"Seni Sevmek Kaybedilen Bir Oyun..."

526 50 133
                                    

"Windy?!!"

Belimi kavrayıp beni kendine çeviren ellerle ürktüm. Geri çekildim. Fiorre. Aynı benim gibi anlamayarak ve şaşkınlık içerisinde parlayan gözleriyle, gözlerime bakınıyor ama bilmiyor ki bende...Bende bilmiyorum. Bende anlamıyor ve kavrayamıyorum. Neler olduğunu. Bir sürü soru sorup duruyor şimdi de ama söylememe rağmen ona, sorduğu soruların cevaplarının bende de olmadığını...Söylememe rağmen sormaya devam ediyor ve işte süzülüyorum. Arkamdan gelen bu adamı umursamadan. İlerliyorum. Gitmesini istiyor ve kaçıyorum. Kapılara doğru hızla sendeleyerek yürüyor- evet, gitmesini istiyorum. Herkesin. Sandra, Fiorre, o...Alex...
Kendimi hiç olmadığım kadar sinirli ve şaşkın hissediyor, ne söyleyeceğimi; ne yapmam gerektiğini bilemiyor sadece yürüyorum. Elim ayağım tutmuyor ve bacaklarım titriyor. Açık havaya çıktığımdaysa yüzüme çarpan soğuk havayla başım dönüyor. Midem bulanıyor, boğazım kuruyor. Sarhoşluğumu iliklerime hissediyor ve şaşırmıyorum şu an. Düşünüyor, ne düşündüğümü bile bilmiyor sadece bekliyorum. Barın kenarında.

Düşünüyorum Alex. Senin ne yapamaya çalıştığını...
Neden buraya geldiğini ve neden o sahneye çıkıp bana şarkılar söyleyip durduğunu. Anlamıyor, anlayamıyorum. Kendime engel olmaya çalışıyor ama ne için diyorum. Kendime ne için engel olmaya çalışıyorum? Alex...Yeniden kendimi kaybetmemek için mi? Bilmiyorum. Senin bana verdiğin umut kırıntılarının oluşturduğu çölde susuz kalmamak için mi? İşe yarıyor mu peki? Hayır...Kendime engel olamıyor, çünkü ne kadar askini idda etsemde; ettiğimi söylesemde hala seni seviyor ve bileğimi kavrayan elle hızla arkamı döndüğümde koyu kahveliklerin beni karşılarken şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Seni izliyorum. Gözlerini...
Kaşlarını...Kirpiklerini...Burnunu ve dudaklarını...
Çene hatlarını ve-

Dudakları aralanırken kaşlarımı çatarak hızla uzaklaştım. Geri çekildim. Kaçıyorum. Oysaki hiç istemiyor ama yapamam biliyorum. Onu görmek, onunla konuşmak doğru değil ve ben her adıma geri çekilirken şimdi o da beni takip ederek peşimden sürükleniyor. Önümü kesip karşıma dikildiğinde bana kaçacak yol bırakmıyor yine. Her zamanki gibi.

"Win-"

Yanından geçerek ilerlemeye devam ettim. Ettim ama bu sefer yalvararak ismimi söyleyen derin sesle, nefes alamayarak durdum. Çünkü kendimde, onun beş sene önce beni terk ettiği ve benden kaçtığının aksine bir güç bulamadım. İşte o yüzden de durdum. Kaybedeceğimi bilerek...Yine durdum.

"Windy!"

Kalabalığın içinde kaybolan sokakta yavaşça arkamı döndüm. Dolan gözlerim ve büzdüğüm dudaklarım, titreyen ellerimle ona bakıyorum şimdi. Dikkatle beni izleyen o...Özür dileyen. Sokaktaki insanlar sanki gerginliği ve kırgınlığı hissetmişcesine uzaklaşıyor bizden ve gökyüzündeki bulutlar haraketleniyor bir anda. İşte yağmur yağıyor. İlk başta damla damla ama sonra şiddetleniyor ve vücudumda derin izler bırakırken...Saçlarımı sırılsıklam...Elbisemi...

Aramızdaki sessizlikte, birbirimizi izlerken, boş sokakta kalbimin kırık parçalarını bir araya toplamaya çalışıyor yağmur ama yapıştıramıyor. Çünkü parçalar birbirlerine tutunamayacak kadar küçükler Alex. Çok küçükler...

 Çok küçükler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Alex Turner || I Wanna Be YoursHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin