Iyi geceler minik tırtıllarım! Kozanızda derin bir uyku çekmeden önce size yeni bir bölümle geleyim dedim. Heyecanlı bir bölüm!
İyi okumalar, şarkıyı açmayı unutmayalım🙈❤️
°
"E olsun o kadar da Ercüment Çözer," belimdeki el an be an kaskatı, bir mermerden farksız hale bürünüyordu. Dudaklarından ılık ve dolu dolu baştan çıkarıcılığyla onun kokusunu barındıran yumuşak nefesi yüzüme vururken "Yılların Atasoy'uyum." dedi, söylediği bu cümle alt tarafı iki kelime, sekiz sesli, on sessiz harften oluşuyordu ama benim için milyonlarca kelimenin, milyonlarca paragrafın anlatacağı şeyi özetlemeden anlatıyordu.
Muhtemelen Deniz'in arkasında, yani benim karşımda olan adam, "Babandan-" diye konuşmaya kalkıştığında Deniz ne diyeceğini, ne düşündüğünü umursamadan "Ama bu yine de canımı sıktı Çözer, seni buraya getirme kudretine ne sahip acaba?" diye susturdu. Adeta konuşmasını istemiyordu ve aşırı gergin olduğunu sadece ben teninden anlayabileceğim şekilde duygusuz konuşuyordu.
Parmak uçlarımla Deniz'in göğsünde çukurlar açmak istiyor gibi bastırıyordum. Belki de bir çukur açıp içine yerleşsem ve Deniz'in her daim yanında, güvende olur, üstüne bir de beni severse her şey çok güzel ilerlerdi.
"Sence?"
Titreme sebebim heyecan yerine korkuya kayıyordu ki Deniz sol elini belimin arkasında bağlayarak sağ elini saçlarıma çıkardı. Yürümeye başlamıştı. "Deniz." diye kendi sesimi bile duymayacağım şekilde mırıldandım ama boğazını temizleyerek susmamı işaret etti, bende onun demek istediğine uyarak sustum.
Adımları hızlı bir hal alırken aldığım tek koku onun kokusu, tek nefes alış veriş sesi onun sesiydi. "Kaldır kafanı güzelim." dediğinde başımı kaldırdım ve ona baktım. "Şimdi senden bir şey isteyeceğim ilk ve son kez, lütfen sessiz sakince bekle burda ve bir şey kurcalama tamam mı."
Beni uzanıp yatağa belimden kavrayak bıraktı, ani bir şok dalgası etrafımı çepeçevre sarmıştı. "Hayır hayır Deniz! Bende yanında olayım. Bak lütfen, yanında olmazsam zaten rahat durma komutuna uyamam elimde değil içimde bir şeyler kıpır kıpır-"
"Siktir!" dedim birden, şuanda sanırım bir şey fark etmiştim.
Deniz üzerime yaklaşarak bir dizini yatağa bastırdı ve kaşlarını çattı, "Yarım saat bile geçmedi uyarının üzerinden buna rağmen küfür ediyorsun." dediğinde ciddiydi, ama benim ciddi olduğum daha farklı bir boyut vardı. Sanırım aramızdaki bu bağ gün geçtikçe güçleniyor aramıza başka bir şeyi sokamaz hale geliyordu çünkü az önce kendi ağzımla onun olmadığı yerlerde elimde olmadan rahat duramadığımı söylemiştim.
"Ne oldu söyleyecek misin?" diyerek bir elini belime kaydırdı ve burnumun ucundan gözlerime baktı. "I-ıh." dedim bende, gözlerim çipil çipil olmuştu, taş olsa çatlardı lan!
"Ama öğrenmeden bırakmam,"
Mantıklı ol.
"Bende konuşmam," dedim gerginlikten pişmiş kelle gibi sırıtarak. Yemin ederim bu adamın büyüsüne kapılıp ölmezsem immortal falan sayılabilirdim. Bilim bile bence bunu doğrulayabilirdi.
Dudaklarını aralayarak dudaklarını yaladı ve kısık bakışlarla tam üzerimden gözlerime baktı. Bir yırtıcıdan farksızdı bu hali bana göre , gerçi tabi ki de bu büyüye bütün kızlar, hatta dişi yaratıklar kapılırdı buna bilimin onayı değil benimki yeterliydi.
Dudaklarıma değmek üzere olan dudaklarına baktım, o da belimdeki elini hafifçe yukarı kaydırıp elbisenin fermuarına getirdi. Kalbim hızla çarpmaya başlamış nefes alamaz olmuştum, yarım yamalak duruyor da olsa resmen üzerimdeydi, yataktaydık ve tamda o şeyin yamacında ya aşağı atlayacaktık ya köşeyi dönecektik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abis
AcciónBirisi yaşamı ve iyiliği avuçlarının içinde gizleyip dokunduklarına bulaştırırken, diğeri ölümü, çiçek yetiştirir gibi herkesin yaşamının en derinlerine, topraklarına eker. Onları karşılaştıran tek şey ruhlarında gizledikleri o minik çocukların ka...