• • •
Haftanın ikinci günü belki de soğuktu ve insanın içeride tıkılmasına sebep olduğu için can sıkıcı olabilirdi ancak son hafta olması Tony'de sadece heyecan uyandırıyordu.
Öğle arasına girmeden önceki İspanyolca dersinde öğretmeni belli belirsiz dinlemişti ve açıkçası neden böyle olduğunu kendisi de bilmiyordu, ama umrunda olduğu da söylenemezdi. Dersin yarısında kendisinden iki sıra önde oturan kızıl-turuncu saçlı kızı fark etmişti, fark edilmeyecek gibi değildi, kafasını yavaşça başına yaslayıp gözlerini kapatışını izlemişti. Bu okuldaki kimsenin uykuya bağışık olduğunu düşünmüyordu Tony.
Zil çaldığında içindeki tatile gireceği düşüncesinin verdiği heyecanı biraz bastırmaya çalışarak yerinden kalktı ve hala uyuklayan genç kıza ilerledi. Arkadaş olma yolunda pek bir adım atabildiklerini sanmıyordu ama hala deneyebileceklerini düşünmüştü. Stark'ın bu kadar rezilliğini gördükten sonra, kızın yakasından kolay kolay düşemezdi.
Elinde tuttuğu defterine bacağına yaslarken diğer elini cebine sıkıştırdı. "Ders bitti uykucu şirin."
Kız duyduğu sesle irkilerek uyandığında hemen kafasını kaldırıp kendisine seslenen kişiye baktı. Hafif kızarmış gözleri, beyazlamış yüzünde daha çok ortaya çıkan çilleri ve dağılmış kahkülleriyle oldukça tatlı göründüğünü itiraf etmeliydi.
"Ne oluyor..." kız karşısında gördüğü kişiyle bir an kafası karışmış göründü, ancak birkaç dakika içerisinde etrafına bakındığında idrak etmeye başladı. "Sen... burada ne arıyorsun?"
"Sanırım İspanyolca dersini aynı sınıfta alıyormuşuz. Hiç haberim yok." Tony sırıtarak kollarını havaya kaldırdığında kızın yumruk yaptığı elleriyle gözlerini ovalamasını izledi.
"Öyle miymiş? Fark etmesem de olurdu..." mırıldanırken esneyen Pepper, saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdı. Yeni kestirdiği kahkülleri hafiften dağılmıştı ve bunun farkında olmadan sadece üstten üstte saçlarının uçlarını düzeltiyordu.
Tony onu izlemeye dalmış, sırıtışı gülümsemeye dönüşürken konuştu. Eğer o an sorsaydınız ne dediğinin kendisi de pek farkında değildi ama çenesi durmuyordu işte, ona göre. "Saçlarını yeni mi kestirdin?"
"Hm." Pepper yarı kapalı gözlerle kafasını salladı, kollarını öne uzatıp biraz daha esniyor ve kendine gelmeye çalışıyordu.
"Şey... güzel görünüyor... yani bilirsin, yakışmış ve bu tarz... herkese gitmiyor..." diyerek konuşmaya çabaladı esmer genç.
Ardından, daha sonra küfredeceği dalgınlığıyla elini yavaşça cebinden çıkarıp genç kızın yüzüne uzattı. Zaten uyku sersemi olan kızın hareketlerini umursamadığını anlamıştı. Parmaklarını kahküllerine daldırıp tutamları düzeltmeye başladı. Oldukça nazik bir şekilde yapıyor, alnına güzelce düşmesini ve kaşlarının üzerine hafifçe dağılmış çillerinin yer yer görünmesini istiyordu.
Pepper onun hareketini fark ettiğinde hemen elini kahküllerine götürdü ve o an, Tony ne yaptığını anladı. Sanki bir uykudan uyanmış gibi elini çektiğinde şaşkındı.
"Alnımda bir şey mi var?" Pepper ona kaşlarını kaldırarak sordu.
Tony beyninin durduğunu hissetti. Elini nereye koyacağını bilemediği nadir anlardan biriydi. Kafasını iki yana salladı sadece ve mimlenmiş dudaklarından kelimeler zorlukla döküldü. "Hayır... bir şey yok." yutkundu ve gözlerini kaçırdı. "Her neyse, benim gitmem gerek. Görüşürüz-"
"Gerek olduğunu sanmıyorum Stark." Pepper defterini eline alıp ayaklandığında esmer genç çoktan oradan tüymüştü bile.
Tony ne yapmıştı az önce?
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanfictionSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]