Paris

495 44 133
                                    

Yorgunlukla yumuşacık çarşafın arasından doğruldum. Oysaki yeni uyandım. Bu neyin yorgunluğu? Başımı çevirdim. Yorganın altına kıvrılarak uyuyor. Aldığı her nefeste dudakları bükülüyor ve onu izlerken kendimden geçtiğimi fark ederken gülümsüyorum bende. Dağılmış saçları, yüzünde gölge oluşturan uzun kirpikleri, dolgun dudakları, kokusu ve vücudu. Vücudu!

Pencereden sızan gün ışığıyla bana doğru döndü. Elini, beni bulmak adına yavaşça yatakta gezdirdi. Gözleri hala kapalı. Beni arıyor ama bulamıyor işte. Oysaki gözlerini açsa hemen görecek. Burada...
Yanında olduğumu.

Yatakta gezinen eli, istediğini elde edemeyince gözleri aralandı. Kaşlarını sertçe çattı ve mırıldandı. Sinirlenmiş gibi ama hayır. Sadece yorgun. Biliyorum. Biliyorum çünkü dün akşam yeni yeni aydınlanıyor aklımın sınırlarında. Doğruldu ama onu izleyen beni görünce gerginliği silindi. Gülümsedi. Yeniden yatağa uzanırken omzumu tuttu ve beni arzuyla üzerine çektiğinde ince parmaklar saçlarımı kavradı. Yavaşça okşadı. Dudakları çeneme öpücükler kondururken ellerimi vücudunda gezdirdim. Boynundan göğüslerine...İncecik belinden karnına...Daha da aşağılara...Kasıklarına...
Bacak arasına...Ürkerek titremesine rağmen iki parmağımı da birden içine ittim. Beklemediği için korkarak tırnaklarını omzuma geçirdi. Masum yüzünü izledim. Aralanmış dudakları ve büyüyen göz bebekleri...Eğildim ve inlediği için aralanan dudaklarının boşluğunu kendi dudaklarımla doldurdum. İçindeki parmaklarımı, başta yavaşça sonra da bir ritim tutturarak haraket ettiridim. Ağzımın içinde yankılanan iniltileri...Dilini ağzıma sokuyor ve gerilen vücudu sadece gülmeme sebep oluyor. Zevkten titriyor ve daha fazlasını istiyor. Çok daha fazlası. Kasılıyor, çıldırıyor inlemeden duramıyor. Bu beni de baştan çıkarırken- ki doğal olarak. Yanımda hiçbir şey yapmadan dursa. Gözlerimiz birbirini boşlukta yakalasa bile etkileniyorum.

Üçüncü parmağımıda sertçe içine ittim. Yüksek sesle bağırınca kıkırdadım. Boynuna öpücükler kondurdum ve hızlanmamı istemesine rağmen ritme ayak uydurmaya devam ettim. Eğildim. Göğüs uçcunu dişlerimin arasına alıp çekiştirirken yalvarmaya başlasa da pek oralı olmadım.

"Alex lütfen!! Lütfen! Yalvarırım. Lütfen..."

Bileğimi tutup daha hızlı itmeye çalışıtı ama kendinde o güç yok şu an. Son durakta. Sadece küçük bi hız istiyor. Küçücük bir hız.

"Ne oldu bebeğim? Ne istiyorsun? Bunu mu? Bunu mu istiyorsun?"

Parmaklarımı, iki kez hızla ve sertçe ittim. Üçüncüde dördüncü parmağımı da eklediğimde başını geriye doğru attı ve yüksek inleme sesi, odayı doldurdu. Kasılan karnıyla parmaklarımı içinden çıkarıp ağzıma soktum. Gözlerini kapatıp dudaklarını ısırarak elini bana doğru uzattı. Anlam veremedim. Lütfen dedi. Lütfen Alex...Ona doğru yaklaşarak dudaklarına küçücük olsada bir öpücük kondurdum. Yanına uzandım. Yan dönüp yüz üstü durarak işaret parmağını yüzümde gezdirdi. Yorgun yüz ifadesiyle beni izledi. Bende...Onu. İnce parmağı gözlerimde, burnunda, yanaklarımda ve dudaklarımda...
Çenemde. Daha da aşağılara indi ama boynuma ulaştığında parmağını çekip bu sefer öpücükler kondurmaya başladı. Göğsümden kasıklarıma. Yaramazlık yapıyor ve bunu biliyor. Beni cezbettiğini. Onu hep böyle hayal ediyor olmamda karnımda bir ağrı oluşturuyor. Hayır hep böyle değildi. Hayalimdeki Windy. Nedense onu hep masum hayallerde buluyordum. Arsızlıkları bile bana masum geliyordu ve ben...Şimdi istemiyorum. Yapmak istediği ve yapmaya çalıştığı şeyi. Eskisen yanıp tutuşurdum aslında. Ellerini bedenimde bulmak isteyerek sarhoşluğun sınırında yuvarlanırken...Yanıp tutuşurdum.

Boynunu kavradım ve onu uzaklaştırdım. Kendime doğru, yukarı çektim. Yumuşacık saçlarını yakaladım ve ince uzun telleri parmağıma doladım. Anlayamayarak kaşlarını çatıyor.

Alex Turner || I Wanna Be YoursHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin