldızların ışıltısı asıl sahneyi çalan güzellik oluvermişti. Hilal tam tepedeydi.
Çıplak ayaklarını çime bastırmış genç kız elinde tuttuğu ayakkabıları düşürmemek için parmaklarını sıktı. Başı hafifçe dönüyordu ve soğuk hava yüzüne çarptıkça daha iyi hissediyordu. Gözlerini kapattı ve sersem bir gülümsemenin dudaklarına konmasına izin vererek kollarını iki yana açtı. Ancak bu dengesini bozmuştu. Neredeyse düşmek üzereyken onu kollarından tutup yakalayan güçlü bir beden oldu.
Sarı saçlarının dalgaları bozulmuştu ve kabarık tutamlar yüzünün çevresine dökülüyordu ancak doğal güzelliği bedenini tutmuş sevgilisi için yeterdi, hatta artardı. Steve Rogers onun bedenine kollarını sardı. "Demek buradasın." genç kızın boynuna bir öpücük bıraktı.
Sharon kıkırdadı. Bedenini ona yaslarken kollarına tutundu. Gözleri hala kapalıydı ve böyle durmak çok iyi hissettiriyordu. "Seni lisenin ilk yılında görmüştüm, hatırlıyorum."
Kelimeler ağzında yuvarlanarak çıkmıştı ve Steve bir an neden bunu dediğini düşündü. "Neyden bahsediyorsun?"
Genç kız kafasını onun geniş omzuna yasladığında kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı. Sevgilisinin çenesi onun omzunu buldu. Hafif alkol kokusu parfümüne karışıyordu. Steve onun bir yarım bardak kadar fazla kaçırdığını biliyordu ancak genç kıza karışmak istememişti. Ellerini genç kızın göbeğine yasladı. En çok sevdiği şeylerden biri bu küçücük göbeğinin olmasıydı belki de. Elbisesinin açık karın dekoltesinden parmaklarının oyalandığı küçük yara izini görebiliyordu. Göğüs kısmının derin dekoltesiyle karın kısmının iplerle sarmalandığı elbisesi simetrik bir kesimle bacaklarına düşüyordu ve yumuşak dokusu çok güzeldi. Sarışın genç kızda daha güzel duruyordu.
"İlk yıl seni gördüğümden bahsediyorum Steve." Sharon onun eline hafifçe vurdu. "Sanırım aynı kulüpteydik. Ama senin gözün o kahve saçlı kızdan başkasını görmüyordu." derince bir nefesi içine çekmişti genç kız. "Biraz salakça göründüğünü düşünmüştüm. Üzgünüm."
Gülmüştü, ardından bedenini gençten uzaklaştırarak parmak uçlarında yürümeye başlamıştı. Steve'in şaşırdığını görememişti ve böylesine yürümek onu rahatlatıyordu. Steve onu takip ederken ceketini çıkarıp onun omuzlarına bıraktı ve bedenini tutup kendisine çevirdi. "Gerçekten beni ilk gördüğünde böyle mi düşünmüştün?"
Sharon ona gözlerini çevirdi. Yıldızlarla yarışabilecek ışıltısı gözü alıyordu. "Evet. Seni aslında yakışıklı bulmuştum. Ama bazen salak gibi davranıyordun. O kıza fazla kapılmıştın." kaşlarını hafifçe çattığında bir süre çimlere bakındı. "Sonradan o kızın Kev ile yattığını duymuştum."
Omuzlarını önemsiz bir meseleden bahseder gibi silktiğinde yeniden parmaklarının uçlarında yürümeye hazırlanıyordu ancak Steve onu tutmuştu. "Bütün bunların neden önemli olduğunu anlayamıyorum."
Sharon güldü yeniden. Tatlı sesine doyamadığını hissediyordu Steve. "Bilmiyorum. Sadece söylemek istedim." ardından durdu ve duraksayarak sevgilisine baktı. "Ayrıca Belle'yi biliyorum."
Gülümsemesini dudaklarına kondurduğunda sanki çakırkeyif olan kendisi değildi. "Kalabalık bir hayran kulübün var, sanırım kıskanmalıyım." genç adama sarıldığında kafasını kaldırdı ve ona baktı.
Steve kollarını onun beline doladı yeniden. Ceketinin üzerinde olduğundan dahi haberi olduğunu sanmıyordu genç kızın. Gülümsedi genişçe ve dudaklarına uzandı.
Birinci sınıftaki kahverengi saçlı kızı hatırlıyordu ama şu an önemli olan tek şey Sharon'du. Genç kızı sevdiği kadar hiç kimseyi bu kadar sevdiğini hissetmemişti. Onun saçlarını parmaklarına dolamak, boynuna öpücüklerini bırakmak ve dakikalarca öpüşmek... onu seviyordu ve onunla çok mutluydu. Genç kıza ne ara bu kadar aşık olduğunu dahi anlayamamıştı. Ama mutluydu, genç kızı delice seviyordu ve bundsn şikayetçi değildi. Her şey iyiydi.
Şu an her şey güzeldi.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanfictionSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]