• • •
Onuncu haftanın son gününde son dersine girmiş Tony, bir elinde tuttuğu telefonundan sıra arkadaşı Pietro'nun geniş bedeninin getirdiği avantaj sayesinde kamufle olarak oyun oynamaya çalışıyor, rehberlik öğretmeninin öğrencilerin ilişkilerini pekiştirme adı altında anlattığı şeyleri dinlemiyordu bile.
Pietro ise kollarını masasına yaslamış, geniş sırtına sığınarak telefonunda oyun oynayan esmer gencin hareketlerinden rahatsız olmuşa benzemiyordu. Okulun ikinci haftasından itibaren rehberlik dersleri böyle geçmeye başlamıştı ve saçlarını beyaza boyatmış gencin artık buna alıştığı aşikardı. Dirseğini Tony'e çarpmamak için dikkatlice hareket ettirdiğinde önündeki defterden sayfayı sıkkınca iç çekerek kopardı ve elinde top haline getirdi. "Okulu sevmiyorum."
Tony kafasını onun sırtına yaslarken telefonuna daha çok gömüldü. Kulağı her ne kadar öğretmende olmasa da sıra arkadaşının mırıltılarını net bir şekilde duyabiliyordu. "Kim seviyor ki?"
Beyaz saçlarını topuz yapmış genç duraksadı. "İnekler?"
Ağzına kapattığı eliyle boğukça gülen Tony'i elindeki kalemi Pietro'nun kafasına sektirmeden fırlatmayı başarmış Bruce Banner susturmayı başarmıştı. Kalem yere düşüp yuvarlandı ve Bucky'nin ayak ucuna kadar geldi. Siyah saçlı genç eğilerek kalemi alıp Bruce'a uzattığında gözlüklerini burnunun ucundan ittiren dahi genç bir teşekkürü söylemeyi ihmal etmemişti.
Tony elini ağzından indirdiğinde ve onu izleyen Bucky kıkırdadığında yanında oturan kızıl saçlı genç kız bununla ilgilenmiş gibi görünmedi. Önünde duran kitabından okuduğu sayfayı defterindeki notlarla karşılaştıran Natasha oldukça meşguldü. Onun örgüyle oluşmuş dalgalı saçlarını eline dolamaya başlamış Bucky ise oldukça sıkkın. "Bunları şu an yapmak zorunda mısın?"
Saçlarının oynanmasıyla bile ilgilenemeyen Natasha ona bakmadı. Hatta bu hareketinin hoşuna gittiğini bile söyleyebilirdi. Cevabı gecikmemişti. "Evet. Lütfen sus artık."
"Sıkılıyorum." arka sırada olmasının avantajını kullanarak ona daha çok yanaşan Bucky yavru köpek bakışlarını yüzüne dikmişti. Onun beklentisini boş çıkaran kızıl saçlı genç kız daha çok defterine eğildi. "Oradan bakılınca seni eğlendirecek bir oyuncak gibi mi görünüyorum James?"
Bu sözlerin dumura uğrattığı oğlan o şeklini almış ağzını kapatmayı unutmuş, saçların dolandığı parmakları duraksamaya uğramıştı. "Hayır, hayır, hayır... sadece seninle konuşmak istiyorum, vakit geçirmek istiyorum-"
"Bunu istediğin her zaman yapabiliriz ama şu an bu derse çalışmam gerekiyor." kafasını kaldıran Natasha onun yüzüne baktığında sıkkınlığını daha iyi anlamıştı. Saçlarını sevgilisinin parmaklarından kurtardı. "Hafta sonu sahile gideriz. Bu kadar dertlenmene gerek yok drama kraliçesi."
"Ben hafta sonundan bahsetmemiştim ama..." nefesinin altından mırıldanan Bucky yine de memnuniyetsiz görünmüyordu. "Hayır demeyeceğimi biliyorsun."
Natasha defterine tekrardan baktığında Bucky onun beline kollarını dolayıp kendisine çekti ve yanağına öpücükler bırakırken, kızıl kız ise elini onun ensesine götürüp dalgınca saç tutamlarıyla oynamaya başladı. İçinde ardı ardına konan öpücüklerin doğurduğu köpek yalama hissine rağmen dersine odaklanmış, deftere yazdıklarını ve kitapta yazılanları büyük bir dikkatle okuyordu.
Bucky onu öpücüklerine boğmaya devam ededursun, onları fark etmiş Tony telefonundaki oyunu kapatıp kamerasını açtı ve onların fotoğrafını gizlice çekti.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanfictionSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]