Helloooiiiii napıyorsunuz acaba gençlik nasılsıniz? Şahsen ben iki günde bir bölüm atmaktan yorulmadım yaza yaza öleceğim sonunda siz de bıkmadınız umarım?
Bu arada paragraf başına yorumlarınızı bekliyorum ❤️
°
Göz kapaklarıma düşen güneş ışığıyla bakışlarımı araladığımda evde, bahçede oturuyordum. Bir bebek mızıldaması işittiğimde yerimden kalktım ve etrafıma baktım. Arkamda bahçeye uzanan balkon kapısında emeklemeye yardımcı oyuncağın içinde oturan bir kız çocuğu vardı. Hemde o kadar güzel ve o kadar tatlıydı ki, hemen gidip kucağıma almak istemiştim.
Asena yada Afra olmaması kalbimi en derinlerden çatlatıyordu. Birkaç gün önce sırf bebek yapmak için adamın üzerine atmıştım ama şuan o kadar utanç verici geliyordu ki... İstemediği halde ondan bebek yapamazdım. Böyle bir kumpasa onu çekemezdim.
Güzel fırfırlı badisi olan ve altındaki tayt bacaklarına yapışıp yumuşak araba lastiği gibi olan boğumlarını belli eden bebişi kucağıma alarak içeri doğru baktım.
Mutfakta ben ve Deniz'i görüyordum şuanda, Deniz'le bir şey hakkında gülerek tartışıyorduk, o elindeki kaşıkla tenceredeki bir şeyi karıştırıyor bense onun kucağına bacaklarımı beline dolamış yüzünü izliyordum. Buradan bile aşık olduğumu görebiliyordum, gerçekten onu çok seviyordum.
Arkamı dönerek oturma odasına baktım, orda da biz vardık, koltukta ben Deniz'in bacak arasına uzanmış kucağımda patlamış mısır ikimiz de cam kaseden aynı anda mısır avuçluyor sonra birbirimize gülüp ağzımıza sokuşturup ayı gibi yiyorduk. Ama orada mutlu olan Mercan durdu ve gözlerini filmden çekip etrafa bakındı. Ardından ayağa kalktı ve Deniz de ona baktı. "Milda?" demişti, sesi sanki çok uzaklardan geliyormuş gibiydi daha çok. O yüzden zor algılamıştım.
Kucağındaki güzel bebeği aradığını anlayarak hemen geri yürütecine koydum ve iki adım geriledim. Ben bunu yapınca Mercan benim olduğum tarafa bakmış gülümseyerek gelip Milda'yı kucağına almıştı.
Zihinim içinde her şey allak bullak olmuş çıkarımlarda bulunmaya çalışıyordum. Ben varken göremediği şeyi ben yokken gorebilmişti, üstelik beni göremediği halde o taraftan birisiyle irtibat kurabilmiştim. Evet farkındaydım, bu bir rüyaydı, ama neden Milda'yı kucağıma alıp ona dokunabilir temasa gecebilirken kendi benliğimle bunu yapamamıştım?
"Mercan!" dedi Deniz.
İleri doğu uzanıp Milda'yı tekrar kucağıma almaya çalıştım ama çoktan Milda'yla birlikte Deniz'in kucağına oturmuş filmi izlemeye devam ediyorlardı.
"Aç gözünü Mercan!" diye bağırdı Deniz.
"Hey!" diye seslendim onlara ama duymadılar, sanki bir camın ardındaydım; Seslerini yarım yamalak duyuyor, kendi sesimi ise onlara hiç ulaştıramıyordum. "Deniz.." diye bağırdım son kez. Hiçbiri beni duymuyordu, ben hep arka plandaydım. Evet eskiden baş oyuncuydum, şimdiki gibi tiyatro salonunda ağaç olmak için giydirilmiş bir kız çocuğu değildim. Bu yüzden asla anlayamayacağım derecede derin ve büyük bilinçaltım bana eskiyi hatırlatıp mutlu aile tablosunu gözlerimin önüne seriyordu; bilmediği şey ise ben bunları hatırladıkça atak yapmak yerine daha çok üzülüyor daha çok çıkmaza sürükleniyordum. Sanırım bu çıkmaz her yerdeydi ve ben tam merkezden labirentin hangi çıkışına ulaşırsam ulaşayım istediğim yer olmayacaktı.
Midemden gelen kusma isteği, dudaklarımın üzerindeki baskı ve ciğerlerimdeki sızıyla nefes nefese başımı yana çevirip öksürmeye başladım, aynı anda hem öksürmeye hem nefes almaya çalışıyordum. Kucağımdaki ağırlığı algılayabilmek benim için pek zor değildi, çünkü zaten kucağımda dizleri iki yana açılmış ağırlığını vermeden oturarak suni teneffüs yapan kişinin Denizden başka birisinin olma ihtimali yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abis
ActionBirisi yaşamı ve iyiliği avuçlarının içinde gizleyip dokunduklarına bulaştırırken, diğeri ölümü, çiçek yetiştirir gibi herkesin yaşamının en derinlerine, topraklarına eker. Onları karşılaştıran tek şey ruhlarında gizledikleri o minik çocukların ka...