Havanın karardığını görerek bir küfür savurup bulaşıkları hızlı bir şekilde yıkadıktan sonra montumu giyindim ve boş sokağa çıktım. Eve doğru ilerlemeye başladım. Bacaklarım soğuk hava yüzünden titriyor, burnum kızarıyor ama aldırış edecek halim yok. Çünkü yine eve geç kaldım. Aptal patronum, müşterilerin kapatma saatinde oturmalarına izin verdiğinden. Yığınla bulaşığın gelmesini beklemem gerektiğinden...Geç kaldım.
Montuma daha sıkı sarılıp adımlarımı hızlandırdım. Kalabalığın içine girdim ve sokağın ortasında bağırışan çiftlerin arasında...Sarhoş adamların, kadınların...Times Square'de...Reklam panolarını izleyerek, büyük binaların arasında kaybolarak yürüdüm. Başım dönüyor ve midem bulanıyor. Çünkü kalabalıkta durmak beni geriyor. Oysaki eskiden böyle değildim. Ben değil. Sen sevmezdin Alex. Senin mideni bulandırırdı ve hep kaçardık. İnsanlardan. Kaçar benide peşinden sürüklerdin. Karanlık sokaklarda seninle yürür kendimi iyi hissederdim. El ele...Ama şimdi tek başımayım. Ellerim ceplerimde. Galiba geçmişle şimdiye açılan zaman perdesinde tek eksik şu an sensin. Hava dondurucu soğuk ve sokaklar; karanlık, boş...
Bir ara sokağa girdiğimde sessizlikle derin bir nefes aldım. Korna sesleri, bağırışmalar, kahkahalar, arsız kıkırtılar ve küfürler...Hepsi geride kaldı. Uzun binaların arkasında...Yapayalnızım. Kimse bana inanmıyor ve herkes delirdiğimi düşünüyor. Aptal bir fahişe olduğumu. David'in ben sarhoşken tanımadığım bir adamın altına yattığım için var olduğunu ve babasının bir sapık olduğunu. Tecavüz edildiğimi. Herkes benimle ilgili böyle düşünüyor işte. Oysaki gerçeği biliyorlar. David'in gerçek babasını ve bana senden başka kimsenin dokunmadığını.
Arkamdan gelen adım sesleriyle hızlandım. Yağmur yağmaya titremeye başladım. Korkuyor ve kollarımı kendime sararak sakinleşemeye çalışırken daha da geriliyor, ürperiyorum. Kendime hakim olamıyorum. Adımlar hemen arkamda...Kimin bu adımlar?
"Selam küçük kız! Bu saate dışarıda olman doğru mu?"
Artık koşuyor, kaçıyorum ama boynumda hissettiğim sıcacıklık...Bir nefes, belimi saran ellerle kaçıcak yerim yok şimdi. Biliyorum. Gözlerimi kocaman açtım ve çırpınarak nefes almaya, bağıramaya çalıştım. Karşı koymaya çalışıyor ama panik atak geçirdiğim için haraket edemiyorum ve belime sarılan eller yavaş yavaş yukarı doğru çıkarken, içimdeki korkuyu büyütürken, göğüslerimi kavrayarak sertçe sıkan ellerle yüksek sesle çığlık atıp yardım istemeye çalışıyorum. Bacaklarıma sürtüğü keskin ve karanlıkta parlayan bıçakla gözlerim kocaman açılıp dudaklarım düz bir çizgi halini alana kadar...Yalvarıyorum ama sesim bir fısıltı halinde kayboluyor. Artık ağlıyor her şeyin farkına vararak titriyorum. Aslında başından beri her şeyin farkındaydım ama panik atağım, şimdi kendini iliklerime kadar hissetmeme sebep olarak göstermeye başladığından nefes almakta iyice zorlanıyorum ve nedense, bu tanımadığım adam o an vazgeçiyor. Artık ne yapmak istiyorsa. Beni yere itip karnıma attığı bir kaç tekmeyle yüzüme inen bir kaç yumruk, ağzımda hissettiğim demir tadı...Beni karanlığa gömüyor. Gördüğüm bir kaç silüetten sonra gözlerimde, kendilerini daha fazla açık tutamayarak kapanıyor ve sessizlik...Boşluk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alex Turner || I Wanna Be Yours
Fanfiction"𝑺𝒆𝒄𝒓𝒆𝒕𝒔 𝑰 𝑯𝒂𝒗𝒆 𝑯𝒆𝒍𝒅 𝑰𝒏 𝑴𝒚 𝑯𝒆𝒂𝒓𝒕 𝑨𝒓𝒆 𝑯𝒂𝒓𝒅𝒆𝒓 𝑻𝒐 𝑯𝒊𝒅𝒆 𝑻𝒉𝒂𝒏 𝑰 𝑻𝒉𝒐𝒖𝒈𝒉𝒕 𝑴𝒂𝒚𝒃𝒆 𝑰 𝑱𝒖𝒔𝒕 𝑾𝒂𝒏𝒏𝒂 𝑩𝒆 𝒀𝒐𝒖𝒓𝒔 𝑰 𝑾𝒂𝒏𝒏𝒂 𝑩𝒆 𝒀𝒐𝒖𝒓𝒔..." "𝐼 𝑊𝑎𝑛𝑛𝑎 𝐵...