186.Ders Tevbe Sûresi 01-06

21 4 5
                                    

186. Ders :

10. Cüz, 8. Sûre, 186. Sayfa
Tevbe Sûresi
01-06. Âyet-i Kerîm'eler.

Tövbe Sûresi Hakkında

 Kur'an-ı Kerîm'in dokuzuncu (9) Sûresi.

Yüzyirmidokuz (129) âyet, ikibin dörtyüz yetmiş dokuz (2479) kelime ve onbinseksenyedi (1087) harften ibarettir.

Fasılası be, ra, mim ve nun harfleridir.

Medenî Sûrelerden olup, Maide suresinden sonra Hicri 9. yılda nâzil olmuştur. Adını yüzikinci ayetinde geçen "tövbe" kelimesinden almıştır. Ayrıca, birinci ayetin ilk kelimesi olan, "aklanmak, yükümlülükten kurtulmak" anlamlarına gelen "el-Berae" de surenin adı olarak kullanılmaktadır.

Tamamen istisnai bir durum olarak, diğer surelerde olduğu gibi bu surenin başında besmele yoktur. İlk ayetler, müşriklere karşı sert bir ültimatom niteliğinde olduğu için, içinde Allah Teâlâ'nın Rahman ve Rahîm sıfatları bulunan besmele ile başlamak, uygun görülmemiştir. Besmele ile başlamamasının muhtemel bir sebebi de muhteva açısından bütünlük oluşturduğu Enfâl sûresi ile tek bir sure olarak kabul edilmesidir. Ancak, Tövbe suresinin müstakil bir sure olduğu kesindir.

Kur'an okumaya, surenin başından başlandığı zaman, sadece "E'üzü" çekilir ve okumaya başlanır. Enfâl sûresinden veya başka bir sureden, bu sureye geçilirse, okunan surenin devamıymış gibi, araya hiç bir şey sokulmadan okumaya devam edilir. Surenin başından değil de başka bir ayetinden okumaya başlandığında, "Besmele" çekildikten sonra geçilir.

Sure, Müslümanların Arap yarımadasında siyasî ve askerî bir güç olarak varlıklarını göstermeye başladığı bir dönemde nâzil olmuştur. Medine'de oluşan ve süratle çevresini genişleten İslâm devletini, artık yok etmelerinin mümkün olmadığını anlayan Mekkeli müşrikler, varlıklarını sürdürmek ve uygun şartlar oluşturup, Müslümanların imha edilmesini sağlayabilmek için, tarihe, Hudeybiye Anlaşması olarak geçen anlaşmaya imza koymuşlardı.

Mekke yönünden gelebilecek bir tehdidi, bu barış ile ortadan kaldıran Resûlullah (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ), bir taraftan Medine için bir tehdit oluşturan Heyber'i Yahudilerden temizliyor, öte taraftan, Bizans imparatoru ve İran şahı da dahil, geniş bir alanı kaplayan bir tarzda İslâm'a davet mektupları gönderiyordu. Ayrıca, Medine çevresi ve daha uzak yerlerdeki Arap kabilelerini İslâm'a davet ediyor ve onlarla anlaşmalar akdediyordu.

Daha sonra, Müslümanların Mute mevkiinde kalabalık bir Bizans ordusu ile savaşa tutuşup, mağlub olmadan maslahata uygun olarak geri çekilmeleri, bütün Arap yarımadasında yankılara sebep olmuş ve yarımadanın her yerinden akın akın gelen kabileler İslâm'a girmeye başlamıştı.

Hudeybiye Anlaşması çerçevesinde bir takım kabilelerle anlaşmalar yaparak güç kazanmak isteyen Mekkeli müşrikler, anlaşmadan sonra, Müslümanlar lehine cereyan eden çok süratli gelişmeler karşısında korkuya kapılmışlar ve Hudeybiye anlaşmasındaki şartlara mugayir davranışlar göstermeye başlamışlardı. Ayrıca Medineli münafıklarla da gizliden gizliye anlaşmalar yaparak, Müslümanları içten parçalamak isteyen güçlere destek sağılıyorlardı. Ancak, onların bu çalışmaları hiçbir netice vermemiş, zahiren Müslümanların tamamen aleyhinde görülen Hudeybiye antlaşmasının İslam lehine verdiği sonuçlar, Mekke'yi İslâm'a boyun eğmek zorunda bırakmıştı.

Bu aşamadan sonra yapılması gereken şey, bütün Arap yarımadasının putperestlerden, temizlenmesi ve insanlığın geri kalan kısmına İslâm'ın nurunun ulaştırılması yolunda, kıyamete kadar sürecek olan cihadın daha geniş ve kapsamlı bir şekilde sürdürülmesi idi.

✔️1-Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz📚 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin