Arsız Kelimeler

575 51 115
                                    

Gözlerimi araladım. Derin bir nefes aldım ve başımı kaldırdım. Huzurlu yüzüyle karşılaşınca gülümsedim. Hala uyuyor. Masum masum büzülürken dudakları...Gitmemden korkuyormuş gibi beni sımsıkı sarmış kolları ve saçları dağılmış. Yüzüne düşmüşler. Mırıldanıyor fısıldayarak. Ne dediğini anlamaya çalışıyorum ama aksanı o kadar derin ki. Uykulu sesiyle daha zor. Onu anlamak.

Bir süre onu izledikten sonra...Saatler sonra yani. Doğrulmak adına kollarını yavaşça kaldırdım ama hiçbir işe yaramadı. Çünkü kaşlarını çatıp beni daha da kendine çekti. Dudakları büzüldü ve homurdandı. Çok sevimli gözüküyor şu an. David'in ona ne kadar benzediğini bir kez daha hatırlatıyor bana. Gülümsemeden edemiyorum bende. Onu izlerken.

Yüzüne düşen saçlarını geriye ittim. Hafif bir şekilde yukarıya doğru kaydım ve büzülen dudaklarını öperek dikkatle onu izlemeye devam ettim. Hemen yanımdaki camdan kendini belli eden New York'un göz alıcı manzarasının aksine o...Alex.

Dudağının altındaki bene öpücükler kondurdum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dudağının altındaki bene öpücükler kondurdum. Parmağımı yüzünde gezdirirken kıkırdadım. Dudaklarında bir gülümseme oluştu bir anda. Eskisi gibi. Gözlerimi kaçırdım. Uzaklaştım. Sonunda kollarından kurtuldum. Uzun süren uğraşlardan sonra ama açılan gözleri, kurtulmamın bir önemi olmadığını belirtti adeta. Ne yapacağımı bilemeyerek dondum kaldım. Yorganı üzerinden çekmek, kendi bedenimi örtmek için öne atıldım ama o, benden önce davranarak sıkı sıkı tuttu yorganı. Vücudumu gizlememem için. İç çamaşırlarımla karşısında dikilirken ben, doya doya izledi. Bedenimi...Kollarını kafasının arkasına koyarak sırıtını yatak başlığına dayadı ve gözlerini arsızca vücudumda seyahat ettirdi. Sıradan ilerledi. Göğüslerimde, karnımda, bacaklarımda ve...
Utanmıyorum aslında. Sadece...Bilmiyorum.

"Hala eskisi gibisin asık surat."

Gözlerimi koyu kahveliklere diktim. Yüzünü izledim. Heyecanla parlayan gözleri, kızarmış yanakları ve yeni uyandığı için pembeleşmiş dudakları...Çene hatları...Dağılmış saçları...

"Hala o küçük kızsın. Masum, utangaç, gergin ve sevimli ama eskisi kadar değil. Tamamen değil."

Dudaklarını ısırdı. Kilotumun ipini tutup kendine doğru çekti. Beni kucağına oturttu.

"Eskisi kadar çekinmiyorsun. Eskisi kadar korkmuyor ve..."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Güzel elinin ince parmakları yüzümde gezinirken diğerininde belimi okşadığını fark ettim. Geç oldu ama olsun. Titredim.

"Bu o kadar aklımı çeliyor ki."

Ona biraz daha yaklaştım. Yanağımda, burnumda, dudaklarımda, çenemde oradan aşağıya... Omuzlarımdan göğüslerimde gezinen parmağıyla nefesimi tuttum. İç çekti ve elini uzaklaştırdı. Aklına bir şey gelmiş gibi unuttu gözleri, gözlerimi. Bir süre o şekilde oturduktan sonra kalktım bende. Kucağından. Ne olduğunu anlamasamda, merak etsemde sorgulamadım. Kafama takılsada, canının neden sıkıldığı; kendi kendimi yiyip bitirdim.

Alex Turner || I Wanna Be YoursHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin