Bölüm şarkısı : Syml - Wheres my love?
°
-3 Buçuk Ay Sonra-
Yağmurun etrafa yaydığı o rahatlatıcı toprak kokusunu ciğerlerime kabul ederken bacaklarımı kendime çekerek cama daha da yapıştım. Usulca başımı çevirip odanın içine göz gezdirirken gülümsememe engel olamadım. Bebek odası hazırlanmıştı bile. Sadece ufak ve en önemli şeyler kalmıştı. Bebek bezi, doğum çantası vs. Doktoruma gerçekten teşekkür etmem gerekliydi kaç aydır hep yanımda durmuştu. Ha bir de kızlar ve volkan abinin eşi! Onlar olmasa ne yapardım bilemiyorum.
Elim karnıma gittiğinde onlara seslenmek istedim. İsimleriyle ama daha belirlememiştik! Bebeklerin cinsiyetlerini öğrenmek istememem benim hep planladığım bir şeydi. Bizimkilerle eğlenceli, bir şey yapıp orada öğrenmek istiyordum cinsiyetini. Doktorun verdiği kağıtlara açıp bakmak çok istiyordum ama bunu yapmamalıydım, sonuçta güzel bir eğlence hazırlayacağım onun için benim de bilmiyor olmam gerekliydi değil mi?
Elimi karnıma atıp futbol topu kadar olan şişliğe baktım. Altı aylık olmuşlardı bu kadar büyümeleri normaldi.
Odanın içindeki karanlık hava beni boğmaya başlayınca zorla ayağa kalktım. Sporcu sütyenimi düzeltip merdivenlere yöneldiğimde üşütmüşüm. Yavaşça yatak odasına girip dolabımdan kadife el örgüsü gri hırkayı aldım. Çok ponçik bir hırkaydı seviyordum bunu.
Aynadan kendime bakarak ıslak tepemde topuz yaptığım saçlarımı saldım. Deniz ne zaman gelirdi acaba? Gülümseyerek yatağa oturup çorabımı giymeye çalıştım. Öne doğru eğilirken çok zorlanıyordum. Karnımda bir sertlik hissettiğimde hırkayı çekiştirip korkarak baktım. "Size alan dar mı gelmeye başladı? Oy yerim ben sizi az kaldı sabredin." diyerek güldüm ve yavaşça ayağa kalkıp merdivenlere yöneldim.
Karnımda yine bir çıkıntı hissettiğimde bir ayak izi görmeyi beklemiyordum. "Annecim?" diye karanlık kolidor da fısıldarken korkmuştum. Bu geliştiğinin belirtisiydi ve doktorum bu ay bunu sıklıkla yapma ihtimali olduğunu söylemişti. Ama canımı çok yakıyordu ve bu tekmeleri beni korkutuyordu.
Alt kattan ses duyduğumda tüylerim ürperdi. "Deniz?" trabzanlara tutunup aşağıya baktım da bir şey yoktu. "Deniz sen mi geldin?" merdivenlerden inerken gayet mutluydum. Bebek odasında oturmadan önce bize yemek yapmış sofrayı hazırlamıştım.
"Deniz?" diye orta katın merdivenlerini de dönüp aşağı inerken ses yoktu. Korkmama gerek yoktu kapıda 3 tane bodyguard vardı! Cam falan açık kalmıştı herhalde.
Yani umarım..
Sessizlik kulaklarımı yırtarak içime dolarken nefesim hızlanmıştı. Gözlerimi oturma odasına ve girişe çevirip baktığımda kimse yoktu. "Sen mi geldin." mutfağa doğru gittiğimde yerde bir koli gördüm. Terleyen ellerimin avuç içlerini taytıma sürerek kuruladım ve ağzıma giren saç telini çıkardım.
Aklıma nedensizce korku filmleri geliyordu! Denizin bir düşmanı birilerinin kafasını falan kesip göndermiş olabilir miydi?
Kesinlikle olabilirdi!
"Bismillah.." diye ellerim titrerken kendimle çelişmeme bir son verip kutuya elimi koydum. Arkamdan ses gelince öylece kalakaldım. Şimdi beni öldüreceklerdi, bir daha cesedimi kimse bulamayacaktı.Gözlerim dolarken karnımdaki ayak izine baktım. İnatla ayağını geri çekip tekrar tepikliyordu. Canıma kastı falan mı vardı?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abis
ActionBirisi yaşamı ve iyiliği avuçlarının içinde gizleyip dokunduklarına bulaştırırken, diğeri ölümü, çiçek yetiştirir gibi herkesin yaşamının en derinlerine, topraklarına eker. Onları karşılaştıran tek şey ruhlarında gizledikleri o minik çocukların ka...