176.Ders Enfâl Sûresi 01-08

20 7 7
                                    

176. Ders :

9. Cüz, 7. Sûre, 176. Sayfa
Enfâl Sûresi
01-08. Âyet-i Kerîm'eler.

بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

Kur'an-ı Kerîm'in sekizinci (8) sûresi. Yetmiş beş (75) ayet, bin ikiyüz (1200) kelime, beşbin ikiyüz doksan dört (5294) harftir. Fasılası, nun (ن), mim (م), ba (ب), ra (ر), ta (ت), kaf (ق) ve dal (د) harfleridir. Medine'de Bakara suresinden sonra nâzil olmuştur.

Sure, İslâm ile şirk düzeni arasındaki Bedir gazvesinden (Furkan gününden) sonra Hicrî ikinci yılda vahyedilmiştir.

"Enfâl", harp ganimetleri demektir. Aynı zamanda nimet, bir asla yapılan fazlalık manalarına gelen "nefl" kelimesinin çoğuludur. Savaş ganimetleri denilen "ganâim" kelimesi yerine "enfâl" kelimesinin vahyedilmesi, ganimetler* üzerinde kendi hakları olduğunu indî olarak savunan mü'minlere, ganimetin paylaşımının ve hükmün ancak Allah ve Resulü'ne ait olduğunu hatırlatmak içindir.

Bu sure bizzat Bedir savaşında meydana gelmiş bir hâdisenin üzerine ışık tutarak olayın nasıl cereyan ettiği hususunu aydınlığa kavuşturuyor.

Ubâde b. es-Sâmit'in (رَضِىَ اللهُ عَنْه) rivâyetine göre bu sure, Bedir'de bulunanlar hakkında nâzil olmuştur. Onların ganimetler konusunda ihtilâfa düştükleri, Câhilî huylarının canlandığı bir sırada inerek Allah'ın ganimeti ellerinden aldığını ve Resulullah'a verdiğini ve ganimetin Allah'ın kanunu gereğince dağıtılacağını zikretmektedir.

Gerçekten onlardan bazısı, beşer tarihinde bir ayrılık günü (hak ile bâtılın ayrılması) demek olan bir fenomenin değerini düşürerek, onu basit ve ilkel bir ganimet paylaşımı hâdisesine indirgemişlerdi. Halbuki Allah, onlara ve onların ötesinde beşeriyete çok büyük meseleleri öğretmek istiyordu. Olaya, "iki topluluğun karşılaştığı gün" adını veren Allahü Teâlâ bu savaşın Allah'ın takdiri ve yardımı ile kazanıldığını, Allah'ın onları bir musibetle denediğini, zaferin basit bir ganimet paylaşımı sonucuna değil çok daha büyük sonuçlara yol açtığını bildiriyor.

Sure onların ganimetler hakkındaki sorulan ve bu konuda Allah'ın hükmüne başvurulması; Allah'tan korkup itaat etmeleri ve mü'minlerin birbirleriyle çekişmeyip aralarını düzeltmelerinin gerektiğine dair hususları ele alan bir giriş bölümüyle başlamaktadır

Nüzul Ortamı:

İslâm'ın ilk on yıllık Mekke döneminde İslâmî hareket gücünü göstermiş, her türlü zulme başkaldırarak, Allah'ın birliğini tebliğe başlamış, müşrik Mekke toplumunu Allah'tan başka ilâh olmadığı ve Muhammed'in O'nun elçisi olduğuna çağırmış, müşriklerin baskı ve terörünün müslümanları tehdit etmesi ve İslam'ın Allah tarafından yönlendirilen hareketinin yönü Medine'de bir İslâm devleti kurulmasına doğru çevrilmişti. İşte burada müslümanlar büyük bir imtihanla sınandılar. Hicretin birinci yılında Hazreti Peygamber (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ), kan akıtmaksızın, sulh ve ittifak antlaşmalarıyla Kızıldeniz ile Suriye yolu arasında yaşayan kabilelerle ve yahudilerle anlaşmış, küçük müfrezelerle çevrede İslâm devletinin gücünü tanıtmıştı.

İkinci yılda (623), büyük bir Kureyş kervanı, Medine'den kolaylıkla saldırılabilecek bir mesafeden geçmek durumundayken, kervanın başındaki Ebû Süfyân, Mekke'den, muhtemel bir müslüman saldırısına karşı imdat istemiş ve Mekkeliler bin kişilik bir orduyla hem kervanlarını korumak hem de artık Muhammed (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ)'e bir ders vermek ve İslam devletini yok etmek için hareketlendiler ve Bedir'de konakladılar.

✔️1-Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz📚 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin