Bölüm şarkıları : Girl in Red - Midnight love
Büşra Kayıkçı - Birth (piano)
/Mükemmel bir nota karışımı kesinlikle dinlemenizi öneririm kendi parçası ve acayip iyi bir beste bence./
°Bulutların bir tadı var mıydı?
Uzaktan pamuk şeker kadar güzel görünen bir görüntüsü vardı.
Bence mutlaka tadı olmalıydı.
Hepimizin gördüğü ama asla dokunmadığı, parmaklarının uçlarında hissedemediği kokusunu içine çekmediği bulutların, her insanın aksine ben bu saydıklarıma sahip olduğunu düşünüyordum.
Hatta düşünmüyordum bunu biliyordum.
"Mercan sevgilim, hadi."
Asena yla birlikte sonunda gökyüzüne bakmayı bırakarak arkamı dönüp Denize baktım.
Üzerine beyaz bir gömlek altına da siyah pamuklu mat bir kumaş pantalon giymişti. O takım elbisesinin mat ceketi ve gözüne taktiği siyah köyü gümüş saplı gözlüklerle çok havalı gözüküyordu. Ayağındaki feminen ayakkabılar ne kadar tuhafıma gitse de yakışmadı desem yalan olurdu.
Bakışlarımı onda gezdirdiğimi fark ettiğinde sağ elindeki Afra'nın taşıma koltuğunu sol eline aldı ve sağ eliyle gözlüğünü biraz aşağı kaydırarak ucundan bana baktı. "Geldim." diyebildim o an.
Şuan saat öğlenin biriydi ve iki bulutun arasında tutunmaya çalışan güneşin, etrafa yaptığı karnaval tadında çok uçuk turuncumsu ve güzel bir pembeli bir görüntüsü vardı.
Pıt pıt pıt yürüyerek Deniz'in yanına gittim ve bana uzattığı elini tutup uçağın merdivenlerini onun arkasından tek tek çıkmaya başladım. Benim ve kızların iki valizi bir de Deniz'in, üç valiz arkamızdan takım elbiseli ve şık bir görevli tarafından getririliyordu.
İkimiz de sessiz bir şekilde uçağa girdiğimizde arka kapıda iki adet hostes bizi güler yüzleriyle karşılamışlardı. "Hoş geldiniz efendim." ben bunu Deniz'e söylediklerini düşündüğüm için, Deniz de galiba teşekkür etmeyi gerek duymadığı için sessiz kalmayı tercih etmiştik.
"Hoş geldiniz Deniz bey, Mercan hanım." burcunun sesini duyarken bir yandan da kucağımda ki taşıma koltuğunda mızmızlanan Asena'yı oylamaya çalışıyordum. "Merhaba," diyebildim bu yüzden.
Bakışlarımı Asenadan çekip içeriye baktığımda Deniz ve ben hariç dört kişi vardı. Üçü kızdı bir diğeriyse bana ofiste ne oldu diye soran genç adamdı. "Bilmem gereken bir şey var mı Burcu?" diyerek Deniz gözlüğünü çıkarırken herkes nedenini bilmediğim şekilde ağzı açık bize bakıyordu. Niye öyle dikkatle ve şaşkınlık içerisinde bizi izliyorlardı ki?
Dudaklarımı büzüp neden güzel giyinmedigime lanet ettim. Mavi bir kot pantalon onun üzerine siyah bir sweatshirt ve onun içine belki sıcaklayıl daralırsam sweatimi çıkarırım diye, beyaz önünde levis yazılı bir kısa kollu giymiştim. Ayağımda ki beyaz Adidas ın Stan Smith spor ayakkabılarını söylemiyordum bile. Böyle bir paspal haldeyim yani...
"Eee Deniz bey istediğiniz yer ayarlaması yapıldı," gözlerim Burcu'ya kaymış baştan aşağıya süzmüştüm onu. Badem şeklinde kahverengi gözleri gül kurusu dudakları vardı. Siyah saçları ilgimi çekerken arkadaki kızlara kaydı gözüm, bir tanesinin saçları sarı diğerinin kızıl rengindeydi. İçimde zaten bakır rengine karşı acayip bir sevgi vardı bir de böyle boyalı saçlı kızlar görünce gaza geliyordum... Ve galiba saçlarımı şuandan itibaren boyatmaya karar vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abis
AcciónBirisi yaşamı ve iyiliği avuçlarının içinde gizleyip dokunduklarına bulaştırırken, diğeri ölümü, çiçek yetiştirir gibi herkesin yaşamının en derinlerine, topraklarına eker. Onları karşılaştıran tek şey ruhlarında gizledikleri o minik çocukların ka...