Değişiklik?

384 40 58
                                    

Matt'i, kolundan tutup kenara doğru çekiştirdi. Salonun ortasında beni izleyen kalabalıktan kaçmak için bende onları takip ettim.

"Bu ne böyle!"

Derin bir nefes aldı.

"Sana dedim!! İstemiyorum! Beni alet etmeden yapamaz mıydınız?!!!"

Yüksek sesiyle titredim. Sırtını izleyerek dudaklarımı birbirine bastırdım. Gerilerek başımı kaldırdım ama kaldırır kaldırmaz pişman oldum. Karşımdaki aynada görünen yüz ifadesi...Çok sinirli. Gözleri kocaman açılmış ellerini sıkıyor. Neden bu kadar sinirli sahi? Neyi istemiyordu? Bunu mu? Bu kalabalığı? O zaman neden evde bir sürü yabancı var?! Onları, kim aldı içeri? Bir sürü soru. Bir şeyler oluyor ama ben, yine her zamanki gibi yabancı kalıyorum her şeye. Her zamanki gibi...

"Bu albüm için çok çalıştık ve bir kutlama yapmak bizim hakkımızdı. Bunun neyi yanlış? Hakkettik Alex! Her sene yapıyoruz zaten. Sorun ne? Bu partileri severdin."

Haklı. Çok çalıştılar. Bunda yanlış olan bir şey yok ki. Bunu hakketiler. Her sene de yapıyorlarmış zaten. Düşünürken onları izlemeye devam ettim. Matt, arkadaşının omzunu okşuyor ama Alex'in sinirli ruh hali bir türlü geçmiyor. Sıkıntıyla iç çekti.

"Yapmayın demiyorum! Ne istiyorsanız yapın ama benim evimd-"

Hakim kalan müzik sesi kaşlarını daha da çatmasına sebep olurken yanlış bir şey yapmaması, yani kısacası evdeki herkesi kovmaması ya da onlara bağırmaması için yanına gittim. Önüne geçtim ve kollarımı boynuna doladım.

"Sorun ne?"

İç çekti. Belimi okşarken arkamdaki kalabalığa bakındı.

"Albüm...Yakında yayınlanacak ve...Her zaman yaparız. Kutlama tarzı bir şey. Genellikle ya barda ya da benim evimde olurdu. Çünkü-"

Çünkü aralarında ilişkisi olmayan tek kişi oydu. Evi genelde hep boş olan. Başımı salladım.

"Neden gerildin ki o zaman?"

Arkasındaki duvara yaslanırken başını omzuma yasladı. Beni daha da kendine çekti. Bedenimi, kendi bedeninde hissetmek istercesine iyice, kendininkine yaklaştırdı ve öptü. Omzumu.

"Son günümüzde-"

Eğildim. Aralık dudaklarını kendi dudaklarımla doldurdum. Cümlesi yarım kaldı. Geri çekilirken tamamladım. Boşluğu...

"Son günümüz deme."

Kıkırdadım.

"Ölmüyoruz Alex. Sadece...David...Oğlumuz dönüyor. Hem daha çok baş başa kalırız. Bence tadını çıkarabiliriz."

Arkama döndüm. Kalabalığa bakındım. İnsanlara. Herkes ayrı bir yerde. Ellerinde şişeler ya da bardaklar ve bir müzik sesi. Yüksek...Bir müzik sesi.

"Bence güzel bir sürpriz bu. Çok çalıştın ve bunu hakkediyorsun. Hepiniz hakkediyorsunuz."

Saçlarını okşadım. Dikkatle beni izliyor. Gülümsedim. Bu başarısını kutlamak istediğimi, yüksek müzik sesi yüzünden sesimi duyamadığı için bağırarak söyledim. Elini tutup alkol almak için mutfağa doğru ilerledim. Terli ve birbirine sürtününen çiftlerin arasına hızla ilerledik. Eskisi gibi ama...Eskiden o beni sürüklerdi. New York'taki barın kalabalığında ilerlerken. Sonunda evin diğer bölümleri gibi dağınık olan mutfağa ulaştık. Tezgahtan iki bardak alıp birini ona doğru uzattım. Ben bir yudum alırken o tepesine dikti. Bardak bitti. Önemli olan nokta sakinleşmesiydi ki sakinleşmişti. Sanki üzerindeki bütün yük kalkmış gibiydi. Çünkü evet...Evet kalkmıştı. Çünkü ondan kalkan bütün yük bana yüklenmişti ve işte şimdi, o birkaç kızla gülüşerek dans ederken ki dans etmiyor, sallanıyor. Konuşuyorlar, kızlar kahkaha atarken o sessizce gülümsüyor. Bense kanepede oturmuş bira şişelerini masaya diziyorum. Kocaman bir kule oluşturuyorum kendime. Balkonundan atlamak, intahar etmek için. Aman ne iç karatıcı.

Alex Turner || I Wanna Be YoursHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin