Kapı çarpma sesiyle suyun içerisinde, korkarak hızla doğruldum. Gözlerim, sıkıntılı iç çekme sesinin sahibini buldu. Zaten karışık olan saçlarını karıştırıyor eli sigara paketini bulmak adına cebinde gezinirken anlıyorum. Her şeyin benim yüzümden bu hale geldiğini ama onu uyardım. Onu söyledim. Beni dinlemedi. Alex. Israr etti ve kalmamı istediğini söylediğinde zorladı. Söyledi ve bende kabul ettim. Hayır diyemedim. Dedim ama...İstedim de. Yanında olmak. Aptallık ettim. Kabul ediyorum. Kendimi kandırmayacağımı, onun başka bir kadınla mutlu olduğunu, beni terk ettiğini ve beni hiç sevmediğini söyleyerek her yatağımdan kalktığımda yine kendimi kandıracağım bir güne uyandığımı bilerek, yalan söyledim ve o haklıydı. O kadın. Taylor...Beni istememekte haklıydı. Erkek arkadaşının etrafında olmamamı istememekte...Ben sadece çocuğunun annesiyim. Bu evde kalmam için geçerli bir sebep yok. Düşüncelerimle daralarak havuzdan çıkıp havluma sarıldığımda Alex'in yanına doğru yavaşça ilerledim. Dudaklarının arasına yerleştirdiği sigarayı alıp David'in yanında içememesini istediğimi söylediğimde özür dileyerek dalgın bir şekilde başını sallayışını izledim. Aldığım sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirdiğimde gülümsedi. Sessizce beni izliyor şimdi. Bıkkın gözleriyle. Gergin gözüküyor. Ne oldu ki? Ayrıldılar mı sahi? Kavga mı ettiler yoksa sadece?
"Özür dilerim Alex. Ben...Böyle olsun istemedim ama sana söyledim."
Hayır dedi. Sessizce. Başını iki yana sallarken. Sakın özür dileme. Hiçbir şey için. Bu senin suçun değil. Olması gerekiyordu ve oldu. Öyle mi? Olması mı gerekiyordu? Öyle dediğine göre olması gerekiyordu Alex. O zaman neden üzgünsün? Neden canın sıkkın? Ne düşünüyorsun bu kadar? Gerçi, benimkilerde soru. Onu seviyorsun. Öyle değil mi? Onu seviyor ve kızıyorsun kendine. Şimdi bu gereksiz tartışma canını yakıyor olmalı. Onun kızması ve gitmesi.
Ağrıyan kalbimle dudaklarımın arasında yanan sigaradan derin bir nefes aldım. Başımı çevirdim ve doğruldum. Üzerine eğilip onun aralık dudaklarına yerleştirdim. Sigarayı. Gözleri beni buldu. Gülümsedi ve hala dudaklarının arasında sabit kalması için tuttuğum sigaradan derin bir nefes alıp başını geriye attı. Gülümseyerek onun gibi şezlonga yaslandım ve başımı ona doğru çevirdim. Şimdi birbirimizi izliyoruz. Dikkatle ve ben titriyorum. Açık camdan esen rüzgarla. Gözleri vücudumu bulduğunda doğruldu ve kenarda duran havluyu üzerimdeki havlunun üzerine örttüğünde beni düşündüğü zamanlara geri döndüm bir an. Güzel elleri havlunun üzerinden bedenime dokunurken. Benim için endişelendiği zamanlar. Gerçi hala benim için endişeleniyor. Hala beni merak ediyor. Beni önemsiyor. Hayır...Beni önemsemiyor. Benim için endişelenmiyor aslında. David için endişeleniyor. Annesiz kalmasın diye. İlgisiz. Öyle değil mi? Bu yüzden olmalı. O yüzden beni evine aldı. Bana acıdığı ve oğlumuz- Geri çekildiğimde kaşlarını anlamayarak kaldırdı. Elimdeki biten sigara izmaritini küllüğe bırakırken sessizce beni izlemeye devam etti. Ürpermiş ve kendime gelemeyerek bir süre daha düşüncelere dalmak adına uzaklara salmış ben...
Düşündüm. Olan her şeyi. Hiç böyle olacağını tahmin etmemiştim. İngiltere'den New York'a taşındığımda. Onun gibi biriyle tanışıp ilk defa aşık olacağımı, terk edilip hamile kaldığımı öğreneceğimi ve onu, sadece televizyonlarda ya da o nefret ettiğim eski radyodan dinleyebileceğimi, bir bebekle...
Benim...Bizim bebeğimizle. Olan hiçbir şeyi...Hiç böyle tahmin etmemiştim. Aklımın ucundan bile geçirmemiştim.Gözlerimi büyük binalardan çekip sıkıntıyla iç çektim. Başımı eğince yüzüme düşen saçları kulağımın arkasına sıkıştıran parmaklarla dondum kaldım. Önümdeki manzara bir anda uçup gitti ve daha iyisini buluverdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alex Turner || I Wanna Be Yours
Fanfic"𝑺𝒆𝒄𝒓𝒆𝒕𝒔 𝑰 𝑯𝒂𝒗𝒆 𝑯𝒆𝒍𝒅 𝑰𝒏 𝑴𝒚 𝑯𝒆𝒂𝒓𝒕 𝑨𝒓𝒆 𝑯𝒂𝒓𝒅𝒆𝒓 𝑻𝒐 𝑯𝒊𝒅𝒆 𝑻𝒉𝒂𝒏 𝑰 𝑻𝒉𝒐𝒖𝒈𝒉𝒕 𝑴𝒂𝒚𝒃𝒆 𝑰 𝑱𝒖𝒔𝒕 𝑾𝒂𝒏𝒏𝒂 𝑩𝒆 𝒀𝒐𝒖𝒓𝒔 𝑰 𝑾𝒂𝒏𝒏𝒂 𝑩𝒆 𝒀𝒐𝒖𝒓𝒔..." "𝐼 𝑊𝑎𝑛𝑛𝑎 𝐵...