137.Ders En'âm Sûresi 82-90

32 6 4
                                    

137. Ders :

7. Cüz, 6. Sûre, 137. Sayfa
En'âm Sûresi
82-90. Âyet-i Kerîm'eler.

 بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

82

الَّذِينَ آمَنُواْ وَلَمْ يَلْبِسُواْ إِيمَانَهُم بِظُلْمٍ أُوْلَئِكَ لَهُمُ الأَمْنُ
"İman edip de imanlarına bir zulüm bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır."

Ayetin bu kısmı, Hazreti İbrahim (عليه السلام) tarafından veya doğrudan Allah tarafın- dan, önceki sorunun cevabıdır.

Ayette geçen "zulüm"den murat şirktir. Bu konuda şöyle rivayet edilir: Ayet nazil olduğunda, bu hüküm sahabilere ağır geldi ve "hangimiz nefsine zulmetmiyor ki?" dediler. Bunun üzerine Hazreti Peygamber (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) şöyle buyurdu: "Ayetin manası sizin zannettiğiniz gibi değil. O ancak Hz. Lokmanın (عليه السلام), oğluna "Çünkü şirk, elbette çok büyük bir zulümdür" demesi tarzındadır." (Lokman, 13)

San-i Hakîmin varlığını tasdik edip de bu tasdike O'na şerikleri karıştırmak, gerçekte O'na iman etmek değildir.

Öte yandan, ayette geçen zulümden muradın günahlar olduğunu söyleyenler de olmuştur.

وَهُم مُّهْتَدُونَ
"Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır."

🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁

83

وَتِلْكَ حُجَّتُنَا آتَيْنَاهَا إِبْرَاهِيمَ عَلَى قَوْمِهِ
"İşte bu, kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delilimizdir."

"İşte bu" ifadesi, Hazreti İbrahim'in (عليه السلام) kavmine karşı kullandığı delile veya biraz önce 81.  ayette geçen "Siz, Allah'ın hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım?" ifadesine bir işarettir.

نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَّن نَّشَاء
"Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz."

Dilediğimizi ilim ve hikmetle yükseltiriz.

إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ عَلِيمٌ
"Şüphesiz Rabbin Hakîm – Alîm'dir."

Senin Rabbin yükseltme ve alçaltmada hikmet sahibidir, yükselttiğinin halini ve buna kabiliyetini bilir, ona göre yükseltir.

🌑🌑🌑🌑🌑🌑🌑🌑🌑🌑🌑🌑🌑🌑🌑🌑

84

وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ
"Biz Ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik"

كُلاًّ هَدَيْنَا
"Hepsini hidayete erdirdik."

وَنُوحًا هَدَيْنَا مِن قَبْلُ
"Daha önce Nûh'u da hidayete erdirmiştik."

Cenab-ı Hak, Hazreti Nûh'a (عليه السلام) hidayet etmesini Hazreti İbrahim'e (عليه السلام) olan nimetler sırasında saydı. Çünkü Hazreti Nûh, Hazreti İbrahim'in (عليهما السلام) ecdadındandır. Ecdadın şerefi, evlada sirayet eder.

وَمِن ذُرِّيَّتِهِ دَاوُودَ وَسُلَيْمَانَ وَأَيُّوبَ وَيُوسُفَ وَمُوسَى وَهَارُونَ 
"Ve Onun neslinden Dâvud, Süleyman, Eyyûb, Yûsuf, Mûsâ ve Hârûn'a da (hidayet ettik)."

✔️1-Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz📚 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin