•Senden Kalan O Son Parça•

544 51 101
                                    

Hızla evin kapısını açıp içeri girdi ve beni kucağına alarak banyoya götürdü. İç çamaşırlarımla kalana kadar üstümdeki her şeyi çıkardı. Ben sessizce onu izlerken. Titreyen bedenimi, sıcak hatta kaynar su dolu küvetin içine bıraktı. Küvetin içerisinden çıkan dumanlara rağmen üşüyor, dişlerimin birbirine çarpma sesi hıçkırıklarımı bastırıyor. Bir süre ağladım. O ise beni izledi. Geçen dakikalardan sonra ise sessizlik...Bizi içine çekti. İkimizde konuşmuyor sadece düşünüyoruz. Denver yere oturmuş elini sıcak suyun içine sokarak gezdirmeye başlamış ben ise...

"Acı içindeydim Alex...Yapayalnızdım ve o an...
Sadece sana ihtiyacım vardı. Benim için uyuşturucudan farksızdın ve benim...Tek bir nefese ihtiyacım vardı. Boğuluyor, titriyor, üşüyor, terliyordum. Çığlık atarak ağlıyor ama...Sen yoktun. Bir sürede olmadın. Komiktir ki ben...Dönmeni bekledim. Uzun bir süre ki belliydi. Dönmeyecektin. Hala içimde küçücükte olsa, karnımdaki bebek kadar küçük olsa bile, bir umut parçası vardı ve o parça her geçen dakika, saat, gün, ay...Yıllar...Gittikçe küçülsede...Hiç zaman yok olmadı. Tıpkı senin, benim kırık parçalara ayrılmış kalbimdeki yerin gibi. Seni sevmeyi hiç bırakmadım. Asla vazgeçmedim. Geçemedim. O akşam Denver'a da her şeyi anlattım. Çünkü yapamadım. Kendi içimde taşıyamadım. Bu bütün acıyı...Gittiğini, beni terk ettiğini, bıraktığın notu, karnımdaki bebeği...O akşam bir çok şeyi kaybettim Alex ve kazandım. Bir bebek ve bir aile. Gerçek bir aile..."

5 Ay Sonra..

Saçlarımla oynamayı bırakıp derin bir nefes aldım ve gözlerimi karnımdan çekip cama diktim. Dışarıyı izliyor düşünüyorum. Oysaki ne düşündüğümü bile bilmiyorum. Sıkıntıyla iç çekerek eğildim ama yapamadım. Elimdeki çorabı giyinemeyerek acıyla inledim. Sinirle iç çektim ve çorabı duvara fırlatıp sessizce küfür ettim. Boşluğa.

Ayaklarıma değen ellerle ürperdim. Ne zaman gelmişti? Duymamış anlamamıştım. Çoraplarımı alıp giydirmeye başladı. Kendim yapabileceğimi söylüyor ki ikimizde yapamayacağımı biliyorduk. Zaten yapamamış küçük çaplı bir sinir krizi geçirmiştim daha demin. Ayağa bile kalkmakta zorlanıyorken, çoraplarımı giyinmeye çalışmak, benim için piyano taşımak kadar zordu. Bunu o da biliyordu ki o her şeyi biliyordu. Ne kadar hissiz ve...Bilmiyorum. Acı içinde olduğumu... Hissedebiliyordu.
Özlediğimi...
Seni Alex. Seni özlediğimi...

Başını kaldırıp gözlerini bana dikti ve gülümsedi. Kolumu kavrayarak koltuktan kalkmama yardım etti. Arabaya bindik ve dışarı çıkmak istemediğimi söylememe rağmen beni dinlememesine karşılık sessiz kaldım. Aslında dışarı çıkmak istiyor, aksine bir şey söylemiyordum. Sokaklarda yürümek, gökyüzünü izlemek, derin bir nefes almak...Bunların hepsini istiyordum ama hissedebiliyordum da. Her zaman olduğu gibi üzerimdeki gözleri. Benimle dalga geçiyorlardı ve bu, eskisi gibi değildi. Bazen okul bahçesinde herkes beni izliyormuş gibi hisseder gerilirdim ki herkes izlerdi ama bu onun gibi değil. Alay ediyorlar. Bazen onunla bile kalmıyor. Hakaret...Oysaki beni tanımıyorlar, hiçbir şey bilmiyorlar. Gerçi tanısalarda, bilselerde bir şey değişmiyor.

"Küçücük bir kız."

"Kendine yazık etti."

"Para için değer mi?"

"Birde yalan söylüyor? Nerden bilelim onun Alex'ten olduğunu?"

"Belliydi böyle olacağı hakettiğini buldu."

"Onun yerinde olsaydım intihar ederdim."

"Ona acıyorum."

İnsanların küçümseyici, alaycı
bakışları, yüzünü buruşturan yüzler, bu hakaretler ve kaldıramayacağım sözler.

Alex Turner || I Wanna Be YoursHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin