hemşire danışmadan Emin'in adını anons ettirdi ve Ali gil bunu duyunca şaşırıp kaldı. hemen Ahmet ve Eyüp anons edilen yere gidip Emin'in odasını öğrenip yanına çıktılar.
Eyüp:Emin iyi misin?dedi
Emin henüz kendine gelmiş gibi gözükmüyordu ama zar zor cevap vermeye çalıştı;
-iyiyim ama bana ne olduğuna asla anlam veremiyorum. mesela buraya nasıl geldim onu bile bilmilyorum.dedi
Ahmet: buraya gelmeden önce ne olduğunu hatırlıyor musun?dedi
Emin: bitane adam gördüm.. dedi ve devam etmedi çünkü o an da aklına bir şeyler gelmişti,bir şeyler hatırlamıştı.
Eyüp:evet bitane adam?diye tekrarladı.
Emin: tam emin değilim ama o adamı gördükten sonra bana bir şey oldu resmen kal geldi ve ona baka kaldım sonrasında işte buradayım.dedi
Eyüp: o adamı tanıyor musun sen yani tandık mı geldi biraz bahsetsene görünümünden.dedi
Emin: çok tanıdık geldi. Niyazi'yle kahveye gitmiştik bi ara orada gördüğüm birine benzettim. işte hafif beyaz saçlı biraz da kilolu, sakallı 50-60 yaşında bir adam.dedi
Eyüp:yani kimseyi tanımadığım için sadece gözümde canlanıyor şu an ama gördüğümde onunla konuşacağım. hatta şimdi hem biraz hava alayım hem de bakınayım.dedi
Ahmet:Ali abilere de söyle merak etmesinle.dedi
Eyüp: tamamdır.dedi ve odadan çıktı.
arkasından hemen hemşire girdi:
-nasılsın Emin?diye sordu
Emin:iyiyim teşekkürler. ama bu kesin değil.dedi
Hemşire: aslında bizim muayenemize göre de gayet iyisin. anlık bir burun kanaması sonrasında bayılman.. bunlar tansiyonunu biraz etkiler diye düşündük fakat sapa sağlamsın işte buna anlam veremedik.dedi
Ahmet:burnun da mı kanadı?dedi Emin'e dönüp
Emin:kanamış. ben bile farkında değilim.dedi
Hemşire ikisine de göz ucuyla baktı ve :
-bizim de elimizden gelecek bir şey yok bu durum da ama eğer kötü hissedersen hemen müdahele ederim.geçmiş olsun.dedi ve çıktı.
Ahmet:Emin gerçekten iyi misin sen? bu bayılman,burnunun kanaması falan bana geçmişi anımsattı.dedi ve korkuyordu.
Emin:bilmiyorum Ahmet ama korkuyorum gerçekten. soluksuz dua okuyorum resmen ama sonum ne olacak bilmiyorum.dedi
Ahmet'in aklına bir şey geldi ve koşarak odadan çıktı Emin sadece''nereye' diye bağırdı ama Ahmet duymadı.
Ahmet Ali'nin yanına gitti ve:
-Abi aklıma bir şey geldi Emin'e olanları Eyüp anlatmıştır ve ben de bunun Niyazi ile alakalı olduğunu düşünüyorum.dedi
Ali:nasıl yani?dedi
Ahmet:şu an Niyazi yanımızda değil belki de içerde uyutulmuş bir şekilde yani herhangi bir etkisi yok. hatırla işte bu cinler Niyazi'nin sahip olduğu güç yüzünden bir şey yapamıyordu.dedi
Ali'nin başından kaynar sular dökülmüş gibi oldu ve :
-koş Emin'in yanına!dedi ve tekrar bi koşuşturma içinde Emin'İn yanına gittiler.
odaya girdiklerinde Emin'in yanında o tarif ettiği adam vardı ve biraz daha geç gitseler Emin'i boğmaya yönelecek gibi duruyordu.
Ali:sen kimsin!dedi
adam yavaşca arkasına döndü:
-ben köyden İsmail Karacaoğlan. geçenlerde Emin'le yanında bir arkadaşı bizim kahveye gelmişti. ben de burada gördüm yani daha doğrusu karşımda bayılınca arayıp buldum merak etmiştim.dedi
Ali:allah allah Emin hiç bahsetmedi.dedi
Ahmet:biraz söylemişti az önce ama nasıl biri olduğuna dair bir bilgimiz yok.dedi
İsmail:sizden bir şey gizlemek istemem açıkcası. buraya Emin'in iyiliği için bir şeyler anlatmaya geldim ama kendisi dinleniyor.dedi ve arkasında Ali'nin seslenmesini dikkate almadan çıkıp gitti.
belki de o adam gerçekten Emin'in iyiliği için oradaydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lübbey
HorrorTerkedilmiş bir köy hakkında.. O köyde yaşanılan gerçek olaylardan ziyade kendi kurgularımı sizlere sunmak istedim. Bu hikaye ile Lübbey köyü yeniden ayaklanıyor.