Bölüm albümü :
1/ Şanışer - Aynı sokaklarda
2/ No1 - Kalamam
3/ Şanışer - Yazamam ecele
4/ Videoclub - Amour plastique
5/ Girl in Red - ill die anyway
6/ The neighbourhood - reflectionsFinalden önceki son bölüm... Son 1.
°
Karşımdaki Karadeniz evi havasına bürünmüş ama onlardan daha da eski püskü tarzda eve baktım.
Tahtadan bir köy kapısı vardı klasik, etrafında da orman vardı. Denizle kızların sesimize uyanmaması için sessizce bayağı yol kat etmiş sonunda burayı bulmuş önünde durmuştuk.
Gecenin karanlığına rağmen gördüğüm çalılıklar arasından yılan falan cikicak diye ödüm koparırken Denizin elini tutuyor olmak beni bir nebze güvende hissettiriyordu.
Farkında olmadan Deniz'in eline geçirdiğim parmaklarımı sıktığımda arkasını dönüp bana bakmıştı. O Asena'yı ben Afra'yı bebek pusetiyle elimize almıştık ve bakıcımız olmadığı için onları da henüz nasıl biri olduğunu bilmediğimiz -ki büyük ihtimalle bir kaçık- yanımızda getirmek zorunda kalmıştık.
"Korkuyor musun?" diye sorarak elimdeki elini kurtardı ve yanağıma koydu. Yaptığı bu hareket karşısında istemsizce gözlerimi kısarak yüzümü daha da avucunun içine, güvenli limanına ittirdim. "Korkma Pinokyo, ben yanınızdayım. Onları da seni de korurum biliyorsun."
Kafamı sallayarak gözlerinin içine bakmaya çalışsam da etrafta yeni yeni çıkan ağustos böceklerinin sesi ve o ugultulu yaz sesini işittiğim için bakışlarımı etrafa çevirip biraz daha incelemek istiyordum.
"Bunu takmanın istemiyorum bebeğim." yüzüme doğru yaklaştığında nefesi yüzümde karış karış bir haritayı ezberler gibi geziyordu. "Tamam mı?" gözlerimi yumdum. "Tamam Deniz."
İstediğini almış gibi boynumda ki elimi belime kaydırdı ve beni kendine çekerek dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Birkaç kere öpüp geri çekildiğinde alnını alnıma yaslayarak burnunu burnuma sürttü. Mis gibi kokusu şuan bana bile sinmiş olabilirdi. "Pinokyo bana yalan söylemiyor dimi, bakayım?" burnunu burnuma sürterek geri çekildi ve burnumun ucuna öpücük kondurdu. "Mmm, doğru söylüyormuş."
İstemsizce kıkırdadığımda o da kulakları tazeleyici bir şekilde serseri tınısıyla gülmüştü. "Aferim benim pinokyoma." resmen bana çocuk muamelesi yapıyordu! "Ya uf Deniz tamam." omuzlarımı silerek eve doğru gitmiştim ki pencerede birisini gördüm.
Uzun boylu kilolu yaşlı birisiydi. Beyaz saçları bir sürü şey yaşadığının habercisiydi. "Şey..." diye mırıldandığımda yerimde çiviyle çakılmıştım. "Aziz bey?" diye seslendi arkamdan Deniz. "Siz misiniz?"
İkimizin de tedirgin bakışları adamın arkasından vurduğu az ışıkla görebildiğimiz kadarıyla siluetindeydi. "Benim benim Deniz evladım, gelin." derin bir oh çektim. Hayır yani başka birisi olmasının imkanı da yoktu ama ne bileyim korkmuştum, öyle dikilip bizi mi izlemişti?
Ah lanet olsun, adama rezil olmuştuk.
Deniz de niye öpüyorsa!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abis
ActionBirisi yaşamı ve iyiliği avuçlarının içinde gizleyip dokunduklarına bulaştırırken, diğeri ölümü, çiçek yetiştirir gibi herkesin yaşamının en derinlerine, topraklarına eker. Onları karşılaştıran tek şey ruhlarında gizledikleri o minik çocukların ka...