Bölüm albümü;
Perdenin ardındakiler - Beni kendinden kurtar
Madison Beer - Baby
Lady Gaga - Sour candy
Nilipek -gözleri aşkla gülen
°Canım neden bu kadar yanmıştı? Henüz bunu ben de anlamamıştım. "Düzgün konuş anlıyorum duygusalsın ama bana çıkışma sen zararlı çıkarsın." dedikleriyle ayaklarım yere çivilendi. Sinirden gülerken çantamı bir hışımla yere atıp arkamı döndüm. O masaya geri dönüp bıraktığı kağıdı alarak yanıma gelince tekrar tekrar okudu ve yosun yeşili gözlerini gözlerime çevirdi, şuan kapkaralardı.
Dudaklarımın arasından hırlayarak "Bir de utanmadan beni tehdit ediyorsun." dedim. Eğilip yerden çantamı alarak koluma taktım ve ayağa kalktım. Hızla gözlerim ikinci dalgasını kıyılarına çarparken yüzüne bakıyordum. "Mercan buna inanmadın değil mi?"
Parmağımı göğsüne bastırıp yüzüne karşı soluyarak ıslak gözlerle baktım. "Bundan sonra değil anlaşmak seninle kavga edeceğim hatta eğer beni sen öldürmez veya bırakmazsan bunu yapman için kışkırtacağım." çenesi sinirden kasılırken elimi tutmaya çalıştı ve ben elimi üzerinden çektim. Gözleri yine gözlerimi bulup kış ayında sıcak fırının kapısından içeri girmeyi isteyen kedi gibi bana baktı."İyi de bu seni neden sinirlendirdi? Ki gerçi böyle bir şey yok."
Sözleri beni olduğum yere çiviledi. Evet bu beni neden sinir ediyordu ki? Neden böyle saçma davranıyorum. Hakikaten?
Geri döndüm masaya oturdum. "Haklısın yaaa banane ki? " düzgünce masama yerleştim ve yemeğime her çatalı hırsla ve kinle saplayarak yemeye başladım. O benim sinirimden dolayı konuşmuyor benim ne tepki vereceğimi bilmiyordu, yani benim tahminimce. Ben ise konuşmak istemediğim için susuyordum. Gözlerini üzerimden çekmeden bana baktı. Bir iki kere masanın üzerinde elimi tutmak istese de kalkışmadı. Buna eminim.
Avm den çıktığımızda arabaya bindik kemerimi bağlarken" Yapacağımız sinirini alacak. Hem konuşuruz biraz. " gözlerim anlamsızca onu buldu." Şuan hiçbir yere gitmek istemiyorum lütfen eve git olur mu? Zaten başım ağrıyor hiç çekilecek zamanda değilim." Arabayı çalıştırdı ve ustaca park alanından çıkardı." İyi de gitmek zorunda-" lafını kestim." Lütfen. " hiçbir şey söylemedi. Çünkü ona ilk defa lütfen diyordum.
Ben ayakkabımı çıkardım koltuğun üzerinde bacaklarımı camın oraya uzatarak oturdum. Şuan hiç bacaklarımın derdine düşecek oramı buramı kapayacak psikolojide değildim. Zaten o da bakmak isteyecek ruh halinde değildi. Gözlerimi açıp telefonunun tuşuna bastım. Saate 7 civarıydı.
Derin nefes aldım ve gözlerimi telefondan çekip ona baktım. Göz göze geldiğimizde ben tekrar arkama yaslanıp sıkıca gözlerimi yumdum ve arkada akustik müzik çalmaya başladı. Bu benim zihnimden mi geliyordu yoksa arabadan mı bilmezken şarkı sözlerini tamamlayarak uykuya daldım.
Hareketlenme ve vücudumdaki ellerin sertliğiyle ürpererek gözlerimi açtım. Kapkaranlıktı her yer. Eve gelmiştik o ise beni uyandırmamak için kucağında taşıyordu. Çaktırmadan gözlerimi aralayarak baktığımda evin önünde iki tane koruma vardı. Yeni mi gelmişlerdi? Bu da bir daha evden kaçamayacağım anlamına geliyordu.
Kapıyı açtıklarında içeri girerken uyuyormuş numarası yapmaya devam ettim. Arkamızdan da biri kapıyı kapatmış kitlemişti. Her daim buz gibi olan elleri bacaklarımın arkasında tenimi donduruken beni taşıyarak merdivenlerden çıkmaya başladı. "Sen Pinokyo, burnun hiç de hikayedeki gibi değil. Fındık kadar. Uyurken neden bu kadar güzelsin?" nefesimin hızlanmaması için duymamış gibi yaptım. Ki zaten o da uyuduğumu düşünüyordu bunları söylerken yoksa yanımda gülümsemeyen bir adam bunları mı söyleyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abis
حركة (أكشن)Birisi yaşamı ve iyiliği avuçlarının içinde gizleyip dokunduklarına bulaştırırken, diğeri ölümü, çiçek yetiştirir gibi herkesin yaşamının en derinlerine, topraklarına eker. Onları karşılaştıran tek şey ruhlarında gizledikleri o minik çocukların ka...