• • •
Elindeki kalemle kağıda saldıran Steve'i izlerken ne diyeceğini bilememiş Bucky oldukça şaşkın görünüyordu. Soğuk hava yüzünden binanın içerisine sıkışmış arkadaş grubunun da ondan aşağı kalır yanı yoktu. Steve dün yaşanan olayın ardından hala kendisine öfkeliydi.
"Batırdım. Bir daha asla benimle konuşmayacak-" kalemi masaya fırlattığında ellerini üzüntüyle yüzüne kapattı sarışın genç. "Ben ne yaptım böyle?"
Boğuk ve titrek sesiyle kelimeler zor anlaşılmıştı ama kimse dert etmiş gibi görünmüyordu. Tony masadan düşmek üzereyken yakaladığı kalemi elinde çevirirken konuştu. "Üzülme Aurora, sana başka beyaz atlı prenses mi yok?"
Sam lafı nefes almaksızın devam ettirdi. "Tony haklı. Bu onun sorunu, kendini bu kadar üzmene bile değmez-"
"Kesinlikle. Eminim ki o bile bu kadar üzülmemiştir. Artık olanları geride bırakıp ileriye odaklanmalı ve sana asıl doğru kişiyi bulmalıyız." Tony ezberlemiş gibi sözleri sürdürdü.
"Doğru söylüyor. Geçmiş geçmişte kaldı ve biz geleceğimize bakmalıyız Steve-" Sam'in sözü ise kafasına Natasha tarafından fırlatılmış boş bir meyve suyu şişesi ve beraberinde Steve'in sözleriyle kesilmişti. "Siz ne saçmalıyorsunuz?" Natasha'nın ölümcül bakışlarına maruz kalan ikili yerinde rahatsızca kıpırdandı.
Kucağına düşerken yakaladığı meyve suyu kutusunu çöpe yollayan Rhodes onlar konuşmadan önce davranmış ve mırıldanmıştı. "Teşekkürler Nat."
Ardından Tony ona dirseğini geçirmişti. Rhodes karşılık vermekte geri kalmadı ve koluna vurdu. O sırada Sam mahcup olmuş halde, Steve'e bakıyordu. "Ne yapabiliriz, her ihtimale karşı seni avutmak için bu sözleri hazırlamıştık. Hatta pijama partisi yapmayı bile düşündük."
"Tanrı aşkına..." Steve ellerini yeniden yüzüne kapattığında Natasha masaya eğildi ve ikiliye baktı. Tony Rhodes ile dalaşmayı bırakmıştı. "Bahsettiğiniz kişinin arkadaşım olduğunu hatırlatmama gerek var mı? Çünkü eğer sözlerinize dikkat etmezseniz bir dahaki sefere konuşabilecek kadar sağlam bir çeneniz olmayacak."
Tony ellerini suçlu bir edayla havaya kaldırdı. "Kişisel algılama. Sadece Steve'i pohpohlamak için hazırlanan bir prosedürdü ve-"
"Kapa çeneni Tony." Natasha mümkünatı varmış gibi daha da ölümcül bir hale bürünen bakışlarını ona diktiğinde Tony bir şey daha söylememesi gerektiğini çoktan anlamıştı.
Kızıl saçlı genç kız onlarla daha fazla uğraşmadı. Gözlerini karşısındaki sarışın gence çevirdi. "Bak Steve, neden bu kadar sinirlendiğini bilmiyorsun. Gerçi yine de böyle dar kafalı davranman sinirlenilmeyecek gibi değil." gözlerini devirdiyse bile Steve umursamadı. "Erkeklerin sürekli onu seksi kız olarak gördüğünün farkında. Silas çocukluk arkadaşı ve insanların kendisine böyle şeyler söylenmesinden doğal olarak hoşlanmıyor. Üstelik seni de arkadaşı olarak görmüştü ve Silas gibi olduğunu düşünmüştü. Böyle söylemen onu kırmış olabilir."
"Ama..." Steve diyecek bir şey bulamadan kafasını kollarına gömdü. Daha fazla bununla cebelleşmek istemiyordu.
Natasha tırnaklarına bakınırken havadan sudan konuşur bir tavırla tavsiye verdi. "Eğer ona kendini affettirmek istiyorsan... özür dile ve kendini açıkla. Zaman tanırsan eminim ki seninle konuşacaktır."
Sarışın genç kızıl saçlı kıza baktığında haklı olduğunu biliyordu. Defalarca özür dilemeliydi, kendisini affettiğini duyana kadar özürler sıralamalıydı.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanficSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]