Eskisi Gibi

501 46 72
                                    

Yine...Karanlık ve sessiz restoranda tek başıma temizlik yapıyor, düşünüyorum. Her zaman olduğu gibi. Hava çoktan karardı ve artık...Saatleri saymayı bıraktım. İçeriden gelen tıkırtı sesleride beni tedirgin etmekten vazgeçmiş olmalı. Ya da ben, alıştım. Bir çok şeye alıştığım gibi.

İşlerim bittiğinde ellerimdeki eldivenleri çıkarıp tezgaha, benim için bırakılmış maaşımı aldım ve restorandan çıktığımda sokaklarda sessizce yürümeye başladım. Üşüyen ellerimi eski montumun ceplerine sokup titredim. Dişlerimin birbirine çarpma sesi kulaklarımda yankılanırken bana geri dönüyor, hava gittikçe soğuyor ve ben kendimi hiç olmadığım kadar berbat hissediyorum. Yorgun, bıkkın, bitmiş. Böyle hissetmemin sebebi iş değil. Bunu biliyorum ki zaten en çokta yalnız hissediyorum. Yorgun değil. Yalnızlık, ağır basıyor benim terazimde. Seninle aynı şehrin sınırlarında nefes alırken, senin yanında olamamak. Ağır geliyor Alex. Bir çok şey ağır geliyor ve ben, bu uzun süre taşıdığım yükü artık kaldıramıyor, altında eziliyorum sanki. Düşünüyorum...Dün akşamı...

...

Okul bahçesine doğru ilerledim. Boş bahçede sessizce beni bekleyen, David'le gülümsedim. O da benden farksız. Yorgun, kırgın, bıkmış ve üzgün...
Artık söylediğim yalanlarada inanmıyor. Çünkü onada yetmiyor, babasıyla geçirdiği saatler. Seneler olması gereken bir kaç saat.

Boyumuzu eşitlemek için eğildim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Boyumuzu eşitlemek için eğildim. Üşüyen ellerini öpüp onu, kendime doğru çektim. Sıkı sıkı sarılıyor, kokusunu içime çekiyorum ve sokaklarda şimdi sessizce yürürken, konuşmuyoruz. İkimizde...
Bir sürü soru soran minik meleğim bile. Başımı eğip gözlerimi ona diktim. Ayakkabılarını izliyor. Canı sıkkın bir şekilde. Çünkü öyle. Kırgın ve paramparça.

"Yine gitti öyle değil mi? Babam..."

Sesi titredi ve dudaklarını büzdü. Ağlamamak için kendini sıkıyor ve bu beni deli ediyor. Ağlamasını istemiyor, onu hep mutlu görmek ve öyle olması için çabalayıp duruyorum ama bu o kadar imkansız ki...Biliyorum. Böyle bir hayatı varken...Çok zor.

Başını kaldırıp gözlerini, benim onu izleyen gözlerime dikti. Nefes alamadım. Bilmediğimi söyledim. Çünkü artık, daha fazla yalan söylemeye, sebep bulamadım. Çünkü kendimde de yalanlarıma, daha fazla inananacak güç bulamadım.

Eve geldiğimizde üstünü çıkarır çıkarmaz halının üstüne oturdu. Arabalarıyla oynamaya başladı. O arabaları elinden bırakmıyor hep onlarla oynuyor Alex ve senin hakkındaki her şey, ilgisini çekiyor, merak ediyor. Babası hakkındaki her şeyi. Yine kayıplara karışan babası hakkındaki her şey...

"O günden sonra Alex'i bir daha göremedik. Aradan bir hafta geçti ve David onu her sorduğunda sadece "İşleri var. Müsait değil." diyebildim. Ne diyecektim ki? Yine gitti mi? Baban, bizi yine terk etti mi? Zaten artık inanmıyordu da...Söylediğim herhangi bir şeye. Peki gitmiş miydin?"

Alex Turner || I Wanna Be YoursHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin