Lübbey 136

362 13 0
                                    

sessiz sakin ve yavaş bir şekilde gidecekleri yere doğru ilerliyorlardı.

birden durdular çünkü önlerinden bir koyun sürüsü geçiyordu ve onların gitmesini beklediler.Koyunlar çok şiddetli ve rahatsız edici bir şekilde ses çıkartıyordu. bu çok korkutucuydu..

herkesin aklına ilk olarak tabi ki bunların başında bir çoban olup olmadığı gelmişti. görünürde kimse yoktu Ali yavaş yavaş ilerlemeye devam etti. hızla birisi belirdi ve ellerini arabanın kaputuna vurarak önlerinde durdu.

Niyazi her zaman ki gibi yine sinirlendi ve arabadan inerek;
-napıyosun lan sen?dedi

çoban:asıl siz burda napıyosunuz?dedi

Niyazi:sanane bundan çekil git şurdan!dedi bu sırada Ali de arabadan inmişti

Ali:noldu kardeşim bir problem mi var?dedi

Çoban: koyunlarımı rahatsız ettiniz.dedi çok saçma bir sebep sunmuştu

Ali:koyunlarına yaklaşmadık bile sen iyi misin? hadi çekil tartışma uzamadan işimizi halledelim!dedi Ali de sinirlenmeye başlıyordu

Çoban:ne işiniz var?dedi Niyazi adamın ağzını burnunu kırmamak için zor duruyordu

Ali:sanane kardeşim sanane!diye bağırdı daha sonra İsmail indi arabadan. Çoban onu görünce bi afalladı

İsmail:çekilsene oğlum!diye bağırdı çoban korku dolu gözlerle baktı ona ve yavaş yavaş oradan gitti. herkes ne olduğuna anlam verememişti. İsmail bile..

Ali:noldu öyle bir anda?diye sordu

İsmail:gerçekten ben de anlamadım.dedi

Ali:neyse hadi devam edelim binin de.dedi ve herkes bindikten sonra tekrar yola devam ettiler. o çobanın yanından geçerken o korkmuş bakışlarını istemsizce görebildiler.

Niyazi:hayırdır İsmail abi bizden gizlediğin yeteneklerin mi var yoksa?dedi

İsmail:ne diyorsun oğlum her gün kahveden eve evden kahveye giden adam da ne yeteneği olur.dedi

Niyazi:bilemeyiz artık orasını işte beklenmedik insanlardan neler neler çıkıyor.dedi

Emin'İn sesi çıkmıyordu o an her şeyin bir rüya olmasını istedi ama malesef fazlasıyla gerçekti..

Emin:babamı hiç aradınız mı?diye sordu bir anda

Ali:yok hiç aramadık o da bizi aramadı.dedi

Emin bir süre bakındı ve babasını aramak için telefonu eline aldı.

Salih açtı;

-Alo oğlum! nasılsın.dedi

Emin:iyiyim baba iyiyim sorun yok sen nasılsın?dedi

Salih:bıraktığın gibi oğlum bir başıma çaresiz bir şekilde senin hasretinle kaldım burda ben.dedi

Emin tutamadı kendini yine ağlamaya başladı.

-annem?

Salih:döndükten sonra onu gönderdim yanıma kalırsa beni de öldürür o pislik kadın ama şimdi nerde bilmiyorum.dedi

Emin:burda baba burda.dedi sesi titriyordu

Salih olduğu yerde ayaklandı çok korktu Emin'e bir şey yapacak sandı ve;
-ne demek orda oğlum sana bir şey yapmasına sakın izin verme bak ben gelirim hemen yeter ki dikkat et!dedi sesi çok endişeli geliyordu

Emin:hiçbir şey yapamaz baba..dedi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı..

Salih:ne? ne diyosun nasıl?dedi

Emin:öl... öl..öldü o çünkü.dedi

Salih de şok olmuştu ne diyeceğini bilemedi Ali Emin'i daha fazla zor durumda bırakmamak için telefonu elinden aldı ve ;
-Salih iyi misin beni duyuyor musun?dedi

Salih:ee.. ev... evet duyuyorum.dedi

Ali:orda yalnız başına kalma artık her şeyini topla ve gel bütün olanları anlatıcam sana daha fazla soru sorma hemen hazırlan çık gel.dedi telefonu kapattı.

Niyazi:Emin biraz sakin ol be oğlum yapma nolursun içim gidiyor lütfen yapma...dedi

yol o kadar uzun sürmüştü ki resmen saatlerdir yol da gibi hissetmişlerdi ama daha sadece 20 dakika olmuştu..

LübbeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin