Bölüm şarkısı : The irrepressible - Two men in love
°
Deniz gerginleşirken "Mercan ne oldu." kafasını dizime koyup ellerini belime sardığında bana bakıyordu. Çığlık atarak ağlamaya devam ettim. "Deniz kanamam var. Düşük yapıyorum." suratı sertleşirken olduğu yerde kaskatı kesilmişti.
Alnı kırışırken adem elması deli gibi hareketlenmeye başlamış ve elmacık kemikleri ortaya çıkmıştı. "Ne - ne dedin." Birden önümden ayağa kalktığında bana bakıyordu. "Lanet olsun düşük yapıyorum götünle mi dinliyorsun. Off iç çamaşırımda kan vardı." kafasını sallayarak bana bakarken "Regli falan mı oldun?" kafamı salladım. "Ya gerizekalı içimde bebek var nasıl olabilirim." saçlarının çekiştirdi "Beyin mi kaldı amina koyayım doğru."
Gözleri kocaman açılırken birden tuvaletten koşarak çıktı ve elinde kendi ceketiyle geri geldi. "Siktir siktir. Ya ben demiştim hastaneye gidelim diye işte karnın ağrıyordu. Neyse bak mercan sakin ol bir şey olmayacak. ." ceketi benim üzerime giydirdiğinde beni kucağına alarak en alt kata koşar adımlarla indi.
"Ben buradayım ve ikinize- pardon üçünüze bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Bebekler sağlıklı olacak ." Beni arabaya bindirip kemerimi takarken "Tamam sakinim ama şuan en yakın bizim hastane var oraya git." sürücü koltuğuna oturup cüzdanını cmaa doğru fırlatırken "Hani doktoru sevmiyordun?"
Çığlık atarak ellerimi karnıma bastırdım. "Sikeyim ya, lan deniz delirtme beni acil durumda sevgisi mi kaldı oğlum düşürüyorum sen diyorsun ki hani doktoru sevmiyordun ."
Ay ben buna daha önce yalan söylemiştim. Peki bizim doktoru görünce ne olacak?O zaman durumu kurtarmak içi nzmein hazırlayayım." Ayrıca doktorumuzun izni bitti. " gözlerini bana diktiğinde hala şaşkındım. Bu durumda bile yalan söylüyorum ya." Lan 3 günlük izin mi oluyor." alnımda yapışan saçlarımı çekip ayağımdaki ev ayakkabısına baktım.
Geri ev ayakkabımla gidiyordum ya. Halimi sikiyim, ev ayakkabısını da sikeyim hastahaneyi de sikeyim her şeyi....
Yanaklarımın içini doldurarak koca bir nefes aldığımda geri dışarıya sesli bir şekilde verdim. "Deniğz." diye çığlık attığımda direksiyonda yeşil alt tonlu damarları ince derisinden belli olan elini kasıklarımdaki elime attı. "Tamam sustum ama sakin ol."
Bizim hastahanenin önünde durduğumuz da yavaşça arabadan indim ve içeri tökezleye tökezleye yürümeye başladım. "Salak kız yürümesene." arkamdan belime dolanan eller ile beni kucağına aldı.
Salak kız ha?
Bunu düşünemeyecek durumdayken denizin çıplak göğsünde olan ellerim titriyordu. Teninin soğukluğu ellerimin sıcaklığına tezat bir şekilde beni ürpertirken ortamdaki parlak güneş ışığı yerine loş hastahane ışığına girdik.
Birden duyduğum sesle arkamı döndüm. "Mercan? Mercan hanım ne oldu." Aybükeyi görmemle daha da gerilmem bir oldu. "Aybüke kanamam var." derken gözyaşlarım pıtır pıtır akmıştı. "Ay eyvah dur seni acile götürelim."
Kıvırcık koyu renk saçları dalgalanırken "Sedye getirin.." diye bağırdı. "Sedyeye gerek yok yürüyebilirim." Deniz bana hırladı. "Doğru değil yürümen. Ben taşırım getirme sedye falan." hızla asansöre bindiğinde peşimizden Aybüke de geldi.
Beni bir sedyeye yaptırdıklarında doktor geldi. "Evet hemen başlayalım ne oldu anlat ilk önce." hemşireye bir şeyler söylediğinde hemşire elinde kan tüpleriyle geri geldi. Kan testi mi istediler?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abis
AcciónBirisi yaşamı ve iyiliği avuçlarının içinde gizleyip dokunduklarına bulaştırırken, diğeri ölümü, çiçek yetiştirir gibi herkesin yaşamının en derinlerine, topraklarına eker. Onları karşılaştıran tek şey ruhlarında gizledikleri o minik çocukların ka...