• • •
Gecenin soğuğu sonsuzluğa uzanırcasına geniş bahçede hissedilebiliyordu. Ağaçların yer yer olduğu koca bahçe hafif rüzgarın hakimiyetindeydi.
Bu bahçede oturmaktan bıkmamış Tony ise biraz telefonunda oynamış, üzerine giydiği montuna sarılarak burada kalmak için diretmişti. Hava soğuk ya da yüzü buz kesmiş olabilirdi ama açık hava onu iyi hissettiriyordu.
Bakışları duyduğu ses ile incelediği fidandan çekildi. Biri bahçeye adımlamıştı ve çimlerin üzerinde nazikçe ilerliyordu. Giydiği siyah taytı ve kalın hırkasıyla yüzünü yakalarına gömmüş Pepper'dan başkası değildi. Turuncu saçları gecenin içinde ışıldıyordu.
Tony onun kollarını göğsünde birleştirip iyice büzüşmesini izlerken oturduğu yerden seslendi. "Gece kuşu olmaya mı karar verdin şimdi de?"
Duyduğu sesle irkilmiş genç kız ona şaşkınca baktığında üşüdüğü hafifçe titremesinden belli oluyordu. Hırkası bile onu ısıtmaya yetmiyordu. Omuzlarını silkti. "Bu seferlik."
Tony üşengeçliğini bir kenara bırakarak ayaklandığında ve onun yanına ilerlediğinde genç kız yüzüne vuran tutamları elleriyle geriye atıyordu. Saçları taranmamış dalgalarla şekillenmişti ve hafifçe kabarıktı ama bu onu daha güzelleştirmişti sanki.
"Bu havada ayakta dikilmeni neye borçluyuz?" tatlı bir alaycılıkla sormuştu ama genç kız gülümseyememişti.
"Uykum kaçtı sadece." mırıldandı. Dudaklarının kıpırtısı neredeyse belirsizdi.
"Pep," kıza doğru bir adım daha yaklaştı. "Bir sorun mu var? Buraya geldiğinden beri canın sıkkın görünüyor."
İfadesiz maskesini düşürmüş genç kız içine derince bir nefesi çekmiş, gözlerini diğer tarafına çevirmişti. Tony ise onun anlatması için bekliyordu.
Pepper'ın gözünden bir damla yaş süzüldüğünde hemen elinin tersiyle sildi ve belli etmemek için sesini çıkarmamaya çalıştı. "Sorun yok-"
"Ağlarken mi söylüyorsun bunu?" Tony onun omzuna hafifçe dokundu ancak kız bir adım geriye çekildiğinde bu davranışının yararı olmadığını anlamıştı.
Omuzlarını silkti Pepper ve sonunda ağladığı belli olan nemli gözlerini ona çevirdi. "Sadece..." derince bir nefes aldı ve burnunu çekti. "Annem... sanırım gerçekten hasta. Bu defa ne olacağını bilmiyorum. Buraya gelmeden önce onlar konuşurken duydum. Bana söylemek istememişler ama..."
Yüzünü eğdi ve hıçkırdı, artık gözyaşlarını tutmak istemiyordu. Kollarını iyice bedenine sarmaladı. "Sizinle veya bu tatille ilgili değildi. Özel bir meseleydi."
Tony ne diyeceğini bilemeden ona bakmaktan başka bir şey yapamamıştı. Kızın ağlamasını izledi, içi gidiyordu ama elinden gelen tek şey sadece onun sakinleşmesini ve içini dökmesini beklemekti.
Omzuna yeniden elini koydu ve sıvazladı. "İyi olacak. Eğer böyle davrandığını bilseydi daha çok üzülürdü."
Genç kız kafasını aşağı yukarı sallarken nefesini seslice verdi ve yanaklarını hızlıca sildi. Ama gözyaşlarının yerine yenileri eklenmişti.
"Seni de kendi sorunlarımla boğdum..." sanki öylesine konuşur gibiydi ama asla Tony'e derdini dökmek istemezdi.
"Sana her zaman seni dinleyebileceğimi söylemiştim." Tony güldü.
Genç kızın tebessüm ettiğini gördüğünde içinin eridiğine yemin edebilirdi. Gözyaşlarına rağmen içten bir tebessümdü. Kafasını kaldırmış, Tony'nin gözlerinin içine bakıyordu.
O an Tony ona bir adım daha yaklaştı ve elini yanağına yerleştirip gözyaşını yavaşça sildi. Parmakları nazik ve hafifti, Pepper yanağındaki dokunuşun ne kadar yumuşak olduğunu tarif edecek kelimeleri bulamazdı. Şefkatliydi ve bu genç kızın kendisini iyi hissetmesini, hüzün bulutlarının biraz da olsa dağılmasını sağlamıştı. Tony'e yanında olduğu için teşekkür etmeliydi. Böyle zamanlarda iyi bir dostun varlığı insana her şeyin üstesinden gelebilecekmiş hissini verirdi.
Eğer Tony de ona iyi bir dost olarak baksaydı.
Elini genç kızın yanağına yaslayıp yüzünü kendisine çevirdiğinde gözlerinin içine baktı. Kendisi için tam zamanıydı. "Pepper..." diye fısıldadı dudaklarına doğru. "Ağladığını görmek istemiyorum. Sana gülmek daha çok yakışıyor."
Genç kız gözlerini kırpıştırdı. Bu sözleri hiç beklememişti ve bu bakışlarından okunabiliyordu. Soğuk yanaklarının yavaşça ısınmaya başladığını hissediyordu. "Teşekkür ederim Tony..."
Kelimelerinden emin değildi ve Tony bunu açıkça görebiliyordu. Pepper ilk defa onun gözlerinde hayranlık görüyordu ve bu genç kızı daha da şaşırttı. Ama onu asıl dumura uğratan şey o gözlerde gördüğü ve belki de görmek istediği düşüncesine kapıldığı açık bir sevgiydi. Ancak genç kız yanılmıyordu, Tony'nin bakışları duygularını açık ediyordu.
"Çok güzelsin... seni seviyorum ve bunu daha fazla gizlemek istemiyorum." genç kızın yüzüne doğru daha çok eğildi ancak öpmek için hamle yapmamıştı. Hafif aralanmış ve kurumuş dudakları onu çekmesine rağmen genç kızın cevap vermesini bekliyordu. Sanki o an onun dudaklarına bir öpücük bıraksaydı ellerinden kaymasına izin verecek gibiydi.
Beklediğinin ne olduğunu bilmiyordu ancak genç kızın birkaç adım gerileyerek ondan uzaklaşması olmadığı kesindi. Afalladı ve bir adım attı ona doğru ancak Pepper yeniden geriledi.
"Tony..." şaşkınca ona bakan Pepper bu zamana kadar bunu nasıl fark edemediğini düşünüyordu. Onun hislerini gerçekten görememişti ve kendisini kötü hissediyordu. "Ben... ben böyle hissetmiyorum. Üzgünüm... ama..."
Yutkunup gözlerini kaçırdığında gittikçe batırdığını fark etmiş ve susmaya karar vermişti.
"Beni sadece arkadaş olarak görüyorsun... değil mi?" esmer genç bağırmak ve ağlamak istedi ama sadece bacağını hızlıca sallıyordu.
"Evet ve... eğer sana böyle anlamana sebep olacak bir davranışta bulunduysam-"
"Senden özür dilemeni istemiyorum Pepper." Tony genç kızın suçlu olmadığını biliyordu ama suratına bağırma isteğini bastıramıyordu.
"Ben... asla o şekilde düşünmedim." ellerini iki yana açmış genç kızın göz pınarları artık kurumuştu. "Ben..." dudaklarından seslice verdiği nefes bir duman gibi havaya yükseldi. "Senin takıldığın kızlar gibi bile değilim-"
"Sürtük değilsin." kafasını yavaşça aşağı yukarı salladı Tony.
"Onu... demek istememiştim. Onlar sürtük değ-"
"İnan bana onları tanıyorum." titrek bir nefes dudaklarından süzülerek ciğerlerinde yer edindi kalbi kırılmış oğlanın. "Sen onlar gibi değildin..."
"Tony..." eliyle alnını sıvazlayan Pepper kendisini deyim yerindeyse bok gibi hissediyordu. "Benim gibi bir sürü kız var dışarıda, sadece sen görmüyorsun-"
"Ama ben seni istiyorum." oğlan sanki yalvarır gibi mırıldandı ama bu sadece genç kızı daha da kötü hissettirmişti.
Pepper kırgın gözlere bakacak cesareti bulamadı. "Gerçekten... gerçekten üzgünüm Tony."
Ardından gönlü el vermemesine rağmen genci orada öylece bırakarak hızlı adımlarla içeriye gitti.
• • •
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eternal sunshine | stevetony bromance [AU]
FanficSteve Rogers, sonsuz günışığıyla Tony Stark'ın üzerine parlarken, esmer genç bundan şikayetçiymiş gibi görünmüyordu. [bromance stevetony] [14.08.19]