Herkeslere merhaaabaaaa! Aşırı güzel bir bölümle geldim ve haberiniz olsun anlayabilirseniz sonlara doğru bir spoi var :)) Ehehe ne olduğunu da siz bulun bysss.
°
Hayat akıp giderken avuçlarımdan, eğilip toplayamıyordum kaybettiğim kadarını. Düzeltmeye çalıştığım şeyleri tıpkı daha fazla kazanmak isterken elindekileri de kaybeden bir kumarbaz gibi kaybediyordum.
Gerçi aşk da kumar değil miydi zaten. Zarı atıp olacakları bekliyorduk. Ve ben attığım zararla kendime, hatta karşı tarafa bile zarar verebilecek bir kumarbazdım. Her şeyimi kaybedecektim bu şekilde ama içten içe korkup bırakmak istediğim halde gözüm de doymuyordu. Hırs, hep daha fazlasına çabalamak. Tutku, çabalarken isteyi kaybetmemek.
"Bana bakar mısın?" diye sorduğunda elini belimden ve göğüs aramdan sürterek çeneme çıkarttı. "Mercan." ıslak kirpiklerimi aralayıp başımı ona çevirdim ve gözlerine baktım. Çehresi kaskatı kesilmiş bana bakıyordu. Bir şey demeyip bana doğru yaklaştığında önce sol gözümden sonra sağ gözümden öptü. Gozlerimi yumup yaşadığım duygu yoğunluğuyla bekledim. Çünkü yaşattığı değişken hisler beni afallatıyordu.
Gözümden çektiği dudakları hala ilgi odağımdı, "Bir daha benim yüzümden bile ağlamanı istemiyorum." diyerek gözlerime baktı. Nefesi yüzümü yalayıp geçiyordu ki kasıklarımdaki hisle yutkundum. O da dudaklarıma uzanıp sulu bir şekilde dudaklarını bastırdı. Terinden, dudaklarından yada hiçbir şeyinden tiksinmiyordum onun, dudakları güzeldi, teri bile o kokuyordu. Ter değildi bence o, vücudunu terk etmek istemeyerek de olsa dışarı çıkan su molekülleriydi.
"Bende beni küçük görmeni yada başkalarıyla bir tutmanı istemiyorum." diye fısıldadım o üzerime uzanırken. "Ne zaman başkalarıyla bir tuttum veya senin gibi bir insanı küçümsedim?" kafasını sağ göğsüme koyup ellerini belime yerleştirdi. Göğsümdeki dağınık saçları gıdıklanmama sebep oluyordu.
"Yapmadın ama öyle hissediyorum." ellerimi kelepçeli olduğu için zar zor kafasına getirdim ve sağ elimin parmak uçlarını sadece yüzeysel olarak gezdirdim. "Böyle olmamalıydı." dedi. Düşünceli haliyle aşırı çekici görünüyor, göğsümde öylece yatıyor ve zihnini açıp bakmak istediğim düşüncelerle kendi başına tartışıyordu. Birlikte tartışsaydık? Hatta ben ona anlatsaydim bak Deniz biz aslında evliydik, hatta iki tane miniminik kızlarımız vardı deseydim?
"Ney böyle olmamalıydı?" diye sordum, kafasını göğsüme biraz daha bastırdı ve saçlarını sürterek iç çekti. Bu yaptığıyla gözlerimi yumdum, dudaklarımı ısırarak emdim ve saçlarını biraz daha okşadım. "Senle.. Bilmiyorum böyle olacağını düşünmemiştim işte. Yanında kaldıkça işleri daha da çıkmaza sürüklüyorum."
Kafamda yaşadığımız bütün anılar sağa doğru kaymaya başladı. Bu günler nedense beni daha çok içine çekmiyordu. O günleri istiyordum ben. Bebeklerimle yaşadığım zor ama güzel zamanları..
"Sormam gereken şeyler var, ama bunları kurcalamak istemiyorum. Çünkü kurcalarsam altından bilmek istemediğim şeyler çıkacak buna eminim." dediğinde belimdeki sağ eli yavaşça yukarı doğru göğüs altıma çıktı ve orda durup kaburgamın çıkık kemiğinde parmağını daireler halinde sürtmeye başladı. Her dokunuşu aklımı fesat şeylere itiyordu, acaba ben değişmiş miydim? Önceden olsa duygusallaşırdım ama şuan... Tövbe tövbe.
Ayaklarımı omuzlarımdan daha açık bir şekilde tutan kelepçe tarzı sopa bacaklarımın ağrımasına sebep olurken "İstediğini sorabilirsin, cevap veririm, eğer cevap vermek istemezsem de yalan söylememek için cevaplamak istemiyorum derim." dedim ve bacaklarımı kapamaya çalıştım ama o tam tersine tak diye ses çıkararak bir tık daha açıldı. "Ama lütfen önce ayağımdakini çöz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abis
AksiBirisi yaşamı ve iyiliği avuçlarının içinde gizleyip dokunduklarına bulaştırırken, diğeri ölümü, çiçek yetiştirir gibi herkesin yaşamının en derinlerine, topraklarına eker. Onları karşılaştıran tek şey ruhlarında gizledikleri o minik çocukların ka...