Elimizdeki şişeler tamamen bitti şimdi. Saatte gece yarısına geldi. Yağmur yavaş yavaş yağıyor ve biz hala sokaklarda ilerliyoruz. O benden biraz ilerde...
Sessiz yolda sadece ikimiz olmamıza rağmen elimi hala bırakmıyor. Oysaki kaybolma ihtimalim yok bakınca ve işte. Sokağın sonunda bir kaç sarhoş adamla dalga geçiyor şimdi. Gülüyor beyaz dişlerini önüme sererken...Kıkırdıyor tatlı sesiyle...İlk duyduğunda bir an ne yapmacık diyorsun gülüşüyle ama sonra...Ne kendine has. Tatlı tatlı alay ediyor adamlarla, boş şeylerden bahsedip haklı olduğunu söylüyor. Hepsi birden ayağa kalkınca ise geri çekiliyor ve elimi daha sıkı tutup koşmaya başlıyor. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyor kahkaha attığım için ve sesim yankılanıyor. Kulaklarımda...Sokaklarımızda...
Onun ve benim. Bizim sokaklarımız. Kendimi tanımadığım bu adamın yanında mutlu ve huzurlu hissediyorum. Aslında...Özgür ve mutlu...Kurallar yok çünkü onunla ve canımız ne isterse onu yapıyoruz.Karanlık sokakalarda koşuşturmayı bıraktığımızda ikimizde nefes nefeseyiz. Ellerim titriyor başım dönüyor. Havanın dondurucuğu soğuğuyla beraber ağzımızdan çıkan her nefes, beyaz bir duman halinde yukarı doğru süzülürken sonra gözden kayboluyor. Tıpkı onun dudaklarından akıp giden sigara dumanı gibi...
Ellerini dizlerine koyarak eğilmeyi bırakıp nefesini düzenledi ve yaya geçidinin üstüne uzanınca gözlerimi kocaman açarak dikilmeye devam ettim. Koyu kahvelikleri beni buluverdi. Normalde çok işlek olan sokak, saat gece yarısına geldiği için bom boş ve sanki sadece ikimize ayrılmış gibi...
Yanına uzanmamı işaret ediyor ama ben kendimde o cesareti bulamıyorum. Sonunda kopkoyu gözlerinin karanlığıyla hipnoz olarak itaat ettiğimde de hemen yanına uzanarak onun gibi simsiyah gökyüzünü süsleyen yıldızlara göz gezdiriyorum."Peki şimdi ne olacak?"
Titreyen sesimle gözlerini bana dikti ve kaşlarını ne demek istediğimi anlamayarak kaldırdı.
"Araba gelirse?"
Gülümsedi.
"Ezilip öleceğiz..."
Bunun bir ironi mi yoksa gerçekten istediği bir şey mi olup olmadığını anlayamayarak uzun bir süre gözlerini izledim ama onun yanında düşünmeyi bırakmıştım zaten. Hiçbir şey hakkında düşünmüyor sadece o ne yapıyorsa onu yapıyorum artık. Yağmur şiddetlenirken gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. Saçlarım, yüzüm, üstündeki kıyafetler, çoraplarım...Tamamen sırılsıklamım. Gözlerimi açarak başımı ona çevirdim. O da beni izliyor yine. Onunla yaya geçidinin üstünde uzanarak birbirimizi izlememiz ne kadar normal.
"Çok klişe bir tanışmaydı. Siz üniversiteliler çok klişesiniz."
Gerçektende öyle. Çok klişe...
Ben onun yerinde olsaydım bana inanmazdım mesela. Barda...İlgi çekmeye çalışan aptal bir kız derdim. Onu izlemeye devam ederek dudaklarımı araladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alex Turner || I Wanna Be Yours
Fanfiction"𝑺𝒆𝒄𝒓𝒆𝒕𝒔 𝑰 𝑯𝒂𝒗𝒆 𝑯𝒆𝒍𝒅 𝑰𝒏 𝑴𝒚 𝑯𝒆𝒂𝒓𝒕 𝑨𝒓𝒆 𝑯𝒂𝒓𝒅𝒆𝒓 𝑻𝒐 𝑯𝒊𝒅𝒆 𝑻𝒉𝒂𝒏 𝑰 𝑻𝒉𝒐𝒖𝒈𝒉𝒕 𝑴𝒂𝒚𝒃𝒆 𝑰 𝑱𝒖𝒔𝒕 𝑾𝒂𝒏𝒏𝒂 𝑩𝒆 𝒀𝒐𝒖𝒓𝒔 𝑰 𝑾𝒂𝒏𝒏𝒂 𝑩𝒆 𝒀𝒐𝒖𝒓𝒔..." "𝐼 𝑊𝑎𝑛𝑛𝑎 𝐵...