• • •
Perşembe günü diğer günlere göre daha dondurucuydu, rüzgar esmiyordu ama hava kesinlikle insanın içini donduruyordu. Parmakları arasında tuttuğu tepsiyle dışarıdaki havayı unutturan sıcacık kantinin içerisinde ilerleyen Tony gergin ve hazırlıksız hissediyordu.
Yine de adımları o küçük yuvarlak masayı buldu. Yemeğinden usulca yiyen genç kız sanki çevresindeki yalnızlıktan rahatsız değildi. Tony onun masasına oturmadan önce bir derin nefesi içine çekti ve içinden gene bir rezillik olmamasını diledi.
Masaya oturup tepsiyi bıraktığında kızın dikkatini çekmişti. Kafasını kaldırıp bakan Pepper çatalını parmakları arasında çevirdi. "Şuna bak, bizim zampara oğlan da buralara uğrarmış."
"Burası okulun kantini ve şu an öğle arası. Açım ayrıca." Tony gözlerini devirdi, bu kızın imaları bazen dayanılmaz geliyordu ona.
"Öğle aralarını farklı şekilde değerlendirirsin diye düşünmüştüm." Pepper omuzlarını silkti, esmer genç onu böyle düşündüğü için suçlayamazdı.
"Genelde Steve ile oturup sohbet ediyoruz ama yine de hayal gücünü bozmak istemem Perla-"
"Eğer bir daha adımı yanlış söylersen," pepper onun tepsisini sesindeki ölümcüllüğe rağmen sakince ittirdi esmer gence doğru ve bu agresif tavırlardan daha korkutucuydu. "Kendini daha önce hiç olmadığı kadar rezil halde bulursun."
Ardından yeniden yemeğine gömülen genç kız çatalına bir sebze batırdı. Tony onun bu sözlerine karşılık sadece kaşlarını kaldırarak baktı. Bu kadar hoşnutsuzluğa rağmen nasıl bu kadar sakince cevaplayabildiğini anlayamıyordu. "Pekala havuç kafa-"
Pepper çatalını alıp onun tepsinin ortasına fırlattığında yemekler Tony'nin üzerine sıçradı ve Tony hemen geriye çekilmeye çalıştı. Yine de sebzeli yemeğin soğan kokulu sosu tişörtüne ve yüzüne sıçramıştı. "Siktir..."
"Bana havuç kafa diyebilecek kadar laubali olabileceğini mi sandın? Beni rahat bırakmazsan Stark-"
"Pekala, özür dilerim!" Tony peçeteyle yüzünü silerken karşısındaki kızı sinirlendirmemesi gerektiğini gayet net bir şekilde anlamıştı. "Bir daha bunu söylemeyeceğime emin olabilirsin..." ismini o an hatırlayamadığını fark etti ve bu karşısındaki kızın tek kaşını kaldırarak ona dik dik bakmasına da sebep olmuştu.
"Her neyse, bence..." esmer genç peçeteyi masaya bırakırken bütün açlığını unutmuştu. "Bence gayet normal bir şekilde iki arkadaş olabiliriz."
Pepper yemeğinden son lokmasını aldığında elindeki çatalı tepsiye bıraktı gürültüyle. "Gerçekten buna inanıyor musun?" kafasını iki yana salladı genç kız. "Sadece beni rahat bırak Stark. Ne yaptığın umrumda değil."
Tepsisini alıp ayaklandığında masadan uzaklaşmak üzereydi, diğer sandalyedeki çantasını tek eliyle tutup sırtına aldığında Tony sonunda onun adını hatırlamıştı. "Pepper." dedi bir anda heyecanla.
Genç kız doğal olarak dönüp bakmıştı ancak Tony o an yaptığı salaklığı anlamıştı. "Adın buydu, değil mi?"
Gözlerini devirip kızıl saçlarını hafifçe savurarak oradan ayrılan kız bir şey söyleme ihtiyacı duymamıştı.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanficSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]