32.Ders Bakara Sûresi 211-215

31 12 32
                                    

32. Ders :

2. Cüz , 2. Sûre, 32. Sayfa
Bakara Sûresi
211-215. Âyet-i Kerîm'eler.

 بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

 سَلْ بَنِي إِسْرَائِيلَ كَمْ آتَيْنَاهُم مِّنْ آيَةٍ بَيِّنَةٍ  

"İsrailoğullarına sor: Biz onlara ne kadar açık âyetler vermiştik!"

Emir, Hazreti Peygambere (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) veya Kur'ana muhatap olan herkesedir.

Bu sualden maksat, durumu öğrenmek olmayıp, onları kınamaktır.

"Ayet-i beyyine", gözle görülür mu'cize anlamındadır. Veya ilâhî kitaplarda yer alan ve peygamberlerin eliyle gelen hak ve doğruya şehadet eden kelâmî ayetlerdir.

وَمَن يُبَدِّلْ نِعْمَةَ اللّهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءتْهُ فَإِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ  

"Her kim kendisine geldikten sonra Allah'ın nimetini değiştirirse, şüphe yok ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir."

Ayette geçen "Allahın nimeti", Allahın ayetleridir. Çünkü bu ayetler en büyük nimet olan hidayete sebeptirler. Bunları tebdil etmek ise, bunlarla dalalete ve küfre düşmek veya onları tahrif etmek veya yanlış te'vilde bulunmaktır.

Her kim kendisine bunlar ulaşıp, öğrenmeye imkân bulduktan sonra Allahın nimetini değiştirirse, Allah böyle bir suçu en şiddetli bir şekilde cezalandırır. Çünkü en kötü bir cürm işlenmiştir.

Ayette, onların bu nimeti aklettikten sonra değiştirmelerine bir tariz vardır.

《211》

~¤~¤~¤~

212- 

 زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا  
"İnkâr edenlere dünya hayatı süslü gösterildi."

Onların gözünde dünya kendilerine süslü kılınmış, dünya sevgisi dem ve damarlarına işlemiş, öyle ki dünya için kendilerini helâke atar duruma gelmişler, başka şeylerden yüz çevirmişlerdir.

Gerçekte dünya hayatını süslü kılan Allahu Teâlâ'dır. Çünkü her şeyin fâili odur. Şeytan, hayvanî kuvve, Allahın yaratmış olduğu güzel durumlar ve iştah açıcı şeyler arızî olarak dünyayı süslü kılan şeylerdir.

وَيَسْخَرُونَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُواْ  
"Ve onlar iman edenlerle alay ediyorlar."

Ayetten murat, kâfirlerin alay ettikleri Bilal, Ammar ve Suheyb gibi fakir mü'minlerdir. O kafirler, bu zâtların dünyayı bırakıp ahirete yönelmeleriyle istihza etmekteydiler.

Ayette geçen  مِنَ "den" anlamına gelir. Burada bu edat başlangıç ifade eder. Sanki o kâfirler bunlardan başlayarak dalga geçmeye başlamışlardır.

وَالَّذِينَ اتَّقَواْ فَوْقَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ  
"Müttaki olanlar ise, kıyamet günü bunların üstündedir."

Çünkü bunlar esfel-i safilinde iken, ehl-i iman âlây-ı illiyyinde olacaklardır.

Veya, o inkarcılar zillet içinde iken, ehl-i iman nice ikramlara mazhar olacaklardır.

Veya dünyada o kâfirler ehl-i imanla dalga geçerken, o gün ehl-i iman o kâfirlerle dalga geçeceklerdir.

Ayette "iman edenler" ifadesinden sonra"müttaki olanlar" ifadesinin gelmesi, o iman edenlerin müttaki mü'minler olduğuna ve onların fevkinde olmalarının takvalarından dolayı olduğuna dalalet eder.

✔️1-Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz📚 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin